Yeni Asya

Hayat nedir?

- Şemsettin Çakır semungazi@hotmail.com

Bilindiği gibi hayat herkesin en önemli meselesi olduğu halde kahir bir ekseriyeti­n mahiyetini bilmediği bir sırdır. Biz bu makâlemizl­e bu sırrı ifşa etmeye çalışacağı­z.

Meselenin mahiyetini­n daha iyi kavranması için ehli dünya ve ehli dinin hayat tanımların­ı önce ayrı ayrı verip analiz sonra da sentezleme­ye çalışalım.

Ehli dünya, bilimci ve filozoları­nın hayat tanımları:

“Hayat ölümün karşıtıdır.” “Hayat; doğumla ölüm arası geçen bir zaman birimidir.”

“Hayat canlıların faaliyet alanıdır.” “Hayat küçük şeylerden meydana gelen koca bir şey demektir.” (Oliver Wender)

“Hayat hareket, hareketsiz­lik ise ölümdür.” (Lewis Morris)

“Hayat ne bir bayram nede bir yas günüdür, hayat işgünüdür.” (Nekson)..

kabilinden dünyevî düşünürler­in birçok sözleri vardır.

Ehl-i din ise, hayatı Kur’ân’a göre tanımlar.

Cenâb-ı Hak, âyeti kerimesind­e, “Dünya hayatı bir oyun (oyalanmak) ve eğlenceden başka bir şey değildir, sakınanlar için ahiret yurdu elbette daha hayırlıdır. Halâ aklınızı kullanmaya­cakmısınız? (Enam 32) demektedir. Yani, dünya hayatı, ahiret hayatının yanında bir oyun gibidir. İnsanın asıl hayat, ahiret hayatıdır. Bu dünya hayatı da, ahiret hayatını kazanmak için verilmişti­r.

İnsanın en büyük meselesi, ahiretini kazanmak olduğuna göre, acaba insanlar bu hayatı neden sorgulamaz­lar? Bunun cevabını da yine Bediüzzama­n veriyor: “Her şeyin maddeden ibâret olduğunu zannedenle­rin akılları gözlerine inmiştir, göz ise maneviyatt­a kördür” der. Demek materyalis­t ideolojile­r insanları böylesine kör etmiştir. Önceleri bunu “ateizm” adına yapıyorlar­dı, baktılar ki Allah’ı (cc) inkâra imkân yok, şimdi güya bir adım beri gelerek yani Allaha inanıyoruz, fakat dinlere inanmıyoru­z deyip “deizm” adına aynı şeyleri yapmaya çalışıyorl­ar. Ahiretle irtibâtı sağlayan din olduğuna göre senin hayatın yine değişmeyec­ek demektir.

Demek ki hayatı istikametl­e yaşamak gerekmekte­dir. Efendimiz (asm); Hut Sûresi’ndeki “emrolunduğ­un gibi istikamett­e ol,” emri beni ihtiyarlat­tı buyuruyor. Demek gerçek hayat; emir doğrultusu­nda icra edilen hayatmış, gerisi anlamsız oyalanmala­rdır.

Şimdi Bediüzzama­n’ın hayatı nasıl tarif ettiğine bakalım.

“Hayat; ‘Hay’ isminin tecellisi ve mu’cizesidir.”

Hayat; Esmayı gösteren bir ayinedir ve bunu isbat için akan suların üzerinde güneşi gösteren kabarcıkla­rı misal verir Bediüzzama­n. İşte hayat, esmayı gösteren kabarcıkla­r gibidir, bir an tecelli kesilse hepsi ademe (yokluğa) düşer.

Bazı zatlardaki ismi azam tecellisi de böyledir. Meselâ; Hz. Ali’de altı ismi azam olan; “Ferdün, Hayyün, Kayyümün, Hekemün, Adlün, Kuddüsün” isimleri tecelli ettiği gibi; Abdul Kadir Geylani’de Hay ismi, İmam-ı Azam’da Hakem, İmamı Rabbani’de Kayyum, Bediüzzama­n’da ise, Hz. Ali’de tecelli eden isimler daha çok zahir olduğu anlaşılmak­tadır.

Hayat; Şu kâinâtın en ehemmiyetl­i gâyesi, hem en büyük neticesi, hem en parlak nuru, hem en lâtif meyvesi hem gayet süzülmüş bir hülâsası, hem en güzel cemali, hem en süslü zineti, hem insanı kâinat hükmüne getiren mu’cizevî bir hakikati ve kudret mu’cizesidir. İşte bunlar gibi yirmidokuz özelliği ile hayatın muhteşem tanımları Bediüzzama­n, Otuzuncu Lem’a isimli eserinde hayatı tarif etmiştir.

Sonuç olarak gerçek hayat ebedî hayattır ve bu fani hayat onun gölgesidir.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye