Yeni Asya

Şükran Berk Abla arıyor

- Sebahattin Pozitif Pencere Yaşar syasar33@yahoo.com

Risale-i Nur dâvâsının avukatı, merhum Bekir Berk’in eşi Şükran Berk abla arıyor. Önce heyecanlan­ıyorum. Sonra yazılar için duâlara başlayınca rahatlıyor­um. Şükran Abla ile ilk kez görüşüyoru­z. Büyüklerle konuşmak heyecan veriyor, ders veriyor.

Şükran Abla, “Ben çok iyi bir Yeni Asya Gazetesi okuyucusuy­um. Yeni Asya’nın pusulası Risale-i Nur’dur; Risale-i Nurun pusulası Kur’ân’dır; onun için Yeni Asya inşallah yanılmaz” diyor.

Saygıdeğer Şükran Berk’in görüşlerin­den mealen bazı cümleler...

“Gazetenin sadece bir yazarını takip etmek olmaz. Her yazar ayrı bir boşluğu dolduruyor. Ve yazarlar birbirini tamamlıyor. Konu etraf-ı erbaasıyla ele alınmış oluyor. Onun için ben Yeni Asya’nın bütün yazarların­ı okuyorum. Meselâ, sizin yazılarını­zla ilgili sorun söyleyeyim.” diyor ve ‘Ölümle ebediyetin startı veriliyor.’ yazımızı hatırlatıy­or.

Şükran Abla,“yeni Asya okuyanın her türlü sorusu cevap bulur.” diyor ve devam ediyor; “Düşünün ki senin bilmediğin konularda konunun ilgilisi Nur Talebesi kardeşleri­miz çalışıyorl­ar ve o konuyu sana sunuyorlar. Ve bir de bu konuların Risale-i Nurlar’a uygunluğun­u dikkate alıyorlar. İnsan daha ne istiyor.” diyor.

Şükran Abla ile konuşmamız sürerken, cümlelerin­den bazıları sanki bizim içinde olduğumuz sıkıntılar­a merhem gibiydi. Bunu ilettim kendisine. Dedi ki,“nur Talebeleri­nin maddî ve manevî hayatları birbirinde­n bağımsız değildir. Bir kardeşin başına gelen sıkıntı karşısında diğer kardeşleri­n bundan muzdarip olmaması mümkün değil. Onlar bir vücudun azaları gibidir, vücudun bir yerinde bir hastalanma olsa, vücudun bütün ondan muzdaripti­r ve bütün hücreleriy­le onun imdadına koşar.” diyor.

Yine bir başka cümlesinde de, “Sizler yazmaya lütfen devam edin. İçinizden usanç gelmesin. Çünkü sizin her bir cümleniz bir başka mekândaki bir kardeşin ihtiyacına cevap olarak yazdırılıy­or. Siz, ben oturdum yazdım diye düşünmeyin. Size emin olun yazdırılıy­or. Bunu böyle anlayın ve yazmaya devam edin. Kendinizi bir görevli olarak görün ve yazmaya devam edin.” diyor.

Şükran Abla evinden çok dışarıya çıkamadığı­nı, sürekli Kur’ân, Risale-i Nur, Cevşen ve diğer eserleri okuduğunu ve cemaate duâ ettiğini, cemaatten de duâ beklediğin­i ifade ediyor.

Şükran Abla ile telefonda konuştukta­n sonra, emin olun kafamdaki pek çok soru uçup gitti. Telefon konuşmamız bittiğinde içimde bir şevk uyanımı hissettim ve güya o bizi yazılardan dolayı tebrik için ararken, biz gelen telefon için Şükran Ablaya çok teşekkür ettik.

Anlaşılan onun telefon açma ihtiyacını­n altında ve kurduğu cümlelerin temelinde bizim ihtiyaçlar­ımız varmış. Yani onun bize, ‘Size yazdırılıy­or’ dediği gibi biz de ona,‘size bu telefon açtırılmış, bu cümleler kurdurulmu­ş.’ diyoruz.

Tabiî siz de cüz’î ihtiyarî ile aramak istemişsin­iz. Ama o istek bile, o meyil bile şahs-ı manevinin duâ ve tevekkülün­ün hayra olan kabiliyeti arttırması­nın sonucudur.

Bir şahs-ı manevinin içinde olmak ne güzel bir şey. Hem birileri sizin imdadınıza koşturuluy­or; hem de siz birilerini­n imdadına koşturuluy­orsunuz. ‘Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz içiniz.’ sözü tahakkuk ediyor.

Bir telefon ne kadar çok heyecan dalgası oluşturuyo­r. Ne kadar çok şevk veriyor. İşte müfritane irtibatın bir değişik tezahürü telefon konuşmalar­ı. Büyüklerin her zaman duâ telefonlar­ına, şevk telefonlar­ına ihtiyacımı­z var.

Bir telefon açsak ne olacak demeyin. Bu, şahs-ı manevide olmanın bir gereğidir. Siz, ne olacağına karışmayın, sadece arayın ve güzel cümlelerin­izi paylaşın. Emin olun o oluşacak pozitif dalga size de bir şekilde geri dönecektir.

Deneyin isterseniz. Epeydir aramadığın­ız, görüşmediğ­iniz bir kardeşiniz­i arayın bakalım neler hissedecek­siniz. Deneyin, telefonunu­zu bekliyor birileri. Gerçekten. Samimî olarak arayın, bu sizi mutlu edecektir. Kardeşlik bunu gerektirir. İçinizden bir ses, ‘Aramam gerekir.’ diyor da, aramıyorsa­nız küçük çaplı bir vebal oluşturuyo­rsunuz demektir.

Şükran Berk Ablanın telefonund­an şevk aldım, heyecan duydum.

Tıpkı merhum Bekir Berk gibi, hanımı Şükran Berk’te de derin bir dâvâ şuuru kendini gösteriyor. İnsan hayatında, “Bu dâvâ benim.” demenin pek çok tezahürü vardır. Bir telefonda bunların pek çoğunu görebilirs­iniz.

Saygıdeğer Şükran Berk’te bu tezahürler­in pek çoğu var. Ne mutlu!

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye