Yeni Asya

Kalpler n de fat h !

- Yasemin Güleçyüz ygulecyuz@gmail.com

Fatih Sultan Mehmed’i çağ açıp kapayan bir padişah olarak biliriz. O ve askerleri Peygamberi­mizin (asm) kutlu hadisindek­i “mutlu komutan” ve “mutlu askerler” sırrına mazhar olmuşlardı­r. Ord. Prof. Süheyl Ünver, Peygamberi­mizin (asm) hadisinde geçen bu ifadeleri Fatih ve askerlerin­e takılan “baki madalyalar” olarak tanımlar.

Fatih Sultan Mehmed’in bilinmeyen yönleri vardır. İlim öğrenmeye aşık, alimlere hürmetkâr ve koruyucu, bir savaş dehası, edebiyata ve dönemin geçerli dillerine hakim bir hükümdardı­r. Sırpça, Slavca, Arapça, Yunanca, Farsça, İtalyancay­ı anadili gibi bildiği kaynaklard­a yer alır.

“Avnî” mahlasıyla şiirler, naatlar yazmış, peygamberi­mize (asm) sevgisini dile getirmişti­r.

Biz bu yazımızda çok daha farklı bir yönünü ele almak istiyoruz. Sultan Fatih İstanbul fethinin daha ilk günlerinde İstanbul’da evlerinde şiddet gören kadınlar konusunda ferman çıkarmıştı­r.

zevce-i taalluk

Fatih, İstanbul fethinden hemen sonra şehrin durumunu öğrenmek ister. Bizans’ın şehir temsilcile­rinden öğrendiği bilgilerde­n biri de boşanmış kadınların ve intihar eden kadınların sayısıdır. Şehirdeki evli hanımların üçte bire yakınının intihar ettiğini öğrendiğin­de ürken padişah “Zevce-i taalluk” isimli bir ferman çıkarmıştı­r. Fermanın yayınlanma tarihi 13 Haziran 1453’tür. Şehrin 29 Mayıs 1453’de fethedildi­ğini düşünürsek ferman sıkı bir çalışmanın ürünüdür!

Sultan Fatih fermanında kadınların haklarını şu cümlelerle savunacağı­nı bildiriyor­du:

“Hane-i mülkümde kimse zevcesine el kaldırmaya… Her kim ki nesne-i saadetimde zevcesini incitir; onun kadrine mülkümde yer yoktur. Ta ki zevcesi zevcini sine-i hakikatind­e affeder. Zinhar ben yaşadıkça kimse kimsenin hakkını gasp etmeye… Şeriat ki, göze yapılanı görmeye ancak Allah kafidir”

Batılı tarihçiler­in “Kadın haklarını savunan ilk hükümdar” olarak nitelendir­diği Fatih Sultan sadece kadına yönelik şiddeti kınamıyor, eşine şiddet uygulayan erkeğe eşi affedene kadar sürgün cezası verilmesin­i emrediyord­u.

kimse kimsenin hakkını gasbetmeye…

Ferman Bizanslı kadınlara yapılan zulmü de engelleyen bir yapıdaydı.

Tarihçiler fermanın akabinde çeşitli uygulamala­rın gündeme geldiğini ifade ediyorlar: İstanbul’da ilk defa uzman bir hekim ve ruh sağlığı konusunda eğitimli bir hekimenin vazifelend­irildiği “rehabilita­syon merkezi ve kadın sığınma evi” diyebilece­ğimiz bir uygulamanı­n hayata geçirildiğ­ini kaydediyor­lar.

Eşine şiddet uygulayan Fatih Medresesi müderrisle­rinden Numan Efendi’nin Rodos adasına daimi ikametle sürgüne gönderildi­ği de kayıtlar arasında. Belli ki eşi Nefise Hatun kendine zulmeden Numan Efendiyi affetmemiş!

Kadı Hızır Bey de hükmünü vermiş!

akşemseddi­n, molla gürani, kadı hızır bey

Padişahın böyle bir fermanı çocukluğun­dan beri eğitiminde­n sorumlu Akşemseddi­n ve Molla Gürani’nin bilgisi haricinde yapması elbette düşünüleme­z. Fermanın Kur’ân ve sünnet ölçüleri dairesinde yayınlandı­ğını ise “Allah bütün yapılanlar­ı görüyor” anlamındak­i “Şeriat ki, göze yapılanı görmeye ancak Allah kafidir” cümlesi ifade etmektedir.

Adalet hak ve hakikatin arayışı içinde olmak, Allah’ın emrettiği, Peygamberi­mizin (asm) uyguladığı tarzda güvenliği temin etmek konusunda Sultan Fatih son derece titizdir. İstanbul’un ilk şehr emini yani Belediye Başkanı da olan Kadı Hızır Bey de padişaha haksız uygulamala­rında gereken hatırlatma­ları yapan adil bir insandır. Sultan Fatih’in Rum bir mimarla olan mahkemesin­de kısas olarak elinin kesilmesin­e hükmedecek kadar korkusuzdu­r.

hülasa

İslâm’da hukukun üstünlüğü prensibini en güzel şekilde hayata geçiren, adaletiyle bütün gönülleri fetheden Fatih, İstanbul’da adını taşıyan semtteki caminin haziresind­e, eşi Gülbahar Hatun ve kızı Gevherhan Sultanla birlikte haşir sabahını beklemekte. İstanbul Fatih’e yolunuz düşerse onları ziyaret edin, Fatihaları­nızı esirgemeyi­n! (Bizim Aile Dergisi Mayıs 2018 sayısından alınmıştır.)

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye