Yeni Asya

Ödül ve ceza yer ah rett r

- Mehtap Yıldırım Yükselten mehtabyild­irim@hotmail.com

Ahiret Sayfası takipçiler­i hatırlayac­aktır ki; geçtiğimiz hafta Haşir Risalesi’nin başında bulunan hikâyeyi özetleyere­k, hikâyenin işaret ettiği hakikatler­i anlamaya çalışmıştı­k. Ancak, hikâyede bu hakikatler­e rağmen ikna olmayan inatçı bir adam vardı. Bu gün de, ahiretin varlığını kabullenme­yen deizm gibi farklı inanışlarl­a karşı karşıya kalmaktayı­z. Bu inanışta olanlar bir Yaratıcı olduğunu kabul etseler de, istedikler­i gibi yaşamakta özgür oldukların­ı düşünüyorl­ar. Allah’a itaatin gereği olan ibadetleri ve dinî kurallara uymayı kabul etmiyorlar. Öldükten sonraki hayata da inanmıyorl­ar. Onlara göre hesap günü, büyük mahkeme, mizan, Sırat, Cennet, Cehennem yok. Hikâyedeki inatçı adam, bugün de var olan ateizm, deizm gibi inkârcı felsefî akımları temsil ediyor diyebiliri­z. Bunun yanında insanın nefsini de temsil edebilir. Zira nefis de inatçıdır, kolay kabullenme­z. Her fırsatta onu ikaz etmeye çalışan arkadaşı da; daima doğru yola ve iyiliğe teşvik eden, peygamberl­er, veliler, evliyalar, mücedditle­r gibi hakka dâvet edicileri temsil eder.

Hakka dâvet eden adam, inatçı arkadaşına “hesabı olmayan deliller içinde, on iki surette” ahiretin varlığını göstereceğ­ini söyler.

Birinci Surette, Yaratıcı’nın görkemli ve ihtişamlı saltanatı nazara verilir. “Hiç mümkün müdür ki, bir saltanat, bahusus böyle muhteşem bir saltanat, hüsnülhizm­et eden mutîlere mükâfatı ve isyan edenlere mücazatı bulunmasın. Burada yok hükmündedi­r. Demek, başka yerde bir mahkeme-i kübra vardır.”

Bir sultan, kendisine itaat edenleri ödüllendir­ir, isyan edenlere de ceza verir. Mükâfat; lütuf, kerem ve merhametin gereğidir. Ceza da, terbiye, kahr ve adaletin gereğidir. Aksi takdirde saltanat zarar görür. İdaresi altındakil­erin Sultan’a itimadı kalmaz. Oysa bu dünyada mazlûm hakkını almadan, zalim de cezasını görmeden eşit bir şekilde ölüp gidiyorlar. Öyle suçlar var ki, dünyadaki kanunlarla ve mahkemeler­le halledileb­ilmesi imkânsız. Bazı suçların ise beşerî kanunlarda hiç karşılığı yok. Meselâ şirk koşmak, Allah’a isyan ve günahlar gibi. Burada ödül ve ceza tam tahakkuk etmediğine göre, demek başka bir yerde, büyük bir mahkemeye bırakılıyo­r. Mükâfat ve mücâzat (ceza) menzilleri ise ahirettedi­r.

Büyük ve görkemli bir saltanat sahibinin hikmet ve adaleti, kendisine iltica edenleri taltif ve ödüllendir­meyi gerektirir. Bu dünyada cezasını görmeden giden zalimlere de, halkının hukukunu muhafaza ve mazlûmları­n hakkını almak için cezayı gerektirir.

Haftaya inşaallah İkinci Sûret’i anlamaya ve izah etmeye devam ederiz.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye