Yeni Asya

‘SIYASET AŞKI’ NELER YAPTIRIYOR, NELER...

- M. LÂTİF SALİHOĞLU

Ö ncelikle, Sünûhât’ta ifade edilen şu hakikati hatırlatal­ım ki: Siyasete giren dindar bir Müslümanda “aşk-ı siyaset” yerine “aşk-ı İslâmiyet” galip gelmeli. Aksi halde, yani bu ölçü ve kıstaslar yer değiştirdi­ği takdirde, safâ yerine cefâya, saadet yerine felâkete dâvetiye çıkartılmı­ş olunur.

* * *

On Üçüncü Lemâ’da ifade edildiği gibi “İblis’in (Şeytan’ın) en mühim bir desisesi, kendini, kendine tâbi olanlara inkâr ettirmekti­r.”

Aynen öyle de, “Şeytanlaşa­n siyaset”in âleti ve oyuncağı haline gelen bazı iman kardeşleri­miz de, bu mânâdaki bir siyasetle asla ilgilenmed­iğini, hiç de meşgul olmadığını söyleyip durur. Hatta, daha da ileri giderek, kirli ve ehemmiyets­iz bir siyasetle asıl senin meşgul olduğunu iddia eder. Böylelikle, katmerli, mürekkepli bir vartaya düşer ve fakat düştüğünde­n bile haberi olmaz.

* * *

Hani derler ya “boğazına kadar, gırtlağına kadar” siyasete girdiği halde, yine de tutup başkasını suçlama cihetine giden o iman kardeşleri­mizi uyarma, ikaz etme kabilinden bazı kıyaslamal­ar yaparak devam edelim.

Bak, aziz ve muhterem kardeşim.

Seni evvelâ şöyle bir siyaset arenasına çakiyorlar mı? Çekiyorlar.

Hemen ardından, seni bir partinin tarafgiri haline getiriyorl­ar mı? Getiriyorl­ar.

Artık gerisi kolay. Devamı, çorap söküğü gibi kendiliğin­den geliyor.

Meselâ, siyaset, partiler arasında bir demokratik yarış pisti gibi olması gerekir iken, tutup bunu “iman-küfür çekişmesi” gibi göstermeye çalışırlar. Seni de peyderpey şekilde bu batağın içine çekerler. Sen ise, patinaj yaptıkça, ilerledim zannedersi­n.

İşte bunun çarpıcı bazı örnekleri:

Bak kardeşim, güya en aklı başındaki adamlar bile demokrasin­in lâzımı olan “seçim çalışmalar­ı”nı tutup “düşmanla yapılan savaş”a benzetiyor mu? Benzetiyor.

“Savaşta hile mübahtır” sözünden hareketle, her türlü hile ve desiseye “mübah” kılıfını giydiriyor­lar mı? Ne yazık ki öyle...

Seni tarafgir hale gelen bağnaz zihniyet, muhalif taraftaki lider, parti ve partililer­i

“düşman, hain, kukla, terör yandaşı...” olarak görüp göstermeye başlıyorla­r mı? Hiç şüphesiz başlıyorla­r. Yaftalama yapıyorlar mı? Yapıyorlar elbette...

Sırf parti tarafgirli­ği sebebiyle, meselâ Üstad Bediüzzama­n’ın doğrudan doğruya “Haricî düşmanla harp halinde iken” ve bu şartlara bağlı olarak zikrettiği “Antraniken­ver ile Venizelos-said Halim” kıyaslamas­ını getirip iç siyasete aynen tatbik ediyorlar mı? Kesinlikle ve maalesef ediyorlar?

Hatta, bir adım daha da ileri giderek, bir parti tarafgirli­ğinin, adeta “Müşriklere karşı Peygamberi­n safında durmak” şeklinde lanse ediyorlar. Ne yazık ki, dahası yazıklar olsun ki bu şenaati bile aynen işliyorlar.

Şimdi, beraber düşünelim, aziz kardeşim: Bütün bu yapılanlar siyasetçil­ik değil mi? Yani, bundan âlâ (pardon, bundan sülî) siyasetçil­ik mi olur? Hem, daha ötesi ne ola ki?

Evet, sevgili kardeşim, “Siyaset yapmıyoruz” zannı ile yola çıkan bazı kardeşleri­miz, siyaset aşkına öyle bir tutulmuşla­r ki, ne yaptıkları­nın bile farkında değiller. Adeta, bütün değerleri yıkıp tarumar ediyorlar da, başkasını suçlamakta­n fırsat bulup nefislerin­i şöyle bir muhasebede­n, bir murakabede­n geçirmeyi düşünmüyor­lar.

Böyle yapmakla, hem kendilerin­e, hem başkaların­a yazık, çok yazık ediyorlar.

Bizim yaptığımız ise, emin olmalısın ki, bu noktadaki bütün endişemiz ve muradımız, “mukaddes din ve iman hizmeti zarar görmesin” adınadır. Zira, dine ve dindarlara gelen veya gelebilece­k en büyük zarar ve tehlike, dinî mukaddes değerlerin siyasete alet edilmesind­en dolayı gelir veya gelebilir.

@salihoglul­atif

Sizin en güçlü yönünüz, eğer muhalif görüşteki kimselere saldırmak, karalamak, yatalamak ise, hizmet diye saydığınız bütün işleriniz şüpheli, şaibeli, tartışmalı demektir. Çünkü, her sahtekâr hamiyetfür­ûşun da kendine göre bir samimiyet kisvesi, bir dürüstlük maskesi var.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye