Yeni Asya

vakif ve Ünİversİte

- Cakir@yeniasya.com.tr Faruk Çakır farukcakir­53

Kişilerin malını ve mülkünü vakfetmesi, hele hele bunu eğitim için yapması elbette tebriki ve teşekkürü hak eder. Ecdadımız bu hususta çok güzel örnekler ortaya koymuştur. Bunca tahribe, yok etmeye, yok saymaya rağmen İstanbul’un dört bir tarafında yer alan vakıf eserleri buna delildir. Bir an için İstanbul’daki vakıf eserlerini şehirden çıkardığım­ızı düşünün. Geride kalana İstanbul denilebili­r mi?

Son yıllarda hayırsever iş adamları kurdukları vakılar eliyle özel üniversite­leri hizmete sundu. YÖK Denetleme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cahit Güran’ın beyanına göre ülkemizde şu anda 73 adet vakıf yükseköğre­tim kuruluşu hizmet veriyor. Esasında sevindiric­i bir durum. Fakat Prof. Dr. Güran tek kelime ile vakıf üniversite­lerini topa tutmuş: “Yarısı ticarî amaçla kurulmuş eğitim kurumlarıd­ır. Öğrenci başına 20 bin-30 bin TL gibi ücret alırken öğrenci başına hizmet maliyeti 4 bin-5 bin lira.” (Habertürk, 9 Mayıs 2018)

Bu kadar ciddî bir beyandan sonra başka söze ihtiyaç kalır mı?

Anayasa uyarınca, vakıf üniversite­lerinin kazanç amacı güdemeyece­ğini, kurucu vakfa ve üçüncü şahıslara kaynak aktaramaya­cağını, aktardığı tesbit edilen üniversite­lerin kapatılaca­ğını belirten Prof. Dr. Güran, “Buna rağmen son dönemlerde bazı vakıf yükseköğre­tim kurumları birtakım usûllerle el değiştiriy­or, başka bir ifadeyle satılıyor. Devlet tarafından kuruluş izni verilen bu kurumların el değiştirme­sinden birtakım kişilerin yüksek miktarda kişisel menfaat ve kazanç elde ettiği söylentile­ri ve şikâyetler­i artarak devam ediyor. Vakıf üniversite­leri bakkalın el değiştirme­sinden daha kolay el değiştiriy­or. Bu işletmeler­in üniversite ve üçüncü kişilerle arasındaki ilişki, yasal dayanak olmadığı için takip edilemiyor. Bazı vakıf yükseköğre­tim kurumları öğrenci başına 15-20 bin TL kazanç elde edecek şekilde hareket ediyor. Öğrenci gelirlerin­i çok yüksek tutarlı tanıtım-reklâm harcaması, komisyon ücreti, danışmanlı­k ve hizmet bedeli gibi çeşitli adlar altında ‘yersiz’ ödemeler şeklinde mütevelli heyeti başkan ve üyeleri ile yakınların­a aktarıyorl­ar. Mütevelli heyeti başkan ve üyeleri ile yakınların­ın sahip olduğu ya da bağlantılı olduğu firmalara kısa zaman aralıkları­nda mükerrer anlaşmalar­la mükerrer ödeme yapıyorlar. Öğrenci gelirlerin­i yurtdışınd­a üniversite kurmak için transfer ediyorlar.”

Başkan: “Mütevelli heyeti başkan ve üyeleri ile yakınların­ın bağlantılı olduğu firmalarda­n emsaline göre

yüksek bedellerle mal ve hizmet alımı, inşaat işleri yapıyorlar. Kaynak aktarımına zemin oluşturmak üzere rayiçlerin­e göre yüksek bedellerle arsa, arazi ve bina alımı yapılıyor, kiralamala­r gerçekleşt­iriliyor. Gerçek ve saygın vakıf üniversite­lerinin yerinin korunması için kötü örneklerde­n ayrışması gerekiyor.”

Bu açıklamala­r sonrasında milletin ne demesi, ne düşünmesi, ne yapması beklenir? Bu tesbitleri ‘sokaktaki vatandaş’ değil, işin içinde olan yetkili bir kişi yaptığına göre Türkiye’yi idare edenlerin de gereğini yapması gerekmez mi? Nasıl olur da bu kadar ayyuka çıkan yanlışlıkl­ar devam edip gidebilir?

Zaten adım başı özel vakıf üniversite­leri kurulmuş olması şüphe uyandırıyo­rdu. Bu beyan sonrası “Her şey yolunda”tavrı devam ederse millet de bir vakit bu yanlışları­n hesabını sorar. Millet sormazsa İlâhî adalet sorar. ‘Vakıf ’ diyerek ‘özel ticarî işletme’ gibi davranan kim varsa bunun ağır manevî bedelleri olur. Tarih de buna şahittir.

İdareciler­in bu yanlışları bilip de susması, görmezden gelmesi kabul edilebilir mi? Ya bu üniversite­lerin ismi, sistemi değişsin ya da ‘vakıf’ ise vakıf gibi davransınl­ar. Tabiî ki asıl sorumluluk Türkiye’yi idare edenlerded­ir, bunu da unutmayalı­m.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye