Kimler oruç tutmayabilirler?
Bayan okuyucumuz: “Ramazan orucu için ne gibi geçerli özürler vardır? Hangi şartlarda tutulmayabilir? Oruç borcunu kimler fidye (para) vererek öder? Kimler oruca karşılık oruç tutarak öder?”
ROruç İçİn Geçİcİ Muafİyet Durumları
amazan ayında oruç tutmamayı mubah kılan sebepleri bizzat Cenâb-ı Hak bildiriyor. Âyet şöyledir:“ramazan orucu sayılı günlerden ibarettir. O günlerde sizden her kim hasta yahut yolculuğa çıkmış olur da oruç tutamazsa, tutamadığı günler sayısınca sıhhat bulduğu başka günlerde oruç tutar.”1 Oruç tutmama ruhsatı güç yetirene kadardır, sonsuza kadar değildir. Hasta ise iyileştiğinde, yolcu ise yoldan döndüğünde sona erer.
Muafiyet sona erdiğinde, tutamadığı orucu gününe gün kaza etmesi farzdır.
Âyetin af getirdiği sınıları kısaca hatırlayalım:
1. Yolculuk: Oruç günleri içinde en az 90 kilometrelik bir yere yolculuğa çıkan ve seferîlik hükümlerine tâbi olan kimseler, zorluk varsa oruç tutmayabilirler. Ancak bu bir ruhsattır. Meşakkat olmayan yolculuklarda orucunu tutması daha iyidir.
2. Hastalık: Hastalar, oruç tutmaya güç yetiremeyecek derecede afiyete veya acziyete düştüklerinde oruç tutmayabilirler. Keza aşırı zayıf ve hâlsiz olanlar, oruca dayanamadıklarında oruç tutmayabilirler. Keza hayız ve nifas hâlindeki kadınlar da, bu hâl kendileri için yeterli derecede eza ve sıkıntı olduğundan, temizlik dönemine kadar oruç tutmazlar.
3. Hamilelik ve çocuk emzirme: Oruç tuttuğu takdirde kendisinin veya çocuğunun beslenmesinden endişeye düşen, halsiz düşeceğinden korkan hamile ve emzikli kadınlar oruç tutmayabilirler. Fakat çocuğunu ilâve besinlerle besleyenlerin veya kendisinin veya çocuğunun zayıf ve aciz düşeceğinden korkmayan kadınların oruç tutmaları daha efdaldir.
4. İhtiyarlık: Zaafiyete uğramış, güçten ve takattan düşmüş yaşlı kimseler de oruca dayanamayacaklarını anladıklarında oruç tutmayabilirler. Yaşlı kimseler daha sonra kaza yapacaklarına umut taşımadıklarında, tutamadıkları oruç günleri sayısınca fidye verirler. Eğer fidye verebilecek mâlî güçleri de yoksa Allah’a duâ ve istiğfar ederler.
Kİmler fİdye Verİrler?
Hastalık sebebiyle oruç tutamayanlar, eğer iyileşmekten umutlarını keserlerse, tutamadıkları gün sayısınca fidye verirler. Fidye âyetle sabittir. Kur’ân, “Oruca güç yetiremeyenler bir düşkünü doyuracak kadar fidye verirler.” Buyuruyor.
Fidyenin Ramazan’ın içinde verilmesi Ramazan ayının hürmet ve bereketine daha uygundur. Fakat aslolan oruç borcunu oruçla ödemektir. Oruç borcunu fidye ile kapatmak, Kur’ân’ın oruç tutamayacaklara getirdiği bir kolaylıktır. Bu sebeple, fidye verdikten sonra iyileşen hastaların, tutamadıkları oruçlarını yeniden gününe gün kaza etmeleri gerekir.
fİdye Mİktarı ne Kadardır?
Fidye miktarı, her bir oruç günü için bir fakiri bir günlük –iki öğün- doyuracak kadar para veya belirli miktarlardaki gıda maddelerinden oluşur.
Bir fidye miktarı, bir fitre miktarıdır: Buğdaydan yarım sa’; arpa, hurma ve kuru üzümden bir sa’dır. Sa’ bir hacim ölçüsü birimidir ve bir sa’ yaklaşık 2.75 litredir; bu da yaklaşık 3 kilograma denk gelir.
Bunu günümüz rakamlarına Diyanet çevirmiştir. Bu yıl fitre ve fidye miktarı 19 liradır.
Sağlıklarında fidyelerini kendileri ödeyemeyenler, öldükten sonra fidyelerinin ödenmesini vasiyet edebilirler.
Vasiyeti yoksa veya malının üçte biri fidyenin ödenmesine yeterli değilse, mirasçılarının sırf hayır ve fazilet olarak bu fidyeyi kendi mallarından kendi rızalarıyla ödemeleri de makbuldür.
Fidye ödeyebilecek kadar malî güce ve imkâna sahip olmayanlardan bu yükümlülük ölümle birlikte düşer. Ancak ölene kadar bu fidyeyi ödeme gayreti içinde olmaları gerekir.
GÜNÜN DUÂSı-
Ey Mabudum olan Allah’ım! Ey rahmetini yar eden Rahman ve Rahim’im! Ey her halimi bilen Alim’im! Ey en kaba günahlarıma bile yumuşak davranan Halim’im! Ey bir şeye bin hikmet takan Hakim’im! Ey gerçek büyüklük sahibi Azim olan Hâlık’ım! Bu isimlerinin hakkı için Senden istiyor ve yalvarıyorum: Beni günahlarımın hacaletinden ve utancından kurtar! Beni, anne ve babamı ve bütün mü’minleri bağışla! Âmin.