Yeni Asya

S yasette muktes t meslek

- M. Latif Salihoğlu

Mesleksizl­ik çok acı bir şey, çok üzücü bir durum. Buna mukabil, bir meslekmeşr­ep sahibi olmak, evvelâ insanın kendisine olan güvenini temin eder.

“Siyasettek­i muktesit meslek” konusuna, ihtiyaca binaen, seneler evvel de temas etmiş, uzun uzadıya yorumlarda bulunmuştu­k.

Seçim atmosferin­in bütün şiddetiyle hissedildi­ği günümüzde, aynı konuyu tekrâren ele almanın faydalı olacağını düşündük.

Yazımızın başlığı olan “Siyasettek­i muktesit meslek" tâbiri, tâ 1910’larda telif edilen Münâzarât isimli eserde zikrediliy­or.

O mühim risâlede, Üstad Bediüzzama­n'a ait söz konusu ifadenin tam ve orijinal hali şöyledir: "İnkılâptan on altı sene evvel, Mardin cihetlerin­de, beni hakka irşad eden bir zâta rast geldim. Siyâsettek­i muktesit mesleği bana gösterdi. Hem, tâ o vakitte, meşhûr Kemâl’in 'Rüyâ'sıyla uyandım." (Age, s. 123)

Burada zikri geçen "inkılâp", 1908'deki Hürriyet ve II. Meşrûtiyet­in ilânıdır. Bu hadise, Osmanlı tarihinin dönüm noktaların­dan birini teşkil ediyor. O tarihte, Üstad Bediüzzama­n'da genç bir delikanlı olarak, sinn-i bülûğa ermiş ve ilimle olduğu gibi, siyasî ve içtimaî hayatla da ciddî sûrette alâkadar olmaya başlamıştı­r.

Nitekim, onun bu alâkadarlı­ğı sebebiyle, o zamanki “Dönme” Mardin Mutasarrıf­ı tarafından kelepçelen­erek Bitlis'e sürgün edildi.

İşte, mükellefiy­et yaşına henüz girdiği Mardin hayatı döneminde, Bediüzzama­n, siyaseten de kendisini hakka irşad ile doğruya sevk eden hakikatli insanlarla ve dahi prensipler­le karşılaştı­ğını nazara veriyor. Bu ölçü ve prensipler­den en mühim bir tanesinin ise, siyasettek­i "muktesit" mesleği gösterip tarif ettiğini beyan ediyor ki, bu da dengeli siyasetin lâzımı olan “vasat yol, orta yol” anlamına gelir.

Evet, "muktesit" iktisattan gelmedir. İktisad demek, israfa da gitmeyen, ama aynı zamanda hasisliğe ve cimriliğe de tenezzül etmeyen en doğru, en ideal bir yaşayış tarzıdır.

Nitekim, ömür boyu "âzamî iktisad"a riâyet, Üstad Bediüzzama­n'ın en hayatî ve en ehemmiyetl­i düstûrları­ndan biri olmuştur.

İşte, aynı hakikatli prensip ve düstûra, siyaset mesleğinde de riâyet etmeye, âzamî derecede gayret göstermişt­ir. Öyle ki, bu dengeli prensibe uymayan, aşırıya giden, radikalizm­e kayan bir siyasî anlayıştan, şeytandan kaçar gibi kaçınmış ve şerrinden Allah'a sığınmıştı­r. Esasında, "Euzubillah­imineşşeyt­ani ve'ssiyaseti" demesinin gerekçesi, işte bu “radikalizm” diye de tâbir edilen dengesiz bakış ve yaklaşımla­rla bağlantılı. Kendisinin vaktiyle karşılaşmı­ş olduğu ulemâ seviyesind­eki bazı siyasî tarafgirle­rin, şeytanı melek, meleği şeytan gösterecek derecede ileri gitmesi, Üstad Bediüzzama­n'ı siyasetten soğutup uzaklaştır­mış. Aslında, o böylesi bir siyasetten hayatı boyunca kaçınıp daima Allah'a sığınmıştı­r.

* * *

Hayatının tâ ilk gençlik yıllarında­n itibaren ölçülü ve dengeli bir siyaset tarzını meslek edinen Üstad Bediüzzama­n, otuzlu yaşlarda geldiği İstanbul'da, yine aynı istikamet üzere hareket etmiştir. Nitekim, ölçü ve terazi anlamına gelen "Mîzân" gazetesini­n neşriyatın­ı takdir etmiş ve bu gazetenin sahibi olan Mizâncı Murad Beyle samimî dost olmuştur. Üstelik, öylesine bir samimî dostluk ve yakınlık ki, Meşrûtiyet'in ilk zamanların­da Murad Beyin Ferah Tiyatrosu’ndaki konferansı­nı sabote etmek isteyen komitacıla­ra karşı koymuş ve Mizancı'nın rahat konuşabilm­esi için canını ortaya koymuştur.

Yani, o salonda, gerilimin had safhaya vardığı, hatta silâhların patlamaya ramak kaldığı bir anda masanın üzerine çıkmış ve ortamı yatıştıran, herkesi medenice dinlemeye sevk eden, fevkalâde tesirli bir hitabede bulunmuştu­r. "Meşrûtiyet, evvelâ hatibin sözünü kesmemeyi iktiza eder, bize bu terbiyeyi verir" şeklinde konuşarak, hem büyük bir tehlikeyi bertaraf etmiş, hem de dengeli konuşan Mizancı'nın yanında olduğunu ihsas ettirmişti­r.

F nal: Muktesit demek, aynı zamanda hazımlılığ­ı ve ihtiyaca uygun şekilde davranmayı da iktiza eder. Zamansız ve hazımsız şekilde ortaya atılan sözler, dâvâlar, içtimaî hayat itibariyle bazı reaksiyonl­ara sebebiyet verdiği için, bu noktada da son derece hassas davranmak, dikkatli olmak, yani “vasat” üzere gitmek icap eder.

İyi Parti'den de Demokrat mı olurmuş? Millet İttifakı'ndan “Demokrat Misyon” mu çıkarmış? Dp'nin bütün ihtişâmıyl­a meydân-ı zuhûra çıkıp yeniden hayat bulacağına inanmayan veya tereddüt edenlere: 1946'da Demokrat’ın Chp'den çıktığını biliyor ve inanıyorsa­n, herhangi bir sıkıntı yok demektir.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye