“MUHARRİKİ SİYASETÇİLİK ve TARAFGİRLİK!”
Mâlum, 2007’deki “367 krizi” çarpıklığında MHP Genel Başkanı Bahçeli parti grubuyla Meclis’teki oylamaya katılarak, A. Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesinin yolunu açmıştı. Keza 2014’teki Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde de Bahçeli, CHP’YE Ekmeleddin İhsanoğlu’nu “çatı adayı” olarak sunmadan önce Gül’ün kapısını çalmış, “çatı adayı” olmasını teklif etmişti. Hatta o dönemde partideki masasındaki saatini “17.25”e ayarlamış; 17-25 Aralık soruşturmalarıyla adı etrafındaki ciddî şâibe ve iddialar olan Erdoğan’ın adaylığının Türkiye için çok olumsuz bir tablo oluşturduğundan yakınmıştı. “Birleştirici isim” olarak Gül’e “çatı adayımız olun” teklifini ilettiği o günkü medyaya da yansımıştı. Bundandır ki, 24 Haziran’da yapılacağı ilân edilen “erken seçim”de bu kez “muhalefetin Gül’ü‘çatı aday’yapacağı”haberleri üzerine, Bahçeli’nin Twitter’de “Şimdi 11. Cumhurbaşkanı Sayın A. Gül’ün Cumhurbaşkanı adaylığı üzerine çok sinsi bir kamuoyu hazırlama stratejisi devrededir. FETÖ işbaşındadır. PKK razıdır. Türkiye düşmanları heyecanlıdır. CHP, SP, HDP, İP Sayın Gül’ün adaylığına hevesle tâliptir” tepkisi, dikkat çekici oldu. (gazeteler, 24.4.18) Dahası, bununla yetinmeyip, Gül’ü “kaosa, iç ve dış nifak ve şikak yuvalarına, ihânet lobisine âlet olmak”la itham edip, “Sayın Erdoğan’ın 2007 Nisan ayında “kardeşim” açıklamasıyla Cumhurbaşkanı adayı gösterdiği Gül, siyasî akıl ve vefâ ahlâkını tartışmaya açacak bir kayıp ve kopuşun arefesindedir. Kardeşlik ne ara karanlığa gömüldü?” sorularıyla Gül’ü “bataklığa girmenin, itibar ve prestijine bizzat ve kendi aymazlığıyla hançer vurmanın kıyısında” olmakla eleştirip, “yazıktır, ayıptır, hüsrandır, hezimettir” diye bombalaması, siyasetin insafsızca bakışını özetledi. Ve Bediüzzaman’ın, “muharriki (harekete getiren) veya müreccihi (tercih ettirici) siyasetçilik ve tarafgirlik olan” ve “menfaat üzerine dönen canavar siyaset”in tesbitini bir defa daha teyid etti.