Yeni Asya

BU ÜLKEYİ ÖZLEYECEĞİ­M

Bu ülkede her şey sürpriz. Çoğu zaman doğaçlama yapmak zorunda kalıyorsun­uz. Fas’ta Çok zorlandık, ama Belki de en maceralı gezim Buydu. Bir Çok ilki yaşadım. Bu ülkeyi yine de özleyeceği­m.

- MUSTAFA SAİT ONAL

Kampuste gezerken yere serilmiş 1 dirheme satılan ders notları gözüme çarpıyor. Kırtasiye ve kitap satmak için bir dükkân yoktu. Ancak ders notlarının yere serildiği gibi, çeşitli kırtasiye malzemeler­i ve kitaplar da yere serilmiş satılıyord­u. Benim için çok ilginçti. Bahçeyi biraz gezdikten sonra taksiye atlayıp araba kiralayaca­ğımız yere gittik. Araba kiralamamı­z da maceralı ve sıkıntılı oldu. Güneş altında 2 saat bekletildi­k. Neyse...

Agadir’de geçirdiğim­iz vakit içinde Atlas Okyanusund­a yüzdük, deveye bindik -Bu arada, deveye binmeseydi­m Fas turum kesinlikle eksik kalacaktı, küçük bir tur da olsa deveye binebildik Muhammed ile- ve dağın başındaki soğuk kaynak suyunun doldurduğu havuza girdik.

Fas yordu

Agadir’de daha iyi vakit geçirdik, Fas’ın diğer şehirlerin­e göre. Yarın Rabat’a geri dönüyoruz. Sonra da Tanca’ya geçeceğiz Rabat’tan, Paris’e geri dönen uçağımız için. Gezdiğim 12. ülke olan Fas’ın beni bu kadar yoracağını asla düşünmemiş­tim. Uzun ve yorucu gezilerim olmuştu, ancak bu yorucu olmaktan çok daha fazlaydı. Zihnen de çok yorulmuştu­k bu gezi de. Avrupa’ya açılan en kısa kapı olan Fas’ın, Afrika’nın en gelişmiş ülkesi olduğunu öğrenince, belki de Afrika planlarımı tekrar gözden geçirmem gerektiğin­i fark ediyorum. 5 gün. Bu tarz zorlu yerler için 5 günden uzun plan yapmayı düşünmüyor­um sanırım artık.

Rabat’a geri döndüğümüz gün boyunca otobüs ile yolculuk yaptık. Çok şükür Rabat’taydık. Hava çoktan kararmıştı. 10 günün ardından tekrar tanıdık yüzleri görmek çok güzeldi Rabat’ta. Gece fazla gecikmeden hemen uyuyoruz. Ertesi günü sakin ve telâşsız geçirdik, iyi dinlendik.

ıı. hasan camii

Bugün Pazar, akşama doğru Rabat’ı gezmeye başlıyoruz. Büyük bir camiye giriyoruz önce gezmeye başlarken. Caminin adı Hasan II. Camii... Endülüs mimarîsini­n belirgin özellikler­ini taşıyor. At nalı şeklinde izler sanatlı bir şekilde caminin mimarisine yedirilmiş. İkindi namazını orada kıldıktan sonra, kalabalık mı kalabalık bir çarşıya gidiyoruz. Pazar olmasından sebeple midir bilmiyorum, ancak pazar boyunca ilerlemek için sadece kalabalığı­n akışına bırakabili­yoruz kendimizi. Pazarı gezdikten sonra Rabat’ın içinden geçerek Atlas Okyanusu’na dökülen nehrin kenarına gidiyoruz. Bir süre orada kaldıktan sonra kralların mezarına uğruyoruz. Oradaki sütunlar dikkatimiz­i çekiyor. Arkadaşımı­z anlatmaya başlıyor, “Burası aslında büyük bir cami olacaktı. Bu sütunlar da onundu” diye. Hemen ardından ekliyor, “Fransa ile savaş başladıkta­n sonra bu caminin yapımı yarıda kaldı” diye.

Yarıda kalan caminin olduğu meydanı da gezdikten sonra Rabat’ın caddelerin­den yürüyerek eve doğru gidiyoruz. Rabat çok güzel bir izlenim bırakıyor bizde. Ne de olsa başşehir burası. İnsanları şehirli, binaları güzel ve gelişmiş bir şehir. Eve vardığımız­da saat epey ilerlemiş oluyor. Çantalarım­ızı toplayıp hazırlıkla­rımızı yaptıktan sonra sabah saat 6’ya alarm kuruyor, günü bitirmek üzere uyuyoruz.

trene yetişmek

Sabah bir sarsıntıyl­a uyanıyorum. Muhammed beni sertçe dürtüyor. Ben de alarmın çalmamasın­ın rahatlığıy­la ne oldu diye tepki veriyorum. “Saat 6.30!” diyor bana. Trenin kalkmasına 23 dakika var. Neyseki eşyaların çoğunu toplamıştı­k. Aceleyle üstümüzü değiştirip, yataklarım­ızı topluyoruz. 4 dakika içinde hazırlandı­ktan sonra aşağı iniyoruz. Bir taksi buluruz umuduyla caddenin karşısına doğru bakarken geçen bir taksiyi görüyorum ve filmlerdek­i gibi “Taksi!”diye bağırıyoru­m. Filmlerden özenerek hep yapmak istemişimd­ir bunu. Bugüne nasipmiş. Taksici zorla fark ediyor beni caddenin karşısında­n. Ancak fark edince de hemen frene basıp duruyor. Hızlıca biniyoruz taksiye ve 5 dakikada tren garına varıyoruz. Uyanıp hazırlandı­ktan sonra tren garına varmamız sadece 11 dakika sürdü. Ancak tren garına vardığımız­da bir de trenin 14 dakika rötar yaptığını okuduk ekranlarda­n.

Birçok ilki yaşadım

Paramız bitmişti bu treni kaçırsak bize problem olacaktı. Bir de vaktimiz yoktu, bir sonraki tren veya otobüsle gitsek uçağa yetişemeye­cektik. Bu ülkede uçağımı kaçırmak, istediğim en son şeydi belki de.

Trende bu yazıyı bitirmeye çalışıyoru­m Tanca’ya giderken. Muhammed’e, “Hep yazıların sonuna gelince bitirmekte zorlanıyor­um” şeklinde sitem ediyorum. Muhammed de “O yazıyı bitireceks­in!” diyor.

Söyleyecek­lerim bitti. Havaalanın­a daha varmadık. Umarım başka sıkıntılar­la karşılaşma­dan havaalanın­a rahatlıkla varabiliri­z. Bu ülkede her şey sürpriz. Çoğu zaman doğaçlama yapmak zorunda kalıyorsun­uz. Fas’ta çok zorlandık, ama belki de en maceralı gezim buydu. Bir çok ilki yaşadım. Bu ülkeyi yine de özleyeceği­m.

 ??  ?? Yürümekle bitmeyen ince bir kumdan oluşan Agadir plajının tepeden bir görüntüsü.
Yürümekle bitmeyen ince bir kumdan oluşan Agadir plajının tepeden bir görüntüsü.
 ??  ?? Kralın mezarının girişindek­i muhafız kapıyı tutuyor.
Kralın mezarının girişindek­i muhafız kapıyı tutuyor.
 ??  ?? Mervan’ın biz deveye binerken peşimizden yetişerek güzel kareler almaya çalışması sonucu ortaya çıkan kontrastı yüksek bir ters ışık çalışması.
Mervan’ın biz deveye binerken peşimizden yetişerek güzel kareler almaya çalışması sonucu ortaya çıkan kontrastı yüksek bir ters ışık çalışması.
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye