HER ŞEY TERS Mİ GİDİYOR?

Manavgat’tan İsrail’e yıllık 60 milyon metreküp su satışı devam mı? EVET. Konya hava sahasını İsrail pilotları kullanmaya devam ediyorlar mı? EVET. İsrail’le ticarî anlaşmalar devam ediyor mu, ticaret hacmi ithalat artıyor mu? EVET. İsrail’le beraber her şeye EVET. Haydin Yenikapı’da İsrail’i te’lin mitingi var. Buna da var mısın? Buna da EVET. Ne EVETİ, SEPET SEPET.

Siyasî iktidara ve CB Erdoğan’a göre ekonomi on numara beş yıldız. Yüzde 7.3 büyümüşüz. Vatandaşa soruyorlar mazota zam geldi. Vatandaş cevaplıyor: Benim için fark etmez çünkü ben her seferde 50 Tl’lik alıyorum. Sanki fıkra gibi değil mi? Halbuki ekonomide kış yaklaşıyor. Makro ekonomist ve finans tarihçisi Russell Napier, Türkiye’nin 400 milyar dolarlık borcu ödemesinin mümkün olmadığını ve ülkemizin iflâs sürecinin başladığını açıkladı. Napier, seçimden sonra doların muazzam seviyelere yükseleceğini iddia ediyor. Gerçekten ülkenin büyük sermayeli şirketleri daha şimdiden dara girmiş durumda. Ülker, Doğuş, Telekom yeniden borç yapılandırmaya gittiler.

1567 sayılı kanunda yakın zaman önce yapılan değişiklikle, devlet gerektiğinde ülke dışına para ve değerli eşya çıkarılmasının yasaklanabileceği hükmü getirildi. Böylelikle hükümet de kambiyo kontrolüyle, döviz açığının korkulacak seviyede olduğunu teyit etmiş oldu.

Yani masal artık bitti. Kimse de kerevetine çıkamıyor. Dış güçler, F.Ö., Siyonistlerin oyunları, gibi kelime oyunlarının ardına sığınılamayacak kadar kötü ekonomi. GSYİH ayarlamalarıyla eşyanın tabiatına uymayacak şekilde makro ekonomik verilerle oynanması da ekonomiyi iyi etmiyor. Üretime dayanmayan, kaynağı borç olan tüketime dayalı büyümenin bir yerde patlayacağı belliydi. Şişen gayrimenkul fiyatları hem müteahhitleri zor durumda bıraktı hem de ortalama 300-400 bin TL fiyatlarla orta gelirli vatandaşların konut sahibi olma imkânını neredeyse imkânsızlaştırdı.

Önceki krizlerden farklı olarak ülkede Tüpraş, Erdemir, Telekom gibi satacak bir şeyler kalmadı. Şeker fabrikalarının satış geliri 12-13 sene önceki Tüpraş’ın dörtte biri bile yapmıyor. Ülkede baraj ve köprülerin satılacağı belirtiliyor. Dış politikada da Kıbrıs’ın gözden çıkarılabileceği yorumları mevcut.

IMF’YE borcun sıfırlanmasını propaganda malzemesi yapan CB Erdoğan’ın, İngiltere’ye para babalarından borç istemeye gittiği bildiriliyor. Yani CB Erdoğan seçilirse yeni dönem için ekonomiyi Düyun-ı Umumiye’ye teslim etmeye hazırlanıyor. Gitti IMF geldi IMF. Ki, bu adamlar taviz koparmadan iş görmezler. Acaba bu Düyun-ı Umumiyecilere neler teklif ediliyor?

CB Erdoğan’ın da itirafıyla iyileştireceğiz dediği adalet de tepetaklak. 15 Temmuz darbecileriyle aynı fırında yakılan masumların ahları mı tutuyor ki, son dönem her şey ters gidiyor.