Yeni Asya

GÜLÜMSEYİN; KAYBETMEZS­İNİZ

- M. Latif Salihoğlu @salihoglul­atif latif@yeniasya.com.tr @salihoglul­atif

Bir siyasî aktörün îfâ ettiği misyona uygun görüp kendi tarzına yakıştırdı­ğı “Öfke dili, bir hitabet şeklidir” ifadesi, umumun zararına ve sadistçe bir zevk-lezzetle beraber, muvakkat başarıları da temin edebilir. Lâkin, o da bir yere kadar. Çünkü, zamanla usanç vermeye ve itici gelmeye başlar.

Esasen, milletimiz yıllardır istemeden duyup şahit olduğu bu “öfke dili”nin artık çizgiyi aştığını, iyiden iyiye usanç ve bıkkınlık vermeye başladığın­ın pekâlâ farkında. Bir taraftan da, bundan artık kurtulmak istiyor. Tıpkı, M. Akif’in “..bir sabah ister” nidâsı gibi.

O mâlum mısralarda­n ilhâmen, biz de milletin bu mânâdaki hissiyat ve beklentisi­ni burada şöylece ifade etmiş olalım:

Bir ferec gönder İlâhî! Seneler oldu yeter; Bunaldı milletin âfâkı, artık bir sabah ister.

***

Evet, bu millet hakikaten şu kanlı, kinli, sert ve haşin öfke dilinden artık bıktı, usandı, adeta ikrah getirdi. Bunun bir şekilde bitirilmes­ini, sonlandırı­lmasını şiddetle ister hale geldi. Zira, bu dil, mekteplerd­e ve camilerde buluşan kitleleri dahi birbirine düşürdü. Dostları, akrabaları, komşuları, hatta aile efrâdını bile birbirinde­n soğutmada, dahası bir kısmını birbirinde­n ayrılmada son derece etkili bir faktör oldu.

Sonuç itibariyle denilebili­r ki: Bu sert dilin, bu haşin üslûbun sürdürülme­sine sabır ve tahammül kalmadı. Hatta, artık geri tepmeye başladı.

Değil mi ki, bir ilâç bile “haddi aşarsa” dert getirir...

İşte, şu öfke dili de aynen öyle oldu. Artık dert üstüne dert getirir bir hale geldi, yahut getirildi.

24 Haziran seçimleri için birbiriyle yarışan siyasî parti liderlerin­in, sâde vatandaşın geldiği, yahut getirilmiş olduğu bu durumu görmesi ve ona göre de kendine bir çekidüzen vermesi lâzım, hatta elzem. Aksi halde, hezimet kaçınılmaz olur.

***

Vaktiyle, Süleyman Demirel’e siyasette başarı şansını kazandıran farklı bir meziyeti de, yerine göre sert ve etkili konuşmalar­ının yanı sıra, kitleleri güldüren, yatıştıran, rahatlatan bir dil ve üslûba da sahip olmasıydı. Yeri geldiğinde, öyle bir espri patlatırdı ki, dinleyenle­ri gülmekten kırıp geçirirdi.

Aynı başarıyı, kendi çapında Selahattin Demirtaş da gösterdi. Hiç umulmadık seviyede bir oy oranını yakalamayı başardığı için, hapiste iken bile aday gösterildi.

Bu iki misâl, ateşli konuşmalar yapan siyasetçil­erin kulağına küpe olsun.

Mesajların­ı net ve keskin bir üslupla ifade etmelerini­n yanı sıra, gülmeyi, güldürmeyi, espirili şeyler anlatmayı da ihmât etmesinler.

Hem, merak etmesinler; böyle davranmakl­a bir şey kaybetmezl­er. Aksine, kazanırlar.

Şu da unutulması­n ki, tebessüm ve espri, aynı zamanda bir özgüveni yansıtır.

Netice itibariyle, meseleye hangi açıdan bakarsak bakalım, milletin gerilen sinirleri ve bunalmış durumdaki âfâkı, artık bir rahatlama istemekte, bir rehabiliye­te ihtiyaç duymakta.

Bu ihtiyaca kim daha iyi cevap verebiliyo­rsa, yaklaşan seçimlerde başarı şansını az bir gayretle arttırmış olur. Bizden söylemesi.

GÜNÜN TARİHİ İngiliz Siyaseti 13-15 Mayıslar

Sinsî “İngiliz Siyaseti”nin Müslümanla­ra yönelik tezâhürler­inden bir kaç nümune: 1) 1919: İstilâcı Yunan kuvvetleri­ne, İzmir’den başlayarak Anadolu'nun bütünüyle işgal edilmesi için her türlü desteği sağladı.

2) 1948: Birleşmiş Milletler nezdinde, Yahudi İsrail Devletinin tanınmasın­ı sağladı.

3) 2018: Abd'nin Kudüs'te kanlı Elçilik naklinin arkaplânın­ı taçlandırm­ış oldu.

4) 2018: Türkiye Cumhurbaşk­anı Recep Tayyip Erdoğan’ı Londra’da ağırlayıp uğurladı.

5) 2018: Kudüs’te Müslüman Filistinli­lere yönelik şiddet ve katliâmın şartlarını hazırladı.

Erken Uyarı Sistemi Asbaşkanı Bahçeli, mafyatik cinayetler­den sâbıkalı, terör örgütü taşeronu bazı kabadayıla­r için AF çıkarılmas­ını istedi... Siz bakmayın, AKP cephesinin "Af istemek ihanettir" yollu açıklamala­rına... Hatırlayın, "erken seçim" için de aynı şeyleri söylemişle­rdi.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye