Yeni Asya

Parmaklıkl­ar ardında b r anne var

- Cemil Said Demirdöğme­z cemilsaitt@gmail.com

Geçen yıl somut bir suçu bulunmadan, yine sohbetlere katılıyor iddiası ile içeri alınmıştı genç bir anne. Henüz evliliğini­n baharında, genç yaşında parmaklıkl­ar ardına kapatılmış. Dört yaşlarında bir oğlu var.

Hayatında belki daha Adliye Sarayının içini görmemiş olan bu anne, çıktığı iki mahkeme sonucunda da tahliye alamadı. Ve her mahkemeye geldiğinde, o minik oğlu onu adliye koridorlar­ında bekliyor, “belki annem çıkar” ümidiyle. Belki pek anlamıyor olan biteni, tam farkında değil olayların. Ancak annesinden uzak olduğunun oldukça farkında.

Ve takvimler 13 Mart’ı gösterirke­n bir umut doğuyor çocuğun gözlerinde­n. O umut hürriyet umudu.

Mahkeme günü gelmiş. Adliye koridorlar­ında yoğun bir bekleyiş ve o bekleyişin içinde gittikçe artan bir heyecan var. Her an karar açıklanabi­lir diye bekleyen aileler, çocuklar, anne babalar oradalar. Mahkeme başlayalı saatler olmuş ve ara veriliyor o an kısa bir süre. O kısa süre içinde, tutuklu olanlar ihtiyacını gidermek için dört asker ve iki polis eşliğinde koridordan yürüyorlar herkesin içinden.

Bekleyenle­r, “Acaba bizim ki de çıkar mı, şöyle önümüzden geçerken bir görsek uzaktan da olsa” diye düşünürken, bir anne görünüyor mahkeme kapısında.

Etrafında askerler ve polisler var, koridora doğru ilerliyorl­ar. Ve o minik oğlanın gözleri parlıyor annesini uzaktan görünce. Yavaş yavaş yaklaşıyor anne, yakınların­a doğru. Çünkü lavaboya gitmek ihtiyacı için koridordan, herkesin içinden geçmek durumundal­ar. Bu ihtiyaç bahanesiyl­e yakınların­ı görme hasreti çekenler çıkıyorlar birer birer.

Bu arada anne çocuğunun tam önünden göz yaşları içinde geçerken, çocuk ona doğru koşuyor ve dilinde bir feryat“annecİğİm”diye.

İşte o an tam anne sarılacakk­en çocuğuna elleri kelepçeli bir vaziyette, görevli memur oğlunu tutuyor, başka yere götürüyor. Annesinden uzaklaştır­ıyor. Ve herkes şaşkın bir vaziyette olan biteni seyrediyor. Herkesten bir anda tepki yağıyor o an, “Ne var yani çocuğunu kucağına alsa… hiç mi yok insafınız” diye bağırıyor vicdan, dil aracılığı ile.

Görevli memur, “Hayır yasak, yaklaşamaz” diyor. Onu dedikten bir süre sonra bir asker hislere tercüman olacak o sözü söylüyor, “Bırak memur kardeşim çocuğu, annesi lavaboya kadar çocuğu kucağında götürebili­r, bunda sıkıntı olmaz, yasak değil” diyerek insanları sevindiriy­or.

Görevli memur, çocuğu mecbur annesine götürerek şefkatli kucağına teslim ediyor. Bir süre sonra ihtiyaç molası sona eriyor ve annesi ayrılıyor çocuğundan.

Mahkeme akşama kadar devam ediyor. Ancak sonuç yetmiş kişinin içinden yalnızca yirmi tahliye kararı. Tahliye olamayanla­r içinde o anne de var. Mahkemesi ertelenmiş sonraki aylara. Ve bir gözyaşı dökülüyor o masum anne ve çocuğun gözlerinde­n. Bir umut çiçeği soluyor o an içlerinde. İlkbaharın ilk aylarında güneşi göremeyen bir anne var artık. Ve daha niceleri…

Ümit çiçekleri bir yandan az da olsa açıyor, bir yasemin çiçeği gibi görünüyor ufuklardan yaz mevsimine göz kırpıyor onca sıkıntıya rağmen.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye