İktidarın “millet ittifakı” sendromu

Seçimlere bir ay kala 16 Nisan referandumundaki “tek adam rejimine hayır” ekseni üzerine inşa edilen “millet ittifakı”nın parlamenter demokratik sistemin eksiklerini gidererek yeniden ihya ana konsepti “iktidar cephesi”ni zora sokmuş.

Tesbit şu ki, özellikle kuvvetler ayrılığı ile “cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi”nde gasb edilen Meclis’in yasama yetkisinin geri alınıp güçlendirilmesi, Cumhurbaşkanı’nın yetkilerinin sınırlandırılması, yargının bağımsızlığıyla tarafsızlığının sağlanması, haksızlık ve hukuksuzlukların giderilmesi perspektifi kamuoyunda makes buluyor.

Bundandır ki, iktidar partisinde derin bir durgunluğun hüküm sürdüğü, teşkilâtta moral ve motivasyonun büyük ölçüde tükendiği gözlemleri yapılıyor. Muhalefet partilerindeki en ufak tartışmaları abartarak aleyhte algı oluşturmaya başlayan “iktidar medyası” son süreçte “savunma”ya geçiyor; “güçlü Meclis”ten dem vuruyorlar.

Şoke eden raporlara karşı…

Görünen o ki, “iktidar cephesi”, muhalefetten ve kamuoyundan gelen bütün ikazlara rağmen, Meclis’in yasama yetkisin Saraya devreden ve yargının yüzde otuzlara düşmüş güvenilirliğini tamamen sıfırlayıp bağımsızlığını ve tarafsızlığını ortadan kaldıran, “mühürsüz oylar”ın “geçerli” sayıldığı referandumda “geçtiği” ilân edilen “yeni yönetim modeli”nden pişman. Buna “metal yorgunluk”, hayal kırıklığı ve heyecansızlık eklenmiş. “Tek adam rejimi”nin ve “ittifak yasası”nın altında kalma endişesi sarmış.

Bu tedirginlikte, iktidar partisinin bizzat yaptırdığı ve en çok güvendiği anketlere göre AKP-MHP ittifakının yüzde 4244 bandında kalmasıyla “ikinci tur”da muhalefet adaylarından birinin cumhurbaşkanı seçilmesi tahminlerinin kuvvetlenmesine karşı yeni “politik oldubittiler” peşinde.

Bu yüzden,–öteden beri “cumhurbaşkanı-başkan yardımcısı” ya da bakan yapılacağı belirtilen bakanların -beşi hâriç- seçim bölgelerinde yine devlet imkânlarını sonuna kadar kullanmaları amacıyla aday listelerinin başına konulduğu kaydediliyor.

kumpaslar kurtaracak mı?

Milletvekili Seçim Kanunu’nun “adaylıktan istifa ve ölüm” başlıklı ilgili 25. maddesindeki “Aday listelerinin kesinleştiği tarihten, oy verme günü saat 17.00’ye kadar ölüm veya istifa nedeniyle aday listelerinde meydana gelecek eksilmeler, listelerin tamamlanmasını gerektirmez. Ancak, aday listelerinde yukarıdaki nedenlerle boşalma olması halinde listedeki adaylar liste sırasına göre kaydırılmak suretiyle boşalan yerler doldurulur” hükmünce, seçim kampanyasında çalışan mevzubahis bakanların sandıkların kapanmasından birkaç dakika önce “adaylıktan istifaları”nın düşünülmesi benzeri taktiklere başvurulmasından bahsediliyor.

Özetle, iktidar cephesi “millet ittifakı”ndan rahatsız; bu sendromda türettiği anafordan canhıraş çıkmaya, tükenişi durdurmaya çabalıyor.

Bakalım, kumpas ve tezgâhlar, iktidar partisini adım adım sürüklendiği akıbetten kurtaracak mı?