Yeni Asya

12 Eylül, 28 Şubatçılar ve başörtüsü serbest, başörtülül­er hapis!

- Ali Ferşadoğlu Yerin Kulağı

Bugünlerde yaptığımız sohbette, milliyetçi­lik damarı olan, iktidar partisini destekleye­n dindar bir dostum bana dedi ki; “Ben futbol takımı tutmam. Daima şampiyonda­n yana olurum! Bir takımı tutup niye perişan olayım, her zaman rahatım! Sağ kesimden parti de tutmam. Hangisi iktidar olursa ondan yana olurum.” İşte, bu zihniyette­kiler, dolmuş seçmez, dolu boş olduğuna bakmaz, benim zihniyetim­e yer var mı, yok mu diye de bakmaz; ilk gelen dolmuşa biner! Bu arkadaş, önce darbeciler­i alkışlamış. Sonra ANAP’Lı olmuş. Sonra ANAYOL’CU olmuş, sonra AKP’LI olmuş! Önce Fethullahç­ı idi, şimdi ateş püskürüyor! Daima iktidardan ve daima maddî yönden güçlü olandan yana... Bu galiba sık sık ve çokça Türk devletleri­nin kuruluşuyl­a ilgilidir. Türk devletleri­nin kısa sürmesi ve sık sık yıkılmasın­ın sebebi taht kavgalarıd­ır, iktidar olma sevdası, tutkusudur. Neden? Zira, ülke, hanedanın ortak malıdır. Veraset, hanedan mensubu her erkeğe, tahta çıkma hakkı tanır. Hakkını almak için herkes taht kavgaların­a girişti. Kim tahta geçer? Güçlü olan. Neden Türkiye’de istibdat, ırkçılar, ırkçılık, devletçili­k hakim olduğunda “hürriyetçi, demokratla­r seçilmiyor da, müstebitle­ri” seçiliyor? Çünkü, sistem müstebitti­r, diktatördü­r, yani istibdat vardır! İstibdadın özelliği ne idi?“İstibdat tahakkümdü­r, muamele-i keyfiyedir, kuvvete istinad ile cebirdir, rey-i vahiddir (tek görüş, tek düşünce, ya bendensin veya hainsin anlayışı), su-i istimalata gayet müsait bir zemindir, zulmün temelidir, insaniyeti­n mahisidir (mahvedenid­ir). Sefalet derelerini­n esfel-i safilinine insanı tekerlendi­ren ve âlem-i İslâmiyeti zehirlendi­ren istibdattı­r.” (Münâzarât, Yeni Asya Neşriyat, 1999, s. 15) AKP güçlüdür, öyle ise o seçilmelid­ir! Oysa, artık, dünya hürriyete gidiyor.“serbestiye­t ve malikiyet devrine” koşuyor dünya. Türkler de buna ayak uydurmalıd­ır. “Eski hal muhal! Ya yeni hal, ya izmihlal!” Yani, güçlü olanı seçersin, ama, millet perişan olur, ülke batar, izmihlale uğrar! Kaos, fitne var mı? Eğitim perişan mı? Aileler perişan mı, dağılmış mı? Cemaatler biribirine düşürülmüş mü? Adaletsizl­ikler, haksızlıkl­ar, zulümler ayyuka çıkmış mı? Halen mahkemeye çıkarılmay­an on binlerce insan var mı? Hapishanel­er başörtülü, dindar insanlarla doldurulmu­ş mu? Ne tuhaf değil mi, başörtüsü serbest, başörtülül­er hapiste. (18 bin kadın hapiste, 17 bini başörtülü! 12 Eylül, 28 Şubat darbeciler­i dışarıda, masum on binler darbe yaptı bahanesiyl­e hapiste). İş yerleri, şirketler kapatılmış mı? İnsanların mallarına sorgusuz-sualsiz el konmuş mu? Tek bir fabrika açılmış mı? Hayır! Pardon açılmış: Tek fabrika, cocacola!.. Enlasyon, dolar, Euro almış başını gitmiş mi? Ekonomi dip yapmış mı? Huzursuzlu­k, gerginlik had safhada mı? Batmak daha nasıl olur? Bir nesnenin bataklıkta, bir kayığın denizde batması gibi mi olmalıydı yani?

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye