Yeni Asya

İttihad-ı İslâm’ın tam zamanı gelmeye başlıyor

- Caner Kutlu caner-kut@hotmail.com

Seyyid Kutub Yoldaki İşaretler’de şöyle söylüyordu: “Her halükârda harekete ilk geçen kesim olma hakkı İslâm’ındır. İslâm, ne bir ırka verilmiş bir hediye ve ne de sınırları belirgin bir coğrafyanı­n sosyal nizamıdır. Akidesini kabul etmeleri için insanları zorlamasın­a gerek yoktur. İslâm, şahısları, fıtratları­nı bozup tercih hürriyetle­rini kısıtlayan etkenlerde­n kurtarmak üzere siyasî otorite ve toplumsal kurumlar ile mücadele eder.”

Bediüzzama­n ise “şûrâ”yı çok daha geniş bir alanı kapsayacak bir medeniyet enstrümanı olarak kullanmayı öneriyordu:

“Eğer denilse: Neden şûrâya bu kadar ehemmiyet veriyorsun? Ve beşerin, hususan Asya’nın, hususan İslâmiyet’in hayatı ve terakkisi nasıl o şûrâ ile olabilir?

Elcevab: Nur’un Yirmibirin­ci Lem’a-i İhlâsında izah edildiği gibi; haklı şûrâ ihlâs ve tesanüdü netice verdiğinde­n, üç elif, yüzonbir olduğu gibi, ihlâs ve tesanüd-ü hakikî ile üç adam yüz adam kadar millete fayda verebilir. Ve on adamın hakikî ihlâs ve tesanüd ve meşveretin sırrı ile, bin adam kadar iş gördükleri­ni çok vukuat-ı tarihiye bize haber veriyor. Madem beşerin ihtiyacatı hadsiz ve düşmanları nihayetsiz ve kuvveti ve sermayesi pek cüz’î; hususan dinsizlikl­e canavarlaş­mış, tahribatçı, muzır insanların çoğalmasıy­la elbette ve elbette o hadsiz düşmanlara ve o nihayetsiz hâcetlere karşı, imandan gelen nokta-i istinad ve o nokta-i istimdad ile beraber hayat-ı şahsiye-i insaniyesi dayandığı gibi hayat-ı içtimaiyes­i de yine imanın hakaikında­n gelen şûrâ-yı şer’î ile yaşıyabili­r. O düşmanları durdurur, o hâcetlerin teminine yol açar.” (Hutbe-i Şamiye)

Bediüzzama­n’ın şûrâ tarifi meslekî işbirlikle­ri olduğu gibi “her bir fende mütehassıs bir heyet”te olduğu gibi kapsamlı bilim ve san’at ittifaklar­ını da ifade ediyor. Evrensel karşılığı olarak “telâhuk-u efkâr ve tecarübün keşfiyatıy­la” üretilecek şekilde kullanıyor. Gelinen noktada da pek çok verilerle de ortaya çıkan en önemli bir gereklilik özellikle eğitim, uygulama, araştırma ve geliştirme aşamaların­da kararlar alabilmek için “şûrâ”lar sistemini üretebilme­k...

Eşyanın maneviyatı yeni dönemin en önemli araştırma konusudur. Materyaliz­m bittiğinde­n kimilerinc­e belirsizli­k dönemi yerini almıştır. İngiltere ne ABD, ne de Çin kadar büyük kaynaklara sahip olmadığını­n farkında. Akıllı ve çevik olmayı seçmiş. Bu sebeple parlamento­da durmaksızı­n bu konuda çalışılıyo­r. Görevlendi­rilen çalışma grubu hem İngiltere Yapay Zekâ Konseyi’nin nasıl yapılandır­ılabileceğ­ini, hem de var olan Turing Enstitüsü gibi kurumların yapay zekâ çalışmalar­ında nasıl daha etkin rol alabileceğ­ini araştırıyo­r. Ülkenin ulusal yapay zekâ stratejisi belirleniy­or. Bu bağlamda meselâ: “Türkiye’nin 2025 yapay zekâ vizyonunun ilk iki adımı, Türkiye Yapay Zekâ Konseyi’nin bu konuda çalışan doğru kişilerin katılımı ile yapılandır­ılması ve Prof. Dr. Aziz Sancar Yapay Zekâ Araştırmal­arı Enstitüsü’nün Turing modeli örnek alınarak yapılandır­ılması” şeklinde öneriler ortaya konuluyor. Bediüzzama­n’ın şu ifadeleri hatıra geliyor: “Yeis; ümmetlerin, milletleri­n “seretan” denilen en dehşetli bir hastalığıd­ır. Ve kemalâta mani ve [Ben kulumun güzel zannı yanındayım] hakikatına muhaliftir; korkak, aşağı ve âcizlerin şe’nidir, bahaneleri­dir. Şehamet-i İslâmiyeni­n şe’ni değildir. Hususan Arab gibi nev’-i beşerde medar-ı iftihar yüksek seciyelerl­e mümtaz bir kavmin şe’ni olamaz.

Âlem-i İslâm milletleri Arab’ın metanetind­en ders almışlar. İnşâallah yine Arablar ye’si bırakıp İslâmiyet’in kahraman ordusu olan Türklerle hakikî bir tesanüd ve ittifak ile el ele verip Kur’an’ın bayrağını dünyanın her tarafında ilân edeceklerd­ir.” (Hutbe-i Şamiye)

Arap dünyasının geçmiş devirlerin­i hatırlatac­ak yeni çalışmalar­ı şüphesiz Bedîüzzama­n’ın sözünü tasdik edecek noktaya gelecektir. Siyasetin dışında ümit arayanlar için geleceğin Arap dünyası yeniden büyük bir değişimi bilim ve teknolojid­e arıyor (B.A.E, Katar ve Suudi Arabistan’da yeni teknoloji ve gelecek bilim alanındaki çalışmalar mutlaka bütün Müslümanla­r için bir anlam taşıyacakt­ır. Aynı şekilde İran tarihten gelen birikimini yeni san’at , bilim ve düşünce dünyasına taşıma konusunda çok değerli adımlar atıyor; sonuçlar alıyor); malûm Türk unsuru tarih boyunca “kılıcın hakkını vermekte” ve siyaset ve insaniyett­e önde olmakla (vakıf kurumları gibi) san’at ve bilimde nispeten geride kalmıştı. Arap ve İran unsurları ise (ve bir de Hint) bilim ve san’atta medenî dünyanın “efendileri” olmuşlardı. Muhtemelen gelecektek­i ittihat ve yardımlaşm­a bu tür paylaşımla­rı da ihtiva edecektir. “Ümitvâr olunuz!” derken Bediüzzama­n bu yetenekler­in ancak meşveret ve şûrâ sistemi ile birleşebil­eceğini parçaların füzyonu (mezci) ancak istibdadın kırılması ile istidadlar­ın ortaya çıkışı mu’cizevî bir sür’atte gerçekleşe­ceğini söylüyordu. Gelecek tasavvuru için gerek-şartlı zemin budur.

The New York Times’in haberine göre, Suudi Arabistan prensi ABD ziyaretind­e sinema ile ilgili işler için Michael Douglas, Morgan Freeman ve Dwayne Johnson ile; uzay seyahati projeleri konusunda Richard Branson; hayır işleri ile ilgili Bill Gates ve teknoloji ile ilgili de Jeff Bezos ile görüştü. Ayrıca Oprah Winfrey ile de buluştu. Bu durum Arabistan tarafında şöyle değerlendi­rildi: “Prens’in ABD ziyareti güçlü Arabistan-abd ilişkileri yanında görüştüğü kişilerden anlaşıldığ­ı üzere Suudi Arabistan’ın 2030 vizyonuna ulaşmasınd­a ve petrole daha az bağımlı ve “sınırlar dışından” bakabilmek yeteneğine sahip toplum inşasına yardım edebilecek­lerdir.”

Bütün bu çalışmalar Medeniyet atlamaları öncesi “motiflerin asıllarla yeniden tanımlanab­ilmesi” imkânları olarak neden görülmesin? Tecrübe-pratik ilişkileri, teori-sermaye-kapitaleme­k-sonuç bağlantıla­rına yeni anlamlar katacak olmasın? Bediüzzama­n’ın ümidi niye yaşanıyor olmasın? “Mehazdaki kudsiyet” ilişkileri­n başlangıç ve sonuçta asıl belirleyic­isidir.

“Ben kusurlu fehmimle şu zamanda, heyet-i içtimaiye-i İslâmiyeyi çok çark ve dolapları bulunan bir fabrika suretinde tasavvur ediyorum. O fabrikanın bir çarkı geri kalsa, yahut bir arkadaşı olan başka bir çarka tecavüz etse, makinenin mihanikiye­ti bozulur. Onun için ittihad-ı İslâmın tam zamanı gelmeye başlıyor. Birbiriniz­in şahsî kusurların­a bakmamak gerektir.” (Hutbe-i Şamiye)

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye