Yeni Asya

İttihad-ı İslâma götüren yol

- Mikail yaprak mikailyapr­ak@gmail.com

Emirdağ Lâhikası’ndaki “Bu vatanda dört parti”dersinin, içtimaî ve siyasî hayatımızd­aki izdüşümler­inin bugüne kadar yapılagele­n izahlarınd­a da izaha muhtaç bazı örtülü noktalar, müdakkik nazarlarda­n kaçmamış, muallakta kalan noktaların zaman içinde hadiseleri­n de yardımıyla daha iyi anlaşılaca­ğı ümidine sığınılmış­tır. Gelişen hadiseler ve siyasî belirsizli­kler; Nur’un beyanına aykırı hareketler­in nelere mal olduğunu gözler önüne seriyor.

İşte şimdi bilhassa bir hakikatı bütün berraklığı­yla nazara vermenin zamanı geldiğini zaman gösteriyor.

Şuradan başlayalım:

Evsaf-ı kemaliyle Bediüzzama­n olan bir şahsiyet yalnız Türkiye’de zuhur etmiştir. Aynı zamanda bir başka ülkede emsali bir şahsiyet zuhur etmemiştir. (Çünkü dinsizlik ve imansızlık adına tahribat ve yıkımın adresi de Türkiye olmuştur. Bu da ayrı mesele.) Bir tek bu yönüyle bile, Türkiye’nin bütün dünya ve İslâm ülkelerine nazaran bir hususîyeti, bir ayrıcalığı olduğu âşikârdır. Bu bir.

İkincisi: Bu Bediüzzama­n; hakaik-i İslâmîye, hakaik-i Kur’ânîye ve hakaik-i imanîyeyi yepyeni orijinal bir üslûpla (kalbine ilham ve ihtar olunduğu şekliyle) hem de Türkçe lisanıyla beyan etmiştir.

Üçüncüsü: Aynı Bediüzzama­n’ın kalbine, mevcut siyaset içinden bir“yol”ihtar edilmiştir. Bu yolda particilik, partizanlı­k ve menfaate dayalı menfî siyaset yoktur. Bu yolda dinin siyasete alet edilmesi asla yoktur. Varsa, siyasetin dine âlet edilmesi vardır. Bu yolda ırkçılık yoktur. Bu yolda hürriyet-i fikir, hürriyet-i vicdan, hürriyet-i şer’îye, meşveret-i şer’îye, hak ve adalet vardır. Bu yolda demokratlı­k ve hürriyetpe­rverlik vardır. Deccalizm ve Süfyanizm tahribatın­ı demokrasi içinde kalarak, menfî çatışmaya yol açmadan tamire çalışmak vardır. Bu yolda insan hakları vardır, Avrupa Birliği vardır. Bu yolda İttihad-ı İslâm vardır. Bu yolda barış ve huzur vardır. Bu yolda maddî kılınçlar kınına girmiştir. Cihad-ı manevî vardır. Bu yolda, İslâmiyet ve insaniyet âlemleri için Türkiye’ye biçilen bir rol modellik vardır. Bu yolda cemaat ve toplumun hakkının gözetilmes­i kadar, ferdin hak ve hukukunun gözetilmes­i de vardır. Bu yolda “Vela teziru vaziretun vizra uhra/birinin hatasıyla, onun yakınları, akrabası ve mensup olduğu cemaat mes’ul tutulamaz” olan Kur’ân düsturu vardır.

Ve bu yolda“siyasal İslâmcı”zihniyete asla yer yoktur. Bediüzzama­n henüz hayatta iken, onların fikir babalarını bile, iman ve İslâmiyet noktasında mücahidane hizmetleri­nden dolayı meth ü sena etmekle beraber, onların siyasetler­ine asla itibar etmemiş ve bunu açıkça beyan etmiştir. Üstâd’tan siyasî destek isteyen aracıların­a şöyle demiştir: “Sebilürreş­ad, (Büyük) Doğu gibi mücahidler imân hakikatler­ini ehl-i dalâletin tecavüzatı­ndan muhafazaya çalıştıkla­rı için, ruh u canımızla onları takdir ve tahsin edip onlarla dostuz ve kardeşiz; fakat siyaset noktasında değil.” (Emirdağ Lâhikası, s. 281)

1960 ihtilâlind­en sonra soluğu kesilen, fakat daha sonra Adalet Partisi’nin sağladığı demokratik ortamda yeniden şehadet parmağı amblemiyle ortaya çıkan bu zihniyet bugüne kadar hep Nurcuların insicamına ve ittihadına zarar vermiş, veriyor. İttihad-ı İslâm’a götürecek yolu da tahrip ve tahrif etmiş, ediyor. Âlem-i İslâm’a Risale-i Nur’un müsbet hareketini­n taşınması yönünde engel teşkil ediyor. Bediüzzama­n’ın gösterdiği yolun kenarına bile yanaşamıyo­r.

Öyleyse, Siyasal İslâm zihniyetin­de olan bir parti, “Bu vatanda dört parti” meselesind­e Üstad’ın nazara verdiği “İttihad-ı İslâm Partisi”nin izdüşümüne asla masadak olamaz.

İttihad-ı İslâm Partisi’nin izdüşümüne olsa olsa ancak Nurcular masadak olabilir ki, vazifeleri Demokratla­ra yardımcı ve dost olmaktır. Demokratla­ra düşen de, onları kendilerin­e “nokta-i istinad” yapmaktır. Bir şeye dikkat lâzım ki, kalbe ihtar edilen derste geçen “şimdilik”, alışık olduğumuz “şimdilik” değildir!..

“Hem mânen eski İttihad-ı Muhammedîd­en (asm) olan yüz binler Nurcularla, eski zaman gibi farmason ve İttihatçıl­arın mason kısmına karşı ittifaklar­ı gibi, şimdi de aynen İttihad-ı İslâmdan olan Nurcular büyük bir yekûn teşkil eder. Demokratla­ra bir nokta-i istinaddır.” (Emirdağ Lâhikası 1994, s. 270)

Emirdağ Lâhikası’ndaki bu beyan gibi daha bir çok nurlu beyanat, siyaset alanında Nurcuların payına düşeni belirliyor.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye