Peygamberimizin (asm) teravih namazı kılması
Bursa’dan Okuyucumuz: “Teravih namazı hakkında bilgi verir misiniz? Peygamber Efendimiz kaç rek’ât kılmıştır? Hükmü nedir? Hızlı kıldırma ölçüsü nedir?”
TERAVİH NAMAZI GÜNAHLARIN BAĞIŞLANMASINA VESİLE
Ebû Hüreyre (ra) rivayet ediyor ki: “Resûlullah (asm) Ramazan’da teravih kılmayı teşvik eder ve‘her kim, Ramazan’da îman ederek ve mükâfatını Cenâb-ı Allah’tan bekleyerek ibadete kalkarsa geçmiş günahları bağışlanır.” buyururdu.1
Hz. Âişe (ra) anlatıyor: “Resûlullah (asm) bir gece mescidde nafile namaz kılmıştı. Birçok kimse de ona uyarak namaz kıldı. Sabah olunca “Resûlullah geceleyin mescidde namaz kıldı” diye konuştular. Ertesi gece de Efendimiz (asm) namaz kıldı. Halk yine olanları konuştu, katılanların sayısı iyice arttı. Üçüncü gece halk yine toplandı. Öyle ki mescid, insanları alamayacak hâle gelmişti. Ancak Peygamberimiz (asm) bu gecede yanlarına çıkmadı. Sabah olunca Efendimiz (asm):
“Yaptığınızı gördüm. Size çıkmamdan beni alıkoyan şey, namazın farz oluvermesinden korkmamdır”buyurdu. İşte bu olay Ramazanda olmuştu.”2
Peygamber Efendimiz’in (asm) mescitte kıldırdığı namaz sekiz rek’âtti. Geri kalan kısmını sahabeler evlerinde tamamlarlardı. Sahabeler evlerinde namaz kılarlarken arı vızıltısı gibi sesler işitilirdi.
Sahabelerin evlerinde kıldıkları namazla birlikte yirmi rek’ât olarak tesbit edilen teravih namazı, Hazret-i Ömer (ra) zamanından beri yirmi rek’ât olarak cemaatle kılına gelmiştir. Bütün sahabeler de bu konuda görüş birliği ettiklerinden icma meydana gelmiştir.
İmam-ı Azam demiştir ki: “Teravih namazı müekked sünnettir. Hazret-i Ömer (ra) onu kendi kafasıyla yirmi rek’âte çıkarmış değildir. Bu konuda bir bid’at de yapmış değildir. Bu hususta verdiği hüküm kendi düşüncesinin ürünü de değildir. Resulullah’ın (asm) sünnetine ve Asr-ı Saadetteki uygulamalara göre bu hükme varmıştır.”
Teravih Namazı dört mezhebe göre Sünneti Müekkededir.
TERAVİH NAMAZINDA CEMAAT
Teravih namazında her dört rek’âtte bir istirahat için oturmak menduptur. Zaten dört rek’âtte bir istirahat edilmesi anlamında, her dört rek’âte “tervîha” denilmiştir. Çoğulu “teravih”tir. Dolayısıyla her teravih namazında beş tervîha vardır.
Teravih namazını iki rek’âtte bir selâm vererek kılmak ve dört rek’âtte bir istirahat için oturmak dört mezhebe göre faziletlidir. Dört rek’âtte bir selâm vererek de kılınabilir.
Teravih namazı yatsı namazından sonra, vitir namazından önce kılınır. Teravih kılacak kimse “vaktin sünnetine” veya “teravih namazına” ya da “gece ibadetine” diye niyet eder.
Yatsı namazı kılındıktan sonra cemaate yetişmiş olan bir kimse, kendi başına önce yatsı namazını kılar, sonra teravih namazı için imama uyar. Eksik kalan teravih rek’âtlerini sonra yine kendisi tamamlar. Vitir namazını da kendisi kılar. Bununla beraber imamla vitir namazını kıldıktan sonra kalan teravih rek’âtlerini tamamlaması da caizdir. Bir kimse teravih namazını yalnız kılmışsa da, vitir namazında imama uyabilir. Ancak ne imam, ne de cemaat yatsı namazını cemaatle kılmamış iseler, yalnız teravih namazını cemaatle kılmazlar. Çünkü teravih namazını cemaatle kılmak, farzın cemaatle kılınmasına bağlıdır.
İTİDAL İÇİNDE KALINMALI
Teravih namazı, Bediüzzaman’ın ifadesiyle uhrevî hâsılat için gayet münbit bir zemin olan Ramazan ayında resmigeçit yapan ubudiyet-i beşeriye bayramının bir neşesidir, bir güzelliğidir.
Ramazan gecelerinde ayrı bir ibâdet hazzı veren terâvih namazı orucun değil, Ramazan ayının sünnetidir. Dolayısıyla bu namazı, oruç tutsun tutmasın her Müslüman kılmalıdır.
Teravih namazını çok yavaş kıldırarak cemaati yormak ve sıkmak uygun olmadığı gibi, tadil-i erkânı düz geçecek derecede çok hızlı kıldırmak da caiz değildir. İkisinin ortası mutedil bir yol izlenmeli ve tadil-i erkâna riâyet edilmelidir.
GÜNÜN DUÂSI
Allah’ım! Namazımı, orucumu, zekâtımı, duâlarımı kusurlarıma bakmadan kabul eyle! Beni, aile efradımı ve zürriyetimi namazını kılan ve günahlarını mağfiret ettiğin kullarından eyle! Bizi ahir zaman fitnesinden mahfuz kıl! Âmin.
D pnot: 1- Müslim, 759. 2- Buhârî, Salâtu’t-teravih 1, Cuma 29, 5; Müslim, Müsâfirîn, 177, (761). 3- Mektubat, 682.