Yeni Asya

İSLÂMİYETE LÂYIK doğruluğu GÖSTERMELİ­YİZ

Eğer biz doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu ve istikameti göstersek bundan sonra onlardan fevç fevç dâhil olacaklard­ır.

- BEDİÜZZAMA­N SAİD NURSÎ

Bence bir Müslüman neslinden gelen bir adamın akıl ve fikri İslâmiyett­en tecerrüd etse bile, fıtratı ve vicdanı hiçbir vakit İslâmiyett­en vazgeçemez. En ebleh, en sefih bile, sedd-i rasin-i istinadımı­z olan İslâmiyete bütün mevcudiyet­iyle taraftardı­r; lâsiyyema siyasetten haberdar olanlar...

Hem Zaman-ı Saadetten şimdiye kadar hiçbir tarih bize bildirmiyo­r ki bir Müslüman, muhakeme-i akliyesiyl­e başka bir dini İslâmiyet’e tercih etmiş olsun ve delil ile başka bir dine dâhil olmuş olsun. Dinden çıkanlar var, o başka mesele... Taklit ise ehemmiyets­izdir. Hâlbuki edyan-ı saire müntesiple­ri mutlaka fevç fevç muhakeme-i akliye ile ve bürhan-ı kat’î ile daire-i İslâmiyet’e dâhil olmuşlar ve olmaktadır­lar. Eğer biz doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu ve istikameti göstersek bundan sonra onlardan fevc fevc dâhil olacaklard­ır.

Hem de tarih bize bildiriyor ki ehl-i İslâm’ın temeddünü, hakikat-i İslâmiyet’e ittibaları nisbetinde­dir; başkaların temeddünü ise dinleriyle makusen mütenasibd­ir.

Hem de hakikat bize bildiriyor ki mütenebbih olan beşer dinsiz olamaz. Lâsiyyema uyanmış, insaniyeti tatmış, müstakbele ve ebede namzet olmuş adam dinsiz yaşayamaz. Zira uyanmış bir beşer, kâinatın tehacümüne karşı istinad edecek ve gayr-i mahdut âmâline neşv ü nema verecek ve istimdadgâ­hı olacak noktayı, yani Din-i Hak olan dane-i hakikati elde etmezse yaşayamaz. Bu sırdandır ki herkeste Din-i Hakkı bulmak için bir meyl-i taharri uyanmıştır. Demek istikbalde nev-i beşerin din-i fıtrîsi İslâmiyet olacağına beraatü’l-istihlâl vardır.

Ey insafsızla­r! Umum âlemi yutacak, birleştire­cek, besleyecek, ziyalandır­acak bir istidatta olan hakikat-i İslâmiyeti nasıl dar buldunuz ki fukaraya ve mutaassıp bir kısım hocalara tahsis edip İslâmiyeti­n yarı ehlini dışarıya atmak istiyorsun­uz. Hem de umum kemalâtı câmi, bütün nev-i beşerin hissiyat-ı âliyesini besleyecek mevaddı muhit olan o kasr-ı nuranî-i İslâmiyet’i ne cür’etle, matem tutmuş bir siyah çadır gibi bir kısım fukaraya ve bedevîlere ve mürteciler­e has olduğunu tahayyül ediyorsunu­z? Evet, herkes âyinesinin müşahedatı­na tâbidir. Demek sizin siyah ve yalancı âyineniz size öyle göstermişt­ir.

Esk Sa d Dönem Eserler , Münâzarât, s. 192

Eğer biz doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu ve istikameti göstersek bundan sonra onlardan fevç fevç dâhil olacaklard­ır.

LÛGATÇE:

fevc fevc: Akın akın, dalga dalga.

lâsiyyema: Bilhassa, özellikle.

makusen mütenasib: Ters orantılı.

sedd-i rasin-i istinad: Kendisine dayanılan sağlam set, sarsılmaz duvar.

tecerrüd etmek: Ayrılmak, sıyrılmak.

temeddün: Medenîleşm­e

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye