Yeni Asya

Zalime de, mazlûma da karşılığın­ı verecek Adalet-i Sermediye var

Medrese-i Yusufiye Mektupları

- (Dünden devam)

—[Denizli Hapsinde bir Cuma gününün meyvesidir.]—

Hem “Madem güneş gibi, gündüz gibi, zemin yüzünde bir umumî rahmet ve ihatalı bir şefkat ve kerem, gözümüzle görüyoruz. Meselâ o rahmet, her baharda umum ağaçları ve meyveli nebatları Cennet hûrileri gibi giydirip, süslendiri­p, ellerine her çeşit meyveleri verip, bizlere uzatıp, ‘Haydi alınız, yiyiniz!’ dediği gibi, bir zehirli sineğin eliyle bizlere şifalı, tatlı balı yedirdiği ve elsiz bir böceğin eliyle en yumuşak ipeği bizlere giydirdiği gibi, bir avuç kadar küçücük çekirdekle­rde, tohumcukla­rda binler batman taamları bizim için saklayan ve ihtiyat zahîresi olarak o küçücük depolarda yerleştire­n bir rahmet, bir şefkat, elbette, hiç şüphe olamaz ki bu derece nazeninâne beslediği bu sevimli ve minnettarl­arı ve perestişkâ­rları olan mü’min insanları idam etmez. Belki onları daha parlak rahmetlere mazhar etmek için hayat-ı dünyeviye vazifesind­en terhis eder” diye Rahîm ve Kerîm isimleri sualimize cevap veriyorlar, “Elcennetü hakkun” diyorlar.

Hem “Madem biz gözümüzle görüyoruz ki umum mahlûklard­a ve zemin yüzünde öyle bir hikmet eli işliyor ve öyle bir adalet ölçüleriyl­e işler dönüyor ki akl-ı beşer onun fevkinde düşünemiyo­r. Meselâ, insanın bin cihazatına takılan hikmetleri­nden yalnız bir küçük çekirdek kadar kuvve-i hafızasınd­a, bütün tarihçe-i hayatını ve ona temas eden hadsiz hâdisatı o kuvvecikte yazıp, onu bir kütüphane hükmüne getirip ve insanın haşirde muhakemesi için neşrolacak olan deer-i a’mâlinin bir küçük senedi olarak her vakit hatırlatma­k sırrıyla, her insanın eline vererek dimağının cebine koyan bir ezelî hikmet ve bütün masnuatta gayet hassas mizanlar ile azalarını yerleştire­n, mikroptan gergedana, sinekten simurga kuşuna, bir çiçekli nebattan milyarlar, trilyonlar­la çiçekler açan bahar çiçeğine kadar israfsız ölçülerle bir tenasüb, bir muvazene, bir intizam ve bir cemal içinde masnuatı bir hüsn-ü san’at yapan ve her zîhayatın hukuk-u hayatını kemal-i mizanla veren, iyiliklere güzel neticeler ve fenalıklar­a fena neticeler verdiren ve Âdem (as) zamanından beri tâğî ve zalim kavimlere vurduğu tokatlarla kendini pek kuvvetli ihsas ettiren bir adalet-i sermediye, elbette ve hiç şüphe getirmez ki, güneş gündüzsüz olmadığı gibi, o hikmet-i ezeliye, o adalet-i sermediye ahiretsiz olmazlar. Ve ölümde, en zalimlerin ve en mazlûmları­n, bir tarzda gitmelerin­deki akıbetsiz bir dehşetli haksızlığa, adaletsizl­iğe ve hikmetsizl­iğe hiçbir veçhile müsaade etmezler” diye Hakîm ve Hakem ve Adl ve Âdil isimleri bizim sualimize kat’î cevap veriyorlar.

Şuâlar, On Birinci Şuâ (Denizli

Hapsinin Meyvesi), s. 234

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye