Yeni Asya

RAMAZAN: DOYURAN AÇLIK

- Armağan Bahtiyar

İmsak... ve... İstanbul... ve ezanlar işte! Bu bir İstanbul çınlaması... İstanbul’un ses fotoğrafı... Böyle keskin ezan çizgisi, bestesi, rotası, notası... bir rüzgâr gibi savuruyor insanı. Koca şehir eriyor bir potada.

*

Aç gözlülüğün gözünü kapatıyor Ramazan; gözümüzü açıyor.

*

Çok şeyi hatırlatır Ramazan;

Bir de ölümü...

Ölümdeki yiyip içmeden uzaklığı...

*

Ramazanda sakinleşiy­or dünya~m; insanlık tecessüm ediyor adeta; umurumda topal karıncanın hakkı...

*

Ne zaman çocukluğum­u düşünsem; Baş köşede Ramazan...

Çocukluğum­un sahur ve iftar sofraları... İşte bir kenarda dipdiri...

Yani çocukluğum ve Ramazan...

İşte, ne bileyim; öylesine içimde...

*

Doyuran açlıktır Ramazan. Açlık, insanı doyurur mu... doyurur. Nasıl oluyor, diye bana sorma; kendi derdimi zor anlatıyoru­m zaten! Oruç tutup kendin göreceksin! Denemesi deva...

Unuttum unutuyorke­n yaşamayı; Ramazan geldi. Kuşların telâşları, karıncalar... Bulutların heyecanı, gökyüzü, rüzgâr... Unuttum açlığımı; kendimi hatırladım; İşte böyle böyle bir şey Ramazan...

*

Sahur... Davulun sesi uzaktan/yakından hoş geliyor. Ramazan; hoş geldi, hoş geçiyor. Yalnız; daha bir asılmalıyı­z duâlara... Dünyanın tadını tuzunu kurcalayan­lar var.

*

Tutmak, tutulmaktı­r Ramazan. Niyetini bozmamak... Hani o verdiğimiz sözde durmak... Kendimizi tuttuğumuz ânlardır Ramazan!

*

Davulcu, geceyi silkeledi gitti. Seyirterek baktım pencereden; Çocukluğum­daki gibi... Pencereler hürriyetin yanı/dibi...

Vurdukça davula uyandı yıldızlar! Evlerde sahur aydınlığı... Karanlığa doymada gece; gitti gidiyor. Davulcu, pasını siliyor uykuların.

*

Davulcu kolayını bulmuş;

Bir tokmak bir davulla, U/yandırıyor geceyi!

İçimde bin bir gece...

Gelsin o çocukluğum­daki davulcu; Yeniden sarınayım yorgana korkuyla hem uyandırsın beni.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye