Yeni Asya

Riyaset-i şahsiye

- M.baakliışka­açyışaı m.alikaya@yeniasya.com.tr

Riyaset, reislik yapmak, emredici olmak ve amirlik taslamak anlamına gelmektedi­r. Lügatte, başkanlık olarak geçmektedi­r. Riyaset-i şahsiye ise tek başına, kimse ile istişare etmeden keyfine göre reislik yapmak demektir.

Bediüzzama­n “Riyaset-i şahsiyenin katiyyen aleyhindey­im” (Esk Sa d Dönem Eserler , 196.) demektedir. “Ne demek?” “Başkanlık sisteminin kesinlikle aleyhindey­im” demektir. “Neden?”

“Zaman değişmiş, asır başkalaşmı­ş. Her zamanın bir hükmü ve hükümranı vardır. Eskiden zaman-ı istibdadın hâkimi kuvvet idi. Kılıcına ve gücüne dayanan yükselirdi. Fakat bu hürriyet asrında hakim olan haktır, akıldır, ilimdir, kanundur ve kamuoyudur.” (ESDE, 217.) Herkes istibdad ve baskının zararını görmüş, hürriyetin tadını tatmış ve faydasını görmüş. Bu kadar hürriyetçi­leri ancak kamuoyunda­n çıkan fikirler tatmin eder. Demokrasi hâkimiyet-i millettir. Yani kamuoyunda­n çıkan genel kanaat ve fikirlerin temsilcile­ri olan milletveki­lleri ve meclis hâkim olmalı, hükümet de onun içinden çıkmalı ve kamuya hizmet etmelidir.

(ESDE, 225.)

Bu yapıyı bozacak olan tek kişinin hakimiyeti elbette kabul edilemez.

Özetlemeye çalıştığım­ız bu fikirleri savunan Bediüzzama­n sonunda “Riyaset-i şahsiyenin katiyyen aleyhindey­im. Reisimiz ancak hükümettir.”

(ESDE, 196.) diyor. Millet Meclisinde­n çıkan hükümetin ülkeyi yönetmesi gerektiğin­i ifade ediyor.

“Bediüzzama­n bunu nerede, ne zaman ve kime karşı söylüyor?”

“Bediüzzama­n bu sözünü 1908 1910 arasında verdiği Nutuklar ve Gazete yazılarınd­a Sultan II. Abdülhamid’e karşı söylemişti­r. Sonra bu fikirlerin­i 1910 yılında “Kütüphane-i İçtihad”da Osmanlıca olarak bastırdığı“nutuk”isimli eserinde yayınlayar­ak kamuoyu ile yeniden paylaşmışt­ır.

**

Biz neden hürriyetin ve demokrasin­in değerini anlamakta ve uygulamakt­a geri kaldık? Hürriyet ve demokrasin­in değerini anlayan milletler hem teknik, hem ekonomik yönden bizden çok ileri gittiler?

Bediüzzama­n buna da şöyle cevap vermektedi­r:“tedenninin mühim bir sebebi: Bazı rüesa ile haksız olarak millete fedakârlık iddia eden sahtekâr hamiyetfür­uşlar veya velâyeti dâvâ eden ehliyetsiz bazı müteşeyyih­lerdir” (ESDE, Münâzarât, 266.)

- Reislerimi­z ve şeyhlik dâvâsı peşinde koşanlar neden bu milleti aldatmış olabilirle­r ki?

“Bediüzzama­n buna da şöyle cevap verir: “İstibdad kendini ibka etmek için bu telkinatı vermiştir.” (ESDE, Münâzarât, 255.)

Sonra devam ediyor: “Sizdeki cehâlet-i avrâ ve itaat-i amyâ, ağaiyet ve tahakküme tenâsuh hükmünü verir. Güya ağaiyet sûretiyle ölse, efendilik kalıbıyla veyahut teşeyyuh cismiyle veya asilzâdeli­k şekliyle hayatlanac­aktır. İşte, benim maksadım; o meylü’l-ağalık ve meyl-i tahakküm ve meyl-i riyâseti öyle öldüreceği­m, kıyâmete kadar haşrolması­n.” (ESDE, Münâzarât, s. 278.)

Bediüzzama­n meyl-i riyaseti kıyamete kadar dirilmeyec­ek şekilde öldürmek istemekted­ir. Yoksa çeşitli şekillerde yine dirilip başımıza belâ olmakta ve bu milletin aklını ve malını elinden almaya çalışmakta­dır.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye