14 Mayıs 1948
Dünya barışı için çalıştığını ilan eden kişi ve kuruluşların Filistin’de barış sağlanmadan Ortadoğu’da ve belki de bütün dünyada barışın kalıcı olmayacağını bilmemesi mümkün olabilir mi? Temin edilmesi zor da olsa önce Filistin’de adaletli bir barış sağlanmalı ki bu önce Ortadoğu’ya, sonrasında da dünyaya yayılsın.
“Dünya barışını temin etmek bu kadar kolay olsa şimdiye kadar bu yol tercih edilirdi” diyenler olabilir. Gerçekte barışı temin etmek bu kadar kolaydır, ama ilk şart ‘büyük devletler’in bunu istemesidir. Dünya barışını temin iddiasıyla ortaya çıkan Birleşmiş Milletler’in (BM) “5 daimi üyesi” bunu samimi olarak istese sadece Filistin’de değil dünyanın başka bir yerinde de savaşlar, darbeler, kargaşalar olmaz. “5 daimi üye” olan ABD, Çin, İngiltere, Fransa, Rusya; Bm’de verdikleri sözü tutmuş olsa barışın gelmesi kolaydır. Ancak barış için verilen sözlerin tutulması daha az silah satılması anlamına gelir ki bu ülkeler en azından şimdilik bunu istemiyor. Düşünün ki dünyanın her yerinde huzur ve barış var. Bu 5 daimi ülkenin silah sanayisi ilas etmez mi? Aksi iddia edilse de asıl mesele bu noktada düğümleniyor. Ne zaman ki bu ülkeler de “5 tank” satmak yerine “5 bin bilgisayar satmak daha kârlı” diye düşünür ve öyle olduğunu da görür, o zaman bütün dünyada barış rüzgarları eser.
14 Mayıs 1948 ve bu tarihin yıl dönümleri Filistinliler için çok önemli. İsrail bu tarihde işgal ettiği Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan etmiş ve Filistinlilerin zorunlu göçe tabi tutmuş. Bu sebeple Filistinliler 15 Mayıs’ı “Nekbe” (Büyük Felaket) olarak tarif ediyor ve her yıl bunu anıyor. İtalya’nın başşehri Roma’da Filistinliler ve Filistin destekçisi İtalyanlar, Nekbe’nin (Büyük Felaket) 70. yıl dönümü dolayısıyla protesto düzenlemişler.
Protestocular ellerinde Filistin bayraklarının yanı sıra “Filistin halkı için hayat, toprak ve özgürlük”, “Kudüs, sonsuza dek Filistin’in başkenti”, “Duvara ve İsrail işgaline hayır”, “Özgür Filistin”, “Filistinli tutuklulara özgürlük”, “Siyonizme karşı 70 yıllık direniş” yazılı pankartlar taşımış.
Roma ve Lazio’daki Filistinliler Topluluğu Başkanı Yusuf Selman, şöyle konuşmuş: “Ortadoğu’da Filistin devleti olmadan, Filistin halkına hakları verilmeden herhangi bir barış söz konusu olamaz. Abd’nin aldığı büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma kararı bir suçtur. Çünkü Abd’nin Kudüs’ün bir ülkenin veya bir başka ülkenin başkenti olduğuna karar verme gibi bir yetkisi yok. Kudüs, bir Amerikan şehri değil. Bu adım, Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına, uluslararası hukuka ve Filistinlilerin haklarına aykırı. Bu kararı asla kabul etmiyoruz.” (AA, 12 Mayıs 2018)
Bu meseleyle irtibatlı olarak Abd’nin büyükelçiliğini (Tel Aviv’den) Kudüs’e taşıma kararı 46 ülkede protesto edilecekmiş ki bu da önemli bir tepkidir. 15 Mayıs 2018’de yapılacak protestoların ABD’YI ve “Bm’nin 5 daimi üyesi” uyandırması arzu edilir.
Dünya Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Ali Muhyiddin el-karadaği de İsrail’in kuruluşu olan ‘Nekbe’nin (Büyük Felaket) 70. yılı münasebetiyle yazılı bir açıklama yapıp şöyle demiş: “Üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin Filistinlilerin evlerine dönme hakkı saklıdır ve Müslümanların bu konu üzerine eğilmesi gerekmektedir. Filistin, farklı taraları bir araya getiren tek sancaktır.” (AA, 13 Mayıs 2018)
Filistin’in haklı dâvâsını dünyadaki ‘insan’lara iyice anlatabilmek lazım. Unutmayalım ki en iyi yol ‘ikna’dır.