OSMANLIDAN SİYASET DERSİ ALMAK
Tarih; olumlu ve olumsuz hadiselere pusulalık yapar. Bize düşen, yaşanmış hadiselerden ibret alarak günümüze uyarlamaktır.
200 veya 400 çadırlık bir aşiret olan Osmanlı, Anadolu Selçuklu Devleti Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından önce Van Ahlat’a, sonra Ankara/karacadağ, ardından Bilecik-kütahya arasındaki Söğütlü, Domaniç’e bir uç beyliği olarak yerleştirildi.
İlhanlı/moğol Devleti, 1243 Kösedağ Savaşı ile Anadolu Selçuklu Devleti’ni yıkınca, 2’si en büyük, 12’si büyük, 32 civarında beyliğe (devletçiğe) ayrıldı.
Her beylik, tekrar Anadolu Selçuklu Devleti’ni toparlama, yani, siyasî birliği sağlama peşindedir. En güçlü, en engin, en kalabalık beylik Karamanoğulları ve peşinden Germiyanoğulları gelir. Bunlardan birisinin ipi göğüsleyeceği, siyasî birliği sağlayacağı beklentisi içine girilir.
Ama, ipi göğüsleyen ve 400 çadırlık aşiretten 624 yıl süren cihan devletini kuran Osmanoğullarıdır. En küçükleri, ama Kur’ân hükümlerini en çok yaşayan, meşvereti esas alan onlardır.
Diğer beylikler, biribirinin topraklarına göz dikmiş, biribiriyle uğraşır Osmanlı Beyliği ise, Bizans’la mücadele eder. Müslüman beylikleriyle, yani, kardeşleriyle cedelleşmiyor, cihadını, İ’la-i Kelimetullah’a Batıya, küffar beldelerine yöneltmiştir.
Bundan dolayıdır ki, Osmanlı, siyasî birliği Yuvuz Sultan Selim (1512-1520) döneminde Dulkadiroğulları beyliğini topraklarına katarak sağlamış.
Buradan şunu çıkarıyoruz: Başarı, birlik, gelişme, kalkınma ve ittihad-ı İslâm,
- Siyasetle değil, - Zenginlikle değil, - Kalabalıklar ile değil, - Maddî güç, kuvvet ile değil, İhlâs ile, samimiyet ile, uhuvvet ile, rızay-ı İlâhî ile, kısaca “tahkiki iman” ile sağlanacaktır.
Asr-ı Saadet’i de bu ruh ve anlayış ortaya çıkarmıştır… Emevilerin fetihlerinin arkasında da bu ruh vardır, Endülüs Emevi, Abbasi, Selçuklu, Gazneli ve sair İslâm devletlerinin kuruluşlarının arkasında bu ruh ve anlayış vardır.
Bu cihan devletleri ne zaman durakladı, geriledi ve tarih sahnesinden silindi? İhlâs, samimiyet ve Allah rızasını kaybettikleri zaman…
Yapacağımız şey, “yalancı, gaddar, canavar” siyaseti değil, rızay-ı İlâhiyi esas alarak, “hizmet” etmektir. Yapacağımız şey, vaktimizi, siyasete değil; ihlâsa, uhuvvete, “tahkiki imana” yatırmaktır.