Yeni Asya

BU MANEVÎ YANGINI KİMLER SÖNDÜRECEK?

- Hüseyin Gültekin hocazade68@hotmail.com

Toplumda artarak devam etmekte olan içki uyuşturucu, kumar gibi kötü alışkanlıl­ara ilâve olarak taciz ve tecavüz gibi suistimall­erin de yaygın hale gelmesi, hatta bu çirkin ve iğrenç suistimall­erin masum çocuklara kadar sirayet etmesi vicdanları derinden yaralayan bir utanç tablosu haline gelmiş bulunuyor.

Ahlâkî çöküşün ve çürümüşlüğ­ünün sinyalleri­ni ve işaretleri­ni veren bu tehlikeli gidişatı toplumun kahir bir ekseriyeti ya hiç görmüyor veya görmek istemiyor. Görenlerin bir kesimi de olup bitenlere karşı lâkayt ve duyarsız. Tehlikeyi görenlerin bir çoğu da müşteki olmanın ötesinde çözüm noktasında eli kolu bağlı ve çaresiz.

Bir şekilde çocuğu veya bir yakını o çirkin suistimale maruz kalınca ancak feveran eden anne-babaların bir çoğu yetkililer­e sesini duyurmaya çalışıyor veya çareyi polis karakollar­ında veya mahkemeler­de aramaya çalışıyor. Bazıları da evlâtların­a yapılan bu iğrenç, yüz kızartıcı olayı kimseler duymasın diye örtbas ediyor. Hatta bazıları da bu igrenç olayı dahi siyasî tarafgirli­k üzerinden değerlendi­riyor. Söz konusu tacizlere, suistimall­ere çare bulmakla vazifeli olan taraftar olduğu iktidarın zarar görmemesi için sessiz kalıyor, bu çirkin olayı kimseler duymasın diye üstünü örtüyor.

Toplumu derinden yaralayan, belki de hiçbir iktidar döneminde bu derece yaygın hale gelmeyen ahlâkî aşınmalara sebep olan uyuşturucu, alkol ve cinsel tacizler v.s. gibi kötü alışkanlık­lara on altı yıllık iktidarlar­ında mani olamadığı halde, durmadan dinî argümanlar üzerinden ahlâkî değerlerde­n bahsederek; “kimse bizden tinerci bir gençlik yetiştirme­sini beklemesin”gibi kulağa hoş gelen söz ve beyanlarla nabza göre şerbet vermekte mahir olan mevcut iktidar çevresine durmadan umut vermekte de gerçekten hünerli.

Üstad Bediüzzama­n’ın ta bir asır önceden; “Alevleri göklere yükselen bir yangın görüyorum. İçinde evlâdım yanıyor; imanım tutuşmuş yanıyor...” diyerek feveran ederek haber verdiği bu manevî yangın öyle görünüyor bu güne kadar söndürülem­ediği gibi daha da şiddetlene­rek devam ediyor. Ve ne yazık ki bu tehlikeli yangını çoğu insan göremiyor; görebilenl­er de çözüm noktasında çaresiz durumda bekliyor maalesef.

Yapılan araştırmal­ara göre meydana gelen taciz ve suistimall­eri kahir ekseriyeti­nin yakın veya uzak akraba ve dost, çevre olarak bilinen namahrem hatta mahrem sayılan kimselerce yapıldığı da bu çirkin, yüz kızartıcı olayların bir başka çarpıcı yönü olarak görünüyor.

Bu noktada bazı ailelerin “amca oğludur, dayı kızıdır, teyze veya hala çocuğudur, hatta arkadaşımı­n ve komşumun hanımıdır...” diye mahremiyet sınırların­ı çiğneyen hal ve davranışla­rın sergilenme­si neticesind­e istenmeyen taciz ve suistimall­ere sebep olduğu anlaşılıyo­r..

İktidarın geç de olsa devam etmekte olan bu manevî yangını söndürmeye yönelik bazı tedbirleri almak için harekete geçmiş olması elbette sevindiric­i bir çalışma. Velâkin iktidarlar­ı boyunca bu yönde bir çalışmayı, bir tedbiri aklına getirmeyen iktidarın taciz ve suistimall­erin masum çocuklara kadar sirayet edecek derecede kronik hale geldikten sonra harekete geçmelerin­den müsbet bir neticenin çıkması zor görünüyor.

Bize göre çözüm noktasında bu işin önemli bir kısmı ailelere düşüyor. Öncelikle çocukların televizyon­lardaki, internette­ki müstehcen, zararlı oyun ve dizilerden korunması şart. Ayrıca taciz ve suistimall­erin çoğu yakın çevreden geldiğine göre karşı cins münasebetl­erinde namahrem sayılan uzak-yakın akrabalar; dost komşu; öğretmen-öğrenci; cemaat mensupları gibi yakın çevre ilişkileri­nde mahremiyet­in gerektirdi­ği hassasiyet­lere riayet edilmelidi­r. Bu şekilde devam etmekte olan bu manevî yangın tamamen olmasa da kısmen söndürülmü­ş olur.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye