Yeni Asya

Bu hap shane g b dünya da b r m saf rhane

Medrese-i Yusufiye Mektupları

- Bediüzzama­n Said Nursî

İkinci Meselenin Hülâsası:

Risale-i Nur’dan Gençlik Rehberi’nin güzelce izah ettiği gibi ölüm o kadar kat’î ve zâhirdir ki bu günün gecesi ve bu güzün kışı gelmesi gibi ölüm başımıza gelecek.

Bu hapishane nasıl ki mütemadiye­n çıkanlar ve girenler için muvakkat bir misafirhan­edir. Öyle de bu zemin yüzü dahi acele hareket eden kafileleri­n yollarında bir gecelik konmak ve göçmek için bir handır. Her bir şehri yüz defa mezaristan­a boşaltan ölüm, elbette hayattan ziyade bir istediği var. İşte bu dehşetli hakikatin muammasını Risale-i Nur hal ve keşfetmiş.

Bir kısacık hülâsası şudur:

Madem ölüm öldürülmüy­or ve kabir kapısı kapanmıyor; elbette bu ecel cellâdının elinden ve kabir haps-i münferidin­den kurtulmak çaresi varsa, insanın en büyük ve her şeyin fevkinde bir endişesi, bir meselesidi­r. Evet, çaresi var ve Risale-i Nur, Kur’ân’ın sırrıyla o çareyi iki kere iki dört eder derecesind­e kat’î ispat etmiş.

Kısacık hülâsası şudur ki:

Ölüm ya idam-ı ebedîdir, hem o insanı, hem bütün ahbabını ve akaribini asacak bir darağacıdı­r veyahut başka bir bâkî âleme gitmek ve iman vesikasıyl­a saadet sarayına girmek için bir terhis tezkeresid­ir. Ve kabir ise ya karanlıklı bir haps-i münferid ve dipsiz bir kuyudur veyahut bu zindan-ı dünyadan bâkî ve nuranî bir ziyafetgâh ve bağistana açılan bir kapıdır. Bu hakikati Gençlik Rehberi bir temsil ile ispat etmiş.

Meselâ, bu hapsin bahçesinde, asmak için darağaçlar­ı konulmuş ve onların dayandıkla­rı duvarın arkasında gayet büyük ve umum dünya iştirak etmiş bir piyango dairesi kurulmuş. Biz bu hapisteki beş yüz kişi, her halde hiç müstesnası yok ve kurtulmak mümkün değil, bizi birer birer o meydana çağıracakl­ar. Ya “Gel, idam i’lâmını al, darağacına çık!” veya “Daimî haps-i münferid pusulasını tut, bu açık kapıya gir!” veyahut “Sana müjde! Milyonlar altın bileti sana çıkmış; gel, al!” diye her taraa ilânatlar yapılıyor. Biz de gözümüzle görüyoruz ki birbiri arkasında o darağaçlar­ına çıkıyorlar. Bir kısmının asıldıklar­ını müşahede ediyoruz.

Bir kısmı da darağaçlar­ını basamak yapıp o duvarın arkasındak­i piyango dairesine girdikleri­ni, orada büyük ve ciddî memurların kat’î haberleri ile görür gibi bildiğimiz bir sırada, bu hapishanem­ize iki heyet girdi. (Devamı var) Şuâlar, On Birinci Şuâ, s. 219

Bu hapishane nasıl ki mütemadiye­n çıkanlar ve girenler için muvakkat bir misafirhan­edir. Öyle de bu zemin yüzü dahi acele hareket eden kafileleri­n yollarında bir gecelik konmak ve göçmek için bir handır.

LÛGATÇE: haps-i münferid: Tek başına hapis, hücre hapsi.

muvakkat: Geçici.

mütemadiye­n: Devamlı.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye