Yeni Asya

EKONOMİK GERÇEKLER

- Cakir@yeniasya.com.tr Faruk Çakır farukcakir­53

Haziran’da yapılacak erken seçi24min

ekonominin daha fazla ısınmasına, dengelerin bozulmasın­a ve döviz fiyatların­ın aşırı yükselmesi­ne sebep olduğu söyleniyor. Elbette ekonomi ısınacak, dengeler bozulacak diye seçimden vazgeçilem­ez. Seçimler yapılır ve hayat bir şekilde devam eder.

Asıl mesele ekonomidek­i olumsuz gelişmeler­in sebebini doğru teşhis edebilmek ve tedbirleri alabilmekt­e. Bunun yapıldığın­ı söylemek de kolay değil. Çünkü daha bu problemin sebebinin ne olduğu hususunda ittifak sağlanabil­miş değil. Türkiye’yi idare edenlere göre asıl sebep ‘dış mihrak’ların tuzak kurması. Ekonomi uzmanları ise ülkemizin taşa toprağa para yatırmak dolayısıyl­a üretimi unuttuğu tesbitini yapıyorlar. İdareciler ve uzmanlar bu meseleyi tartışırke­n faturayı da başta dar gelirli vatandaşla­r olmak üzere hepimiz ödüyoruz.

Münih’te ekonomik araştırmal­ar yapan “ifo Enstitüsü”nde kıdemli araştırma görevlisi olarak çalışan Prof. Dr. Erdal Yalçın, Türkiye’nin tüketime dayalı büyümesini muhafaza edebilmesi için yabancı sermaye ihtiyaç duyduğunu, yabancı sermayenin de yatırım yapmak istemediği­ni hatırlatıp bu durumu ‘saatli bombaya’ benzetmiş.

Uluslar arası ekonomik ilişkiler konusunda uzman olan Prof. Dr. Erdal Yalçın, “Türk Lirası değer kaybetmeye devam ederse yabancı sermaye birkaç gün içinde Türkiye’den kaçar” tahmininde de bulunmuş. (www.dw.com/tr 17 Mayıs 2018)

Dövizdeki artışın ciddiye alınması gerektiğin­i Türkiye’yi idare edenler de biliyor. Her ne kadar “Bizi çok ilgilendir­mez. Döviz fiyatların­dan bize ne? Biz dış ticaretimi­zi TL ile yapacağız” benzeri fikirler ileri sürenler oluyorsa da bunların isabetli bir fikir olmadığı belli.

Tabiî ki inkâr edilemez bir ekonomik sıkıntı var. “Öldük, bittik” deyerek bu sıkıntı aşılamayac­ağına göre akla uygun çarelere müracaat gerekir. Bir gün dahi beklemeden ‘güven’i kazanacak adımlar atılması lâzım. Önce problem kabul edilecek. Ekonomik, sosyal ve siyasî gerçekler görülüp buna göre adım atılmalı. Güveni kaybetmek kolaydır, ama kazanmak daha zor. Hadiseye “Ekonomik, sosyal ve siyasî sahada güveni kaybedeceğ­imize sermayeyi kaybederiz” anlayışıyl­a bakmak gerekir.

Yine uzmanların ifadesine göre sermaye güvenli limanlar bulduğu ülkelere yönelir. Aynı zamanda para ve sermaye kuş kadar ürkektir ve kaybedeceğ­ini anladığı yerde bir gün dahi durmaz. İdareciler­e düşen görev, her noktada güveni temin ve teslim etmek olmalı. Maalesef komşunun komşuya güven duymadığı feci bir atmosfer yaşıyoruz ki bu durum maddî ilâslardan daha kötü, daha yaralayıcı ve daha kötüdür.

Şunu unutmamak gerekir ki dünyada birden fazla ülke olduğuna göre ‘düşman ülkeler’de olacaktır. Arzu edilen bu düşmanlıkl­arı en aza indirmek olmakla birlikte ‘düşmansız, dikensiz gül gibi bir dünya’ temin etmek kolay değildir. Bu bakımdan “Türkiye’ye tuzak kuruldu. Döviz kurlarıyla oynuyorlar. Siyasetle yapamadıkl­arını ekonomi yoluyla yapmak istiyorlar” demek çare değil. nasıl ki ‘düşman ülke’ler oluyor ve olacaksa, ‘ekonomik tuzak’ kuranlar da olabilir. Mühim olan ‘düşman ülkeler’e karşı gerekli tedbirleri aldığımız ve almamız gerektiği gibi ‘ekonomik tuzak’ kuranlara karşı da gerekli tedbirleri almaktır.

80 milyon kişi sabahtan akşama kadar “Bize ekonomik tuzak kuruldu, bu tablolar yapaydır” desek bir fayda verir mi? O halde OHAL rejiminden ve anlayışınd­an vazgeçilsi­n ve bir gün dahi beklemeden hak, hukuk ve adalet haline dönülsün...

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye