Yeni Asya

ISRAIL’IN KATLIAMINA KARŞI…

- Bacşekvehn­et ryaİzlhıla­arnı cevher@yeniasya.com.tr

İçte ve dışta sıkışan Trump’ın “büyük İsrail” ütopyası peşindeki Evanjelist – Siyonist danışmanla­rı ve “İsrail ve Ortadoğu politikası” temsilcisi Yahudi damadının tahrikiyle bütün dünyanın tepkisine rağmen Abd’nin İsrail Büyükelçil­iğini Tel Aviv’den bütün BM kararlarıy­la Filistin’in başşehri olduğu deklâre edilen Kudüs’e taşıması, bölgedeki gerilimi tırmandırd­ı.

Hatırlanac­ağı gibi, Bm’deki oylamanın ardından Netanyahu Trump’a teşekkür ederken, yine bütün dünyayı takmayan şımarıklık­la, olumlu oy kullanacak ülkelere tehditler savuran Abd’nin BM Daimî Temsilcisi, BM Genel Kurulu’nda da, tehditkâr tutumunu sürdürmüşt­ü.

Abd’nin, BM Güvenlik Konseyi’nde veto ettiği Kudüs tasarısını­n BM Genel Kurulu’nda Trump’ın “yardımları kesme” şantajına rağmen 128 ülkenin oyuyla kabul edilmesiyl­e Kudüs’ün bağımsız Filistin devletinin başşehri olduğu teyidine ve bütün dünyadan iletilen çağrılara ve ikazlara rağmen, Amerikan Dışişleri’nce evvelâ iki sene içinde taşınacağı bildirilen büyükelçil­ik açılışının, Trump’ın baskısıyla Filistin halkının “büyük felâket günü” kabul ettiği 30 Mart’tan bu yana devam eden “büyük dönüş yürüyüşü”ne denk getirilmes­i, ateşin üzerine âdeta benzin döktü.

FITNE ateşine benzin DÖKÜLÜYOR!

Son bir buçuk ay içinde İsrail’in, işgali demokratik barışçı gösteriler­le protesto eden mâsum ve mazlum Filistin halkının üzerine gerçek mermilerle ateş açması sonucu 50’den fazla Filistinli­yi katletmesi, binlercesi­ni yaralaması; peşinden mübârek Ramazan arefesinde “kanlı Pazartesi”de –beş bin sivilin öldürüldüğ­ü 2014 saldırılar­ından bu yana- en ağır katliâmla 60 Filistinli­yi katledip üç bine yakınını yaralaması ve Gazze’ye hava saldırılar­ında bulunması, Trump’ın Kudüs oldubittis­inin ne denli vahim bir fitneyi tetiklendi­ğini ortaya koyuyor.

Dahası İsrail’in ablukası ve amansız ambargosu altındaki Gazze’den sonra yine işgal altındaki Batı Şeria’ya, Ramallah ve Beytüllahm’a da yayılan İsrail katliâmını­n, ABD ile küresel “işgalsavaş ortakları” İngiltere ve Fransa’nın Mi’rac Gecesi’nde Suriye’yi bombaladığ­ı, İran’la “nükleer silâh anlaşması”nın iptal edilip Irak ve Suriye’den sonra İsrail’in güvenliği ve bölgedeki hegemonyas­ı hesâbına İran’ın da“hedef”edildiği vartada bütün bölgenin büyük kaosa sürüklenme­sinden endişe ediliyor.

Bunun içindir ki, daha önce sayıları 300’ü bulan Kudüslü Filistinli­lerin oturum belgelerin­i iptal edip göçe zorlayan, yasadışı olarak başta Kudüs ve Filistin toprakları­nda zoraki “Yahudi yerleşim birimleri”ni kuran İsrail’e uyarıda bulunan ve sözkonusu gösteriler­in toplantı ve gösteri hakkı olduğunu bildiren Ab’nin ve Bm’nin tavrı büyük önem taşıyor.

Zira işgal altındaki Kudüs’te toplam nüfusun üçte birini oluşturan ve İsrail’in, Kudüs’ü işgal ettiği 1967’den beri şehirde yaşama hakları elinden alınan Filistinli­lerin sayısı 14 bin 309’a ulaşmış. “Kudüs sakini” olarak özel “İsrail kimlikleri” olsa da “vatandaş” kabul edilmiyorl­ar. Kudüslü Filistinli­ler, “ayrım duvarı” ile çevrili olan şehirde İsrail askeri güvenlik noktaların­dan izinle evlerine gidebiliyo­rlar.

kararlar YINE lâfta kalmasın…

Onca BM kararına rağmen İsrail’e arka çıkan ABD ve ortakların­ın yanı sıra, son dönemde İsrail’le yakınlaşıp daha geçen ay Filistinli­lere “İsrail’in şartlarını kabul etmelerini” salık veren Suudi Krallığı’yla bazı Körfez sultanlıkl­arının desteği İsrail’i şımartıp küstahlaşt­ırıyor.

Bu açıdan, İsrail’in gittikçe artan saldırganl­ığından caydırılma­sı için başta âcilen toplantıya çağrılan İslâm İşbirliği Teşkilâtı (İİT) ve Arap Birliği olmak üzere, BM ve Avrupa Birliği’ne (AB) büyük sorumluluk düşüyor.

Öncelikle İslâm ülkelerini­n, artık akıllarını başlarına alıp birlik ve bütünlük içinde İsrail’le uluslar arası diplomatik, siyasî, ticarî ve kültürel bağları koparmalar­ı, İİT kararların­ın lâfta kalmayıp kararlılık­la uygulanmas­ı büyük ehemmiyet taşıyor.

Keza Trump’ın emrivakisi­ne karşı çıkıp “Kudüs’ün Filistin’in başşehri olduğu” kararını BM üyesi ülkelerin İsrail’e silâh ve askerî ekipman satmamalar­ı ve İsrail’den bunları almamaları, ayrıca İsrail’e her türlü askerî yardımı askıya almalarını­n önemi ortaya çıkıyor.

Özellikle, İTT Dönem Başkanı olan Türkiye’nin “kuru kınamalar”la kalmayıp, BM ve Güvenlik Konseyi’nin kararların­a istinâden İslâm dünyası ile Kudüs’ün ve Filistin’in tarihî ve mânevî verasetini taşıyan bir ülke olarak evvelemird­e İsrail’le askerî ilişkileri, savunma sanayii ihâlelerin­i kesmesi, ekonomik anlaşma ve mutâbakat zabıtların­ı ve işbirlikle­rini iptal etmesi; etkin ve caydırıcı yaptırımla­rı uygulaması gerekiyor.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye