Siyasî ölçüyü kim belirler?
“Efendim, kalabalıklar, kitleler, çoğunluk burada, dolayısıyla oyumuzu buraya vermeliyiz!”diye bir mantık yürütülemez. Neden?
Zira,“meşveretin hükmü eksere göredir”, yoksa siyasetin veya dinî, içtimaî meselelerin değil.
Eğer ölçüyü siyasetçi veya kalabalıkları, çoğunluğu alırsanız, her alanda yanılır ve mahvolursunuz. Bunu nereden çıkarıyoruz?
“Nev-i insanın yüzde sekseni ehl-i tahkik değildir ki, hakîkate nüfûz etsin ve hakîkati hakîkat tanıyıp kabul etsin. Belki, sûrete, hüsn-ü zanna binâen, makbul ve mûtemet insanlardan işittikleri mesâili taklîden kabul ederler.” (Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, s. 359.) Şimdi çoğunluğun durumunu ilmî araştırmalara göre ortaya koymaya çalışalım: Diyanet İşleri eski Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, 16 Haziran 2008’de şu açıklamayı yapmıştı:“türkiye’de beş vakit namazlarını kılanların oranı 1/40 (kırkta bir).”
Keza, ondan sonraki Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, 2010’da sivil toplum örgütlerince yapılan araştırmanın sonuçlarının kendilerini ürküttüğünü söylemişti: “Ülkemizde yaşayan her Müslümanın mutlaka Kur’ân-ı Kerîm’i bilmesini isteriz. Ancak, yüzde 20’lik bir kesimin Kur’ân-ı Kerîm’i hiç eline almamış olması bizleri çok üzdü.”(aa, 14.05.2010.) Üniversitemiz İnsan Hak ve Hürriyetleri Topluluğu, 21.12.2016 tarihinde şu açıklamayı yapılmıştı: “2007’de Türkiye’nin maneviyat haritasını çıkarmak için bir anket yaptırdık. Müslüman oğlu Müslümanlara şu soruyu yönlendirdik. (...) ‘Hayat kitabınız Kur’ân’ı bir kez okudunuz mu anlayarak?’ Evet diyenler yüzde 4.9.
Dindar bilinenlerin yüzde kaçı faize bulaşmış? Yüzde kaçı (erkek-bayan) tesettür kurallarına uyuyor; yüzde kaçı “Hürriyeti imanın özelliği”olarak görüyor? Yüzde kaçı kitap okuyor? Artık hayatın diğer bütün alanlarında, dindarların yüzde kaçı Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’ye göre hareket ediyor; siz hesap ediniz.
Şu halde dindarlar içtimaî, siyasî ölçü, prensip ve stratejilerini kalabalıklara göre, siyasî partiye göre, politikacıya göre belirleyemez, ayarlayamaz.
Şu halde Müslümanları Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’ye göre değerlendirmeli, yoksa Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’yi Müslümanlara, dindarlara, kalabalıklara göre değil!