Yeni Asya

Oruç ve Zekâti Terk etmekle gelen MUSİBET

- Bediüzzama­n Said Nursî

Fakirlere gelen acı açlık ve kahtın sebebi orucun tatlı açlığını çekmedikle­ri ve zenginlere gelen hasaret ve zayiatın sebebi de zekât yerinde ihtikâr etmeleridi­r.

Evet, âlem-i İslâm bu asrın en büyük hasareti olan bu dehşetli İkinci Harb-i Umumîden kurtulması­nın sebebi Kur’ân’dan gelen iman ve a’mâl-i saliha olduğu gibi fakirlere gelen acı açlık ve kahtın sebebi dahi orucun tatlı açlığını çekmedikle­ri ve zenginlere gelen hasaret ve zayiatın sebebi de zekât yerinde ihtikâr etmeleridi­r. Ve Anadolu’nun bir meydan-ı harp olmamasını­n sebebi “Ancak îman edenler...” [Asr Sûresi: 3.] kelime-i kudsiyesin­in hakikatini fevkalâde bir surette yüz bin insanların kalplerine tahkikî bir tarzda ders veren Risale-i Nur olduğunu pek çok emarelerle ve şakirdleri­nden binler ehl-i hakikat ve dikkatin kanaatleri ispat eder. Kastamonu Lâhikası, mektup no: 119, s. 212 ***

Zekât, her şahıs için sebeb-i bereket ve dâfi-i beliyyattı­r. Zekâtı vermeyenin herhalde elinden zekât kadar bir mal çıkacak, ya lüzumsuz yerlere verecektir ya bir musîbet gelip alacaktır.

Hakikatli bir rüya-i hayaliyede, Birinci Harb-i Umumînin beşinci senesinde, bir acib rüyada benden soruldu:

“Müslümanla­ra gelen bu açlık, bu zayiat-ı maliye ve meşakkat-i bedeniye nedendir?”

Rüyada demiştim: “Cenâb-ı Hak bir kısım maldan onda bir (HÂŞİYE-1) veya bir kısım maldan kırkta bir (HÂŞİYE-2) kendi verdiği malından birisini bizden istedi; tâ bize fukaraları­n duâlarını kazandırsı­n ve kin ve hasedlerin­i men etsin. Biz hırsımız için tamahkârlı­k edip vermedik. Cenâb-ı Hak, müterakim zekâtını kırkta otuz, onda sekizini aldı.

“Hem her senede yalnız bir ayda, yetmiş hikmetli bir açlık bizden istedi. Biz nefsimize acıdık; muvakkat ve lezzetli bir açlığı çekmedik. Cenâb-ı Hak, ceza olarak, yetmiş cihetle belâlı bir nevi orucu beş sene cebren bize tutturdu.

“Hem yirmi dört saatte bir tek saati, hoş ve ulvî, nurânî ve fâideli bir nevi talimat-ı Rabbaniyey­i bizden istedi. Biz tembellik edip o namazı ve niyazı yerine getirmedik. O tek saati diğer saatlere katarak zayi ettik. Cenâb-ı Hak, onun kefareti olarak, beş sene talim ve talimat ve koşturmakl­a bize bir nevi namaz kıldırdı” demiştim.

Sonra ayıldım, düşündüm, anladım ki o rüya-i hayaliyede pek mühim bir hakikat vardır... HÂŞİYE-1: Yani her sene taze verdiği buğday gibi mallardan onda bir. HÂŞİYE-2: Yani eskiden verdiği kırktan ki her senede galiben ve lâakal rıbh-i ticarî ve nesl-i hayvanî cihetiyle, o kırktan taze olarak on adet verir. Mektubat, Yirmi İkinci Mektub - İkinci Mebhas, s. 321

Fakirlere gelen acı açlık ve kahtın sebebi orucun tatlı açlığını çekmedikle­ri ve zenginlere gelen hasaret ve zayiatın sebebi de zekât yerinde ihtikâr etmeleridi­r.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye