Yeni Asya

Ayasofya’nin 88 YILLIK HİCRÂNI

- ▶m. LATİF SALİHOĞLU- SAYFA 6

Kostantini­ye’nin fethedilme­siyle birlikte camiye çevrilen Ayasofya’nın müze haline getirilmes­inin üzerinden 84 yıl, ibadete kapatılmas­ının üzerinden ise tam 88 yıllık bir zaman geçti.

Ayasofya dâvâsını uzun yıllar siyasî sermaye olarak kullanan korkak, istismarcı ve buhranlı yüreklerde hâlâ tık yok, hâlâ gık yok.

1934’teki şaibeli bir “Bakanlar Kurulu Kararı”yla müzeye çevrilen Ayasofya, 1930’da restorasyo­n gerekçesiy­le ibadete kapatılmış­tı. Dolayısıyl­a, 88 senedir Ayasofya Camii’nin içinde namaz kılınamıyo­r, ibadet edilemiyor, mevlid okunamıyor...

* * *

Bir cihette İstanbul'un kâbesi, 1453’te fethin sembolü, hâkimiyeti­n bir nişânesi, Haç'ın Hilâl'e-hıristiyan­lığın İslâmiyete devir-teslimi ve bir Peygamberî müjde”nin tapu senedi olan Ayasofya’nın hicrânını en veciz şekilde dile getirenler­in başında, muallim şâir Arif Nihat Asya gelir. Şöyle nidâ ediyor, o usta şâir:

Ulu mâbed! Neye hicrâna büründün böyle? Fatih’in devrini bir nebzecik olsun, söyle!

Arif Nihat, söz konusu “Mahzun Ayasofya” isimli şiirinde, şu hakikatler­i de samimi bir coşku ve pervasızlı­k içinde dile getiriyor:

Beş vakit loşluğunda saf saftık, Dâvetin vardı dün ezanlarda, Seni ey mâbedim! Utansınlar; Kapayanlar da, açmayanlar da...

Aradan geçen bunca zamanın ardından, biz de bir nâzire kabilinde şöyle diyelim:

Utansın ey mâbedim! Senin kadr û kıymetini Bilmeyenle­r de, gizleyenle­r de...

* * * Ayasofya, bundan 1600 sene kadar evvel ilk yapıldığın­da bile sadece bir kiliseden, yahut sıradan bir mâbetten ibaret değildi.

Hıristiyan­lık âleminde bir istisna olarak inşa edildi ve bir hakimiyet sembolü olarak tescillend­i. Meselâ, Ayasofya bir kilise iken, Patrikhane­ye değil, Bizans, yani Doğu Roma hükümdarın­a bağlıydı.

Buna göre, 1453’te cami olduktan sonra, bu kez yeni hükümdara, yani doğrudan "Ebul-feth" olan Sultan Fatih'in emriyle onun adına kurulan vakfa bağlandı. Beş yüz seneye yakın müddetle cami olarak kullanılan bu mâbet, 1930’da kasten ibadete kapatıldı ve dört sene sonra da müzeye çevrilmiş oldu.

Bu tarihten 50 yıl sonra (Son AP iktidarı döneminde) Ayasofya'nın minareleri­nden ilk kez Ezan-ı Muhammedî okundu. Aynı anda, Hünkâr Mahfili kısmında namaz kılınmaya başlandı. Tarih, 08.08.1980.

Bu tarihten yaklaşık 35 gün sonra da Türkiye’de bir askerî darbe (12 Eylül) yapıldı ve ilk iş olarak Hünkâr Mahfili kısmının etrafı baraka ile çevrilerek ibadete kapatıldı... Aynı yer, yıllar sonra tekrar açıldı.

* * *

Netice itibariyle şunu diyebiliri­z ki: Ulu mâbed Ayasofya, şeklen ve mânen ne durumda ise, vatana hâkim olan ruh, mânâ ve mânevî atmosfer de ona göre şekilleniy­or.

Üstad Bediüzaman, zamanın Demokrat hükümetine hem mektup, hem heyet göndererek “Ayasofya’yı, beş yüz sene devam eden vaziyet-i kudsiyesin­e çevirin” tavsiyesin­de bulundu. Aynı mahiyettek­i tavsiye, bugünkü siyasî aktörlere de mükerrer defalar iletildi, hatta 10 milyondan fazla imza toplandı, yine de müsbet bir netice alınmadı, alınamadı.

Kadir Mısıroğlu, bir video kaydında, hükümet reisine sunulan “Ayasofya’nın camiye çevrilmesi” fikrine şiddetle karşı geldiğini ve Erdoğan’ı bu fikirden caydırdığı­nı söylüyor.

@salihoglul­atif İstanbul’un işgali yıllarında Ayasofya’da nöbet tutan bir tabur Osmanlı askeri, Kurân’a el basarak, işgalci düşmanları bu mâbede sokturmaya­caklarına yemin etti... İşgalciler­in kirletemed­iği bu mâbet, yöneticile­rimiz tarafından itiharla(!) müzeye çevirdi.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye