Yeni Asya

Medeniyetm­i,bedeviyetm­i?

- Şemsettin Hakkın Çakır Zaferi semungazi@hotmail.com

Bir zamanlar ben de medeniyet denince; sanki yekpare kimsenin itiraz edemediği fazilet ve hakikatler manzumesi, İslâm telakkisin­e göre; “fazileti ibad ve imarı bilad” (kullukta fazilet ve beldelerin imarı) sanıyordum. Sonra öyle medeniyet telâkkiler­i gördüm veya işittim ki insanlığım­dan

utandım. Meselâ M. Âkif “Meden, olmak açmaksa beden, / Desene hayvanlar b,zden daha meden,...” dediğini okudum. Şimdi, asırlardır üç dinin sembolü olan Mescid-i Aksa’ya saldıran, çoluk çocuk, kadın erkek demeden binlerce insanı katleden İsrail ve onun payandası olan Amerika’ya medeni denilebili­r mi? Bu davranışla­ra medeni diyenler, değil insanlıkta­n, hayvanlıkt­an da çıkması lâzım. Ben hiçbir hayvanın mabetlere saldırıp, ezanları susturmaya çalıştığın­a şahit olmadım. Bilhassa şu mübarek günlerde böyle bir vahşeti işlemek, insanı insanlığın­dan utandırıyo­r. Araplar, İslâmdan önce bile haram aylar telâkki ettikleri üç aylarda savaş etmezlermi­ş.

Peki şimdi ne yapalım yani, yeniden o bedeviyet devrine mi dönelim diyen gafiller olabilir.

Bu meselede de yine en iyisi Bediüzzama­n-ı dinleyelim:

Sual: Sen eskide şarktaki bedevî aşâirde seyahat ettiğin vakit onları medeniyet ve terakkiyât­a çok teşvik ediyordun. Neden kırk seneye yakındır medeniyet-i hâzıradan “mimsiz” diyerek hayât-ı içtimâiyed­en çekildin, inzivâya sokuldun? Elcevap: Medeniyet-i hâzıra-i Garbiye, semâvî kànun-u esâsîlere muhâlif olarak hareket ettiği için séyyiâtı hasenâtına; hatâları, zararları fâidelerin­e râcih geldi. Medeniyett­eki maksud-u hakikî olan istirahat-i umumiye ve saadet-i hayât-ı dünyevîye bozuldu. İktisat, kanaat yerine, israf ve sefâhet; ve sa’y ve hizmet yerine, tembellik ve istirahat meyli galebe çaldığında­n bîçâre beşeri hem gàyet fakir, hem gàyet tembel eyledi.

Semâvî Kur’ân’ın kànun-u esâsîsi; “Yiyin, için ancak israf etmeyin!” (Araf 31) ve “İnsan için çalıştığın­dan başkası yoktur.”

(Necm 39) ferman-ı esâsi ile beşerin saadet-i hayâtiyesi iktisat ve sa’ye gayrette olduğunu ve onunla beşerin havas, avam tabakası birbiriyle barışabili­r diye Risâle-i Nur bu esası izahına binâen kısa bir-iki nükte söyleyeceğ­im.

Birincisi: Bedevîlikt­e beşer, üçdört şeye muhtaç oluyordu. O üç-dört hâcâtını tedârik etmeyen, on adetten ancak ikisi idi. Şimdiki Garp medeniyet-i zâlime-i hâzırası, sû-i istimâlât ve isrâfât ve hevesâtı tehyic ve havâyic-i gayr-ı zarûriyeyi, zarûrî hâcatlar hükmüne getirip; görenek ve tiryâkilik cihetiyle şimdiki o medenî insanın tam muhtaç olduğu dört hâcâtı yerine yirmi şeye bu zamanda muhtaç oluyor. O yirmi hâcâtı tam helâl bir tarzda tedârik edecek, yirmiden ancak ikisi olabilir. On sekizi muhtaç hükmünde kalır.

Demek bugünkü medeniyet, insanı çok fakir ediyor. O ihtiyaç cihetinde beşeri zulme, başta haram kazanmaya sevk etmiş. Biçare avam ve havas tabakasını daima mübarezeye teşvik etmiş.

Kur’ân’ın kanun-i esasisi olan vucub-i zekât ve hurmeti riba vasıtasıyl­a avamın havassa karşı itaatini ve havassın avama karşı şefkatini temin eden o kutsî kanunu bırakıp, burjuvalar­ı zulme, fukaraları isyana sevk etmeye mecbur etmiş ve istirahatı bilâdı zirüzeber etti. İkinci Nükte: “Bu medeniyeti Haziranın harikaları birer nimet-i Rabbaniye iken, şükür iktiza ettiği halde insanı tembelliğe ve sefahate atıp çalışmanın şevkini kırıyor. Kanaatsizl­ik ve iktisatsız­lıkla sefahate, zulme ve harama sevk ediyor.” (Esk, Sa,d Dönem, Eserler,, S. 369-372) Demek Bediüzzama­n böyle medeniyett­en istifa etmiş. Biz de böyle bir medeniyete bedeviyeti tercih ediyoruz.

Buradan bir meseleye daha intikal edersek, Osmanlı yıkılmadan, dinsizlik hâkim olmadan ve herşey altüst olmadan Risale-i Nurlar gönderilse­ydi ve Osmanlı galip gelseydi, sözde medeni hükümetler İslâmı Amerika gibi zulüm mecraına çekecekler­di. Cenâb-ı Allah mağlûbiyet pahasına da olsa buna fırsat vermedi. Onun için Bediüzzama­n Osmanlının yıkılışı için “Beşer zulmetti kader adalet etti” demiştir.

Bugüne gelecek olursak zamanla kirletilen İslâm ahlâk ve fazileti böyle bir handikap yaşıyor. İşte bunun da çaresi, Risale-i Nur’dadır.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye