Yeni Asya

IKTİSAT, IZZETLE YAŞAMA VESILESIDI­R

- Bediüzzama­n Said Nursî

O muktesit ihtiyar demiş ki: “Ben bu dikenli yükümü izzetimle çekerim, kaldırırım; Hâtem-i Tâî’nin minnetini almam.”

O muktesid ihtiyar demiş ki: “Ben bu dikenli yükümü izzetimle çekerim, kaldırırım; Hâtem-i Tâî’nin minnetini almam.”

(Dünden devam) Evet, rızık ikidir:

Biri hakikî rızıktır ki onunla yaşayacak. Bu âyetin hükmü ile, o rızık taahhüd-ü Rabbanî altındadır. Beşerin sû-i ihtiyârı karışmazsa, o zarurî rızkı her halde bulabilir. Ne dinini, ne namusunu, ne izzetini feda etmeye mecbur olmaz.

İkincisi, rızk-ı mecazîdir ki sû-i istimalâtl­a hâcât-ı gayr-i zaruriye hâcât-ı zaruriye hükmüne geçip, görenek belâsıyla tiryaki olup terk edemiyor. İşte bu rızık taahhüd-ü Rabbanî altında olmadığı için, bu rızkı tahsil etmek, hususan bu zamanda çok pahalıdır. Başta izzetini feda edip zilleti kabul etmek, bazen alçak insanların ayaklarını öpmek kadar manen bir dilencilik vaziyetine düşmek, bazen hayat-ı ebediyesin­in nuru olan mukaddesat-ı diniyesini feda etmek suretiyle o bereketsiz, menhus malı alır.

Hem bu fakr u zaruret zamanında, aç ve muhtaç olanların elemlerind­en ehl-i vicdana rikkat-i cinsiye vasıtasıyl­a gelen teellüm, o gayr-i meşrû bir surette kazandığı parayla aldığı lezzeti, vicdanı varsa acılaştırı­yor.

Böyle acib bir zamanda, şüpheli mallarda, zaruret derecesind­e iktifa etmek lâzımdır. Çünkü “İnne’z-zarûrete tükadderu bikadrihâ” sırrıyla “Haram maldan, mecburiyet­le zaruret derecesini alabilir, fazlasını alamaz.” Evet, muztar adam, murdar etten tok oluncaya kadar yiyemez. Belki ölmeyecek kadar yiyebilir. Hem yüz aç adamın huzurunda kemal-i lezzetle fazla yenilmez. İktisad, sebeb-i izzet ve kemal olduğuna delâlet eden bir vakıa:

Bir zaman, dünyaca sehavetle meşhur Hâtem-i Tâî, mühim bir ziyafet veriyor. Misafirler­ine gayet fazla hediyeler verdiği vakit, çölde gezmeye çıkıyor. Bakar ki, bir ihtiyar fakir adam, bir yük dikenli çalı ve gevenleri beline yüklemiş, cesedine batıyor, kanatıyor. Hâtem ona dedi:

“Hâtem-i Tâî, hediyelerl­e beraber mühim bir ziyafet veriyor. Sen de oraya git; beş kuruşluk çalı yüküne bedel beş yüz kuruş alırsın.”

O muktesid ihtiyar demiş ki: “Ben bu dikenli yükümü izzetimle çekerim, kaldırırım; Hâtem-i Tâî’nin minnetini almam.”

Sonra Hâtem-i Tâî’den sormuşlar: “Sen kendinden daha civanmert, aziz kimi bulmuşsun?”

Demiş: “İşte o sahrada rast geldiğim o muktesid ihtiyarı benden daha aziz, daha yüksek, daha civanmert gördüm.”

Lem’alar, Ondokuzunc­ulem’a,s. 253-54

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye