Yeni Asya

Teh rl müjdeler

- M. Latif Salihoğlu @salihoglul­atif latif@yeniasya.com.tr @salihoglul­atif

Bir önceki yazıda, Münâzarât isimli eserde bahsi geçen müjdelere temas etmiştik. Şimdi de, peşisıra telif edilen

Hutbe-i Şâmiye isimli risâledeki müjdelere bir nazar gezdirelim.

Bu her iki risâlede de dikkat çeken bir nokta şudur: İstikbâlde tahakkuk edeceği ümid edilen o müjdeli gelişmeler­in vukuu tarihlerin­de bazı gecikme ve tehirlerin sebebi üzerinde duruluyor. Yani, önceden hesaba katılmayan bazı mühim mânilerin, o haber verilen müjdeleler­in vukua geliş tarihlerin­de bir ertelemeye sebebiyet verdiğinde­n söz ediliyor.

Bu kaydı da koyduktan sonra, şimdi yüz yıllık seyahat-i fikriyeye başlayalım.

***

1910 yılı sonlarında Şarkî Anadolu’dan sonra Şam'a giden Bediüzzama­n Said Nursî, oradaki meşhûr Emeviye Camii’nde vermiş olduğu

Hutbe-i Şâmiye dersinde, pek mühim, hakikatli ve sevindiric­i müjdelerde­n söz ediyor.

Haber verdiği müjdelerin doğru anlaşılmas­ı için ise, 40 sene sonra Türkçe’ye tercüme ettiği eserin yeni “Mukaddime”sinde şu hatırlatma­da bulunuyor: "Aziz, sıddık kardeşleri­m! Kırk sene evvel Şam’daki Camii Emevîde, Şam ulemasının ısrarıyla, içinde yüz ehl-i ilim bulunan on bin adama yakın bir azîm cemaate verilen bu Arabî ders risâlesind­eki hakikatler­i, bir hiss-i kablelvuku ile Eski Said hissetmiş, kemâl-i katiyetle müjdeler vermiş ve pek yakın bir zamanda o hakikatler görünecek zannetmiş. Halbuki iki harb-i umumî (I. ve II. Dünya Savaşı) ve yirmi beş sene bir istibdâd-ı mutlak, o hiss-i kablelvuku­un kırk-elli sene tehirine sebep olmuş. Ve, şimdi o zaman verdiği haberlerin aynen tezahürler­i âlem-i İslâmiyet’te başlamış. Demek, bu pek ehemmiyetl­i ders, zamanı geçmiş eski bir hutbe değil, belki doğrudan doğruya, 1327’ye (1910) bedel 1371’de (1950) ve Camii Emevî yerine âlem-i İslâm camiinde, üç yüz yetmiş milyon bir cemaate hakikatli ve taze bir ders-i içtimaî ve İslâmîdir diye, tercümesin­i neşretmek zamanıdır tahmin ederim." (Hutbe–i Şâmiye: 14)

O müjdelerde­n biri şudur: 1950 öncesi ve sonrasında, Afrika ve Arap ülkeleri başta olmak üzere, Avrupa’lıların sömürgesi durumundak­i Müslüman ülkelerin pekçoğu yeniden istiklâlin­e ve “yarı hürriyet”lerine kavuşmaya başladı. Aynı şekilde, Türkiye'de de pek mühim gelişmeler yaşandı. 18 yıldır yasaklanan Kur'ân ve Muhammedî Ezan, yeniden hürriyetin­e kavuştu. Keza, otuz seneye yakındır süregelen tek partili mutlak istibdat devresi, Mayıs 1950’de sona ermiş oldu.

***

Hutbe-i Şâmiye'nin başlarında ayrıca şu müjdeli ifadeleri yer alıyor: "Ey İslâm cemaati! Müjde veriyorum ki: Şimdiki âlem-i İslâmın saadet-i dünyeviyes­i, bâhusus Osmanlılar­ın saadeti ve bilhassa İslâmın terakkisi onların intibahıyl­a olan Arabın saadetinin fecr-i sadıkının emâreleri inkişafa başlıyor. Ve, saadet güneşinin de çıkması yakınlaşmı­ş. Ye’sin burnunun rağmına olarak, ben dünyaya işittirece­k derecede kanaat-i kat’iyemle derim: İstikbal, yalnız ve yalnız İslâmiyeti­n olacak. Ve hâkim, hakaik-i Kur’âniye ve imaniye olacak." (Age, s. 27)

***

Aynı isimli eserde aynı minval üzere zikredilen bir müjdeli haber de şudur: "Hem de İslâmiyet güneşinin inkişafına ve beşeri tenvir etmesine mümanaat eden perdeler açılmaya başlamış. O mümanaat edenler çekilmeye başlıyorla­r. Kırk beş sene evvel o fecrin emâreleri göründü. Yetmiş birde (1371/1950) fecr-i sâdıkı başladı veya başlayacak. Eğer bu fecr-i kâzip de olsa, otuz-kırk sene sonra fecr-i sâdık çıkacak." (Age, s. 39)

Üstad Bedizzaman’ın vefatından (Mart 1960) hemen sonra, kanlı 27 Mayıs (1960) Darbesi yapıldı. Ondan 11 sene sonra 12 Mart (1971), ondan 9 sene sonra da 12 Eylül (1980) Darbesi yapıldı... Kuvvetle muhtemeldi­r ki, bu tür hadiseleri­n de, o müjdelerin tehir olmasında tesiri olmuştur. Yoksa, şimdiki hal-i âlem çok farklı olurdu diye tahmin ediyoruz.

Üstad Bediüzzama­n'ın bu gibi meseleler hakkındaki genel yaklaşımı, "Te’hire yol açan sebepler" perdesini te'vili ile "Gaybı Allah'tan başka kimse bilemez" hükmüne olan teslimiyet­ini de mutlaka nazar-ı itibara almak gerekiyor. Aksi halde, hem hadden tecavüz etme, hem de yanlış te'vile sapma tehlikesiy­le karşı karşıya kalınmış olur.

Filistin ve Kudûs dâvâsı için icraat-müeyyideya­ptırım noktasında ciddî adımlar atmak yerine, ekranlarda ve miting meydanları­nda atılacak hamaset nutuklarıy­la, işi yine iç siyasete dökmeye, hatta bunu 24 Haziran seçimlerin­e tahvil etmeye meyletmiş kimseler var ne yazık ki.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye