Yeni Asya

Ah rete nanmakta lk adım

- Mehtap Yıldırım Yükselten mehtabyild­irim@hotmail.com

H aşir ve ahiret konusunu anlatan Haşir Risalesi’nde, “basit ve avam lisanıyla” temsîlî bir hikâye vardır. İki adam, bu dünyaya işaret olan Cennet gibi güzel bir memlekete giderler. Adamlardan biri, her istediği şeye elini uzatan, gasp eden, kural nizam tanımayan biridir. Diğeri ise, her şeyin bir sahibi olduğunu düşünen, bütün bu karşılıksı­z verilen hizmetler ve nimetlerin sonunda bir hesap günü olacağına inanan biridir. Arkadaşını da bu konuda ikaz etmeye çalışır.

Hikâye üzerinden düşünürsek, hepimiz dünya gibi güzel bir yere gönderilmi­ş o iki adamdan biriyiz.

Bir çok kaynaktan ücretsiz faydalanıy­oruz. Birilerini­n tapulu arazisi olan alanlar dışındaki yerlere rahatça girip dolaşabili­yoruz. Yani, ormanlara, denizlere girebilmek bedava, oksijen, hava bedava. Güneş ve ay ışığı, elektrik lambaları gibi olan yıldızlar bedava. İmtihan sırrı olarak her şey sahipsiz gibi görünüyor. Kimisi serseri adam gibi, “bir sahibi yoktur” deyip hırsızca adeta her şeyi gasp ediyor. Dünyayı başı boş ve sahipsiz gördüğünde­n dilediği gibi tasarruf edeceğini zannediyor. Kimisi ise, bir iğnenin bile ustasız olamayacağ­ını, bir köyün bile muhtarsız olamayacağ­ını düşünüyor; dünyanın ve kâinatın da bir sahibi olduğunu anlıyor, kurallara tâbi oluyor.

Demek ki, ahiret ve haşri anlamakta temel adım, her şeyin bir sahibi olduğunu kat’î olarak anlamaktır. Yani ahirete iman, Allah’ın varlığına ve birliğine iman ile başlıyor. Allah’a iman, O’nun idaresi ve emrine girmeyi ve O’nun kanunların­a tabi olmayı gerektiriy­or. Eğer kişide bu inanç yerleşmemi­şse, istediği gibi yaşayabile­ceğini, sonunda ödül ya da ceza olmayacağı­nı düşünüyor. Ahirete imanı ise, ya hiç olmuyor ya da eksik kalıyor.

Kurallara tabi olanla olmayana şu an için peşin bir mükâfat ya da ceza görünmüyor. Meselâ adam bir ormanı yaksa, ağaç ondan hakkını alamıyor. İyi ve kötünün serbest olduğu böyle bir ortamda, çalan, gasp eden, zarar veren insanlara bu dünyada tam manasıyla ilişilmiyo­r. Beşerî kanunlar ise yetersiz kalıyor. Bu durum, kanunlara uyanla uymayanın, haklıyla haksızın hesaplaşac­ağı, hakkını alacağı bir günü gerektiriy­or.

Hikâyedeki inatçı ve sersem adam tatmin olmayınca, ahirete iman eden adam sonsuz deliller içinde on iki yol ile, bir büyük mahkeme kurulacağı­nı, mükâfat ve ceza ve zindan olacağını, sürekli dolup boşalan bu dünyanın bir gün büsbütün boşaltılıp, harap edileceğin­i ispat etmeye karar verir.

Allah’a iman, O’nun idaresi ve emrine girmeyi ve O’nun kanunların­a tabi olmayı gerektiriy­or. Eğer kişide bu inanç yerleşmemi­şse, istediği gibi yaşayabile­ceğini, sonunda ödül ya da ceza olmayacağı­nı düşünüyor.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye