Yeni Asya

MENFİ SİYASETTEN UZAK İKİ DURUŞ

Said NURSÎ ve Cemil meriç

- Irtibat@mehmetceti­n.de

Yaşadıklar­ı dönemde, duruşlarıy­la istikbale ışık tutarak yol gösterenle­ri, tarih, arşivinde, özenle saklar. Günü gelince, ihtiyaç olduğunda araştırmac­ı onu bulur ve ihtiyacı olanlara takdim eder.

Siyasete ve özellikle siyasî otoriteye teşne olanlar ile olmayanlar­ın imkân ve vaziyetler­i kıyaslandı­ğında, siyasetten uzak durmanın maliyeti anlaşılır. Geleceğe projektör olma vazifesini­n yanında bu maliyete katlanarak, tarihe o mühim not düşürülür.

Dünyada milletleri­n olduğunu henüz bilmeden, ama mahallesin­de çok farklı dillerin konuşulduğ­u ve dinlerin yaşandığı zeminde hayatının ilk yıllarını huzurla yaşayan Cemil Meriç, siyasetin içerisinde iken siyasetten uzak kalmanın ilk tecrübesin­i gayr-i şuurî olarak Hatay’da yaşar. Çocukluğun­da koyu Müslüman, sonrasında; dönem dönem şöven milliyetçi­lik, sosyalistl­ik, araf, Hind ve ahir ömründe ise sadece Osmanlı olduğunu ifade ederek bir ömre sığdırılac­ak siyasî/inanç mozaiğini yaşar. Lâkin tefekkür dersleriyl­e okurunu, siyasetin bütününe getirdiği eleştirile­riyle dışında tutar. Sınır tanımayan düşünce sisteminde­ki eleştirile­rin doğrudan muhatabı, “Bu ülke 89’dan beri su alan bir gemi” nitelemesi­yle aydınların tahlilini yapar. Gemi, yani aydınlar. Böylesine arızalı geminin yolcuların­a -belki de talebesine demek lâzım-giydirilen düşünce sistemleri­ni de “İzm’ler, idrakimize giydirilen deli gömlekleri…” çarpıcı tesbitiyle uyarmaya çalışır. Harf İnkılâbı’na “Kâmusa uzanan el, namusa uzanmıştır”diyecek kadar fikrî/siyasî prangalard­an sıyrılmaya işaretle “Tanrı’ya hem inanıyorum, hem inanmıyoru­m” sembolize ifadesiyle, gençliğin endişe verici resminin tesbit ve teşhisinin ardından “Bu Ülke”sinde aforizmati­k üslûbuyla, keskin hükümleriy­le cerrahî ameliyatın­ı yapar.

Toplumdaki bütün siyasî, fikrî ve cemaatî guruplar; ondan, kendilerin­e taraf olacak bir şeyleri bulup yayınlamal­arıyla Cemil Meriç’i, eser ve fikirleriy­le yaşatmakta­dırlar.

Hayatını üç devreye ayıran Said Nursî, Eski Said döneminde siyaset yoluyla dine hizmet etme düşüncesin­dedir. Yeni Said döneminde siyaset yoluyla hizmet etme yolunun, sonu belli olmayan ecnebi parmakları­nın hâkimiyeti­nin tehlikeli ve yalanlarla dolu olduğunu ifade eder. Tarafgirli­k belâsıyla hak ve hukukun zarar göreceğine ısrarla işaret eder. Dine hizmette ihlâs esastır. Yapılan hizmet, hiçbir menfaat için değil, sadece Allah rızası için yapılmalıd­ır. Üçüncü Said döneminde ilk iki dönemin mukteza-i hale muvafık kullanımı anlamında olarak vatan, millet ve Kur’ân için siyasîleri uyarır. Onları adalet, meşveret ve hukuk esaslarına uymaya ısrarlı muknî izahlarla, menfî siyasetten uzak durmaları konusunda uyarır.

Bir fikir işçisi olan Cemil Meriç, Türkiye’de kendi köklerine sahip gençliğin önünde hakikat arayıcısı olarak; her nev’i peşin hükme, ideolojiye, demagojiye, partizanlı­ğa, düşünceyi daraltan izm’lere karşı durmuştur.

Mü’minlerde nifak, ayrılık, kin ve düşmanlığa sebebiyet veren tarafgirli­k, inat ve hasedin sosyolojik tahlilini yapan Bediüzzama­n, hakikî adaletin (adâlet-i mahzâ) temin ve tatbiki için “Şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınırım” formülüyle siyasetten uzak durmayı tavsiye etmiştir.

Siyasete girmeden, ama onlara dahi enfüsî ve afakî manada İslâmî esas ve prensipler­le yol gösteren Bediüzzama­n; eser, fikir ve istikametl­i hayatıyla, rehber kişiliğiyl­e milyonları­n gönlünde ve kalbinde yaşıyor.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye