ABD İLE SURİYE’DE YENİ “İŞBİRLİĞİ”
“Baskın seçim” karambolunda, bütün meydan okuma ve restlere rağmen, Ankara bir defa daha İsrail hesâbına etnik ve mezhebî bölüp parçalama peşindeki ABD ile Suriye üzerinden kapalı kapılar arkasında işbirliğine gidiyor.
Geçtiğimiz hafta Ankara’ya gelen Amerikan heyeti ile yapılan 4.5 saatlik görüşme sonrasında Türk Dışişleri Türkiye-abd Çalışma Grubu’nun “Menbiç’te güvenlik işbirliği için bir yol haritasının belirlediği”nin açıklanması bunun son tezâhürü. (gazeteler, 27 .5.18) Washington yönetiminin de Amerikan elçiliği aracılığıyla yaptığı ve ‘Türkiye ve ABD Münbiç konusunda bir yol haritasında uzlaşmıştır’ ifâdesinin yer aldığı resmî açıklamaya göre, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ve ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun Çalışma Grubu önerilerine son noktayı koyacağı “anlaşma” ile Suriye’nin birçok bölgesinin Şam’dan koparılıp ülkenin bölünüp parçalanmasına zemin hazırlanıyor.
Vakıa şu ki, Suriye’de ve özellikle Menbiç’te ABD ve Fransa zırhlıları ile askerlerinin PYD/YPG’YLE birlikte devriye gezdikleri ortaya çıkarken, “Münbiç’ten terör örgütünün çıkartılıp güvenliğin sağlanması ve bölgesel bir yönetim kurulması” iddiası pek inandırıcı olmuyor.
“KORİDOR DEVLET”E ALAN AÇAR
Aslında, “Türk ve ABD askerlerinin devriye görevini yerine getireceği, Amerikalıların devriyesinin içinde Türk istihbaratının, Türk devriyesinin içinde de Amerikan istihbarat timlerinin görev alacağı ve Ankara’da daha büyük bir işbirliği merkezi kurulup Menbiç’te havadan da kontrol sağlanacağı”nın belirtildiği “Suriye’de Washington-ankara işbirliği” bununla kalınmayıp, İncirlik’le Türkiye’deki onlarca Amerikan askerî üssünün yanısıra Kilis’te ABD ile istihbarat ve ortak harekât merkezi olacak yeni bir füze üssünün kurulacak olması, Suriye’de sözkonusu “işbirliği”nin amacını açığa çıkarıyor.
Belli ki, Fırat’ın doğusunda PYD/YPG’YE beş bin TIR, iki bin uçak dolusu ağır silâh veren, anti tank ve anti top füzelerin de yer aldığı yeni silâh desteği için 2018 bütçesine 500 milyon dolar ayıran ve Suriye’nin bölünüp parçalanması projesini tam gaz sürdüren ABD, Menbiç hamlesi ile Fırat’ın batısını da karadan ve havadan kontrolü altında alıp sadece Rusya’nın bölgedeki etkisini kırmakla kalmıyor; 911 kilometrelik Suriye sınırı boyunca kuzeyi ülkeden kopararak kurulacak “koridor devlet”e alan açıyor.
Özetle, baştan Şam yönetimini dışlayıp taşeron silâhlı örgütlere destek veren yanlış ve akıbetsiz dış politika karmaşasındaki Ankara, PYD/YPG’NIN elinde Türkiye’ye karşı kullanılan tanksavarları ve ağır silâhları sorgulamak yerine, ABD ile “Suriye’de işbirliği”yle bu ülkenin bölünüp parçalanmasına destek veriyor.
Bir taraftan “Suriye’nin toprak bütünlüğü ve birliği”nden dem vururken, diğer taraftan “yönetimin Afrin’de olduğu gibi Münbiçliler tarafından oluşturulan konseyde olacağı, yerel halkın kendi kendini idare etmesine imkân tanınacağı” propagandasıyla, “Menbiç anlaşması”yla Suriye’nin etnik ve mezhebî iftiraklar üzerinden dörde bölünmesini hedeleyen İsrail’in baş hâmisi Abd’nin ülkedeki egemenliğine güç verme tenâkuzuna düşülüyor.
ANKARA ALET OLMAMALI
Bu anlaşma, Türkiye’nin garantör ülkeler olarak Müslüman komşusu İran ve Rusya ile imzaladığı, Suriye’nin bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü, egemenliğini ve siyasal birliği esas alan Astana ve Soçi süreçlerinin tasfiyesi anlamına da geliyor.
Görünen o ki, Ankara, hâlâ Suriye’yi baştan sona tahrip edip iç savaş kargaşasına düşüren vahim hatalarda ABD ile işbirliği peşinde. Suriye’nin en az üçe parçalanmasını tetikleyen, Türkiye’nin komşularıyla ve Ortadoğu’daki Müslüman ülkelerle irtibatını kesmeye çalışan ABD ile aynı kulvarda yer alma çarpıklığını sergiliyor.
Böylece bir yandan,“ey Amerika!”, “Ey Trump!” diye meydan okunup rest çekilirken, diğer yandan Türkiye’nin yanıbaşında “koridor devlet” kurduran ABD ile iş tutulması, öncelikle Türkiye’nin güvenilirliliğini ortadan kaldırıyor.
Müslüman komşu ülkeyi ecnebilerin işgaline açık hale getiren “işbirlikleri”nin Suriye’ye çözüm ve barış getirmeyeceği ortada. Ankara buna alet olmamalı.