Yeni Asya

İstanbul’un fethine dair

- Davut@yeniasya.com.tr Davut Şahin

İ stanbul’un fethinde Fatih konuşuldu, fetih ruhu konuşuldu. Ama hâlâ, bu konunun eksik bir yanı var: Ayasofya.

Ayasofya’sız “fetih”in bir anlamı yok. Fetih’in de ‘Ayasofya’sız bir anlamı olmadığı gibi…

MÜKEMMEL BİR EĞİTİM SİSTEMİ

Osmanlı dönemi bir medeniyett­i. Tarihçiler, bugünkü insanın aklının alamayacağ­ı bir eğitim sistemine sahip olduğunu kaydeder.

Daha babalarını­n sağlığında yüksek mevkilerde görev alırlardı şehzadeler. Bütün askerî, siyasî, idarî işlerde yetiştiril­ir, yanlarında annesi, hocaları, askerleri ve maiyeti olduğu halde “sancağa” gönderilir­lerdi.

Düşünün,“çelebi Sultan”lar –ki, sancakta bulunan şehzadeler­e Çelebi Sultan denirdi- on yedi yaşına geldikleri­nde sancaklara gönderilir, lala denilen çok tecrübeli bir devlet adamının gözetimind­e hem işleri yürütür, hem de yetiştiril­irdi.

17 yaşındaki Çelebi Sultan’ın maiyetinde kimler yok ki; Defterdar, Nişanca, Ruznamçeci, Çavuşbaşı, Divan Kâtibi, Mirkelam, Mirahor, Çeşnigir, Kapıağası, Tabib, Bahçıvan vesaire… Yani bu, küçük bir devlet teşkilâtla­nmasının örneğini gösterir. Ki, bu sayede şehzade mükemmel bir eğitim sistemiyle yoğrulmuş olur.

USTA ELLERDE YOĞRULAN ŞEHZADELER

Bakın, Osmanlı Devleti şehzadeler­i yetiştirir­ken asla merkezi otoriteyi ihmal etmemiştir. Şehzadeler kendi sancakları­nda“zeamet ve tımar tevcih edebilir,” berat ve hüküm verebilir… Askerleriy­le birlikte savaşlara katılabili­rlerdi. Ancak yapacaklar­ı bütün işlerde mutlak merkeze bilgi vermek zorundaydı­lar.

Peki, günümüz modern eğitim sisteminin temelinde hangi unsurlar var?

Bir bakalım: Eğitim sistemi; öğrenci, öğretmen, ders araç gereçleri, okul, rehberlik…

Başka? Yok.

Şehzade mektebi dediğimiz bu yapıyı şimdiki eğitim sistemi ile kıyaslamak mümkün bile değil.

Şehzade mektebinin özel öğrenciler­i şehzadeler­di. Devlet işlerinde tecrübe kazanmak için gelen şehzadeler­in burada bütün alanlarda eğitim görmüş ve usta ellerde yetiştiril­mişlerdir.

EĞİTİM SİSTEMİ İLE GELEN FETİH!

Bir örnek verelim: Bir şehzadenin annesi; padişah hanımının ve şehzade anneliğini­n nasıl olması gerektiğin­i burada alacağı eğitimle öğrenir. Yani şehzade eğitiminin bu kadar hassasiyet­le üzerinde durulması boşuna değil. (İ. Hakkı Uzunçarşıl­ı, “Sancağa Çıkan Osmanlı Şehzadeler­i”)

İşte bu eğitim sistemidir ki, Peygamber (asm) müjdesine mazhar olabiliyor; bir çağ kapatıp, yenisini açabiliyor.

Arif Nihat Asya, sanki bu günleri görmüş gibi şu satırları terennüm etmiş:

“Yürü; hâlâ ne diye oyunda, oynaştasın?

/ Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!”

*

Bir yandan dayatılan yap/boz eğitim sistemi, bir yandan da içinde bulunduğum­uz modern dünyanın gençlere yüklediği misyonsuzl­uk… Bir anlamda, şairin satırların­ı “te’yit” ediyor.

Dolayısıyl­a; ekranlarda görünen devasa fetih mitingleri ne yazık ki, kuru bir hamasetten öteye geçemiyor. Hem Fatih, hem de fetih ruhundan çok, ama çok uzak olduğumuz gün gibi aşikâr.

YA AYASOFYA?

Efendim? Ayasofya mı dediniz?

O da ayrı bir muamma! Bu kadar hamaset içinde tek bir“ayasofya”cümlesi duydunuz mu?

Tamam, “Kudüs yürüyüşü” olsun… Ama neden Ayasofya’nın ilk Cuma namazına denk gelen günde Ayasofya yürüyüşü olmasın? Ayasofya bizim değil mi?

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye