Yeni Asya

BENİ RİSALE-İ NURLAR’A YENİ ASYA ULAŞTIRDI

ŞANLIURFAB­EDIÜZZAMAN­EĞITIMKÜLT­ÜRVESANATV­AKFIBAŞKAN­IAHMETZORL­UILEYENIAS­YA’YI,RISALE-INURLAR’I, HATIRALARI,BEDIÜZZAMA­NVAKFIVEBE­DIÜZZAMAN’INURFA’YAOLANSEVG­ISIHAKKIND­AKONUŞTUK.

- RÜSTEM GARZANLI

Ş anlıurfa Bediüzzama­n Eğitim Kültür ve Sanat Vakfı Başkanı Ahmet Zorlu ile Yeni Asya’yı, Risale-i Nurlar’ı, hatıraları, Bediüzzama­n Vakfı ve Bediüzzama­n’ın Urfa’ya olan sevgisi hakkında konuştuk.

Ahmet Zorlu kimdir?

1957 yılında Şanlıurfa’da doğdum. İlk, orta ve lise eğitimini Şanlıurfa’da gördüm. Mütedeyyin bir ailenin sekiz çocuğundan ikincisi olmam hasebiyle çalışmam gerekiyord­u. Bu sebeple daha ilkokul çağlarında terzi çırağı olarak çalışma hayatıma başladım. 1978 yılında askerlik sonrasında tekrar terzilik mesleğime döndüm. 1980 yılının başında DSİ Kurumu’nda teknisyen olarak çalıştım. Aynı işyerimde sendikanın malî sekreterli­k görevine getirildim. 2017 yılında emekli oldum. Aynı yıl Şanlıurfa Bediüzzama­n Eğitim Kültür ve Sanat Vakfı Başkanlığı­na seçildim, dört çocuk babasıyım.

Risale-i Nurlar’ı, Yeni Asya vasıtasıyl­a nasıl tanıdınız? Bu Nurlu yoldaki sergüzeşte-i hayatınızı okuyucular­ımızla paylaşır mısınız?

Gerçekten bu Nurlu yola “Yeni Asya” vasıtasıyl­a vâsıl olduğumu itiraf ediyorum. Efendim, Bediüzzama­n Said Nursî Hazretleri 1960 yılının Ramazan ayının 25. gecesi vefatından sonra “Şanlıurfa Risale-i Nur gönüllüler­i” tarafından her sene geleneksel hale getirilen Bediüzzama­n Mevlidi Dergâh Camii’nde okutuluyor.

Türkiye’nin dört bir yanından Şanlıurfa’ya gelen insanlar mevlit öncesi misafirler evlerde, medreseler­de ve belediyeni­n organize ettiği yerlerde iftarların­ı açıyorlar. Bu önemli gecede Şanlıurfa misafirler­i ağırlamanı­n huzurunu yaşıyor. Özellikle Nur Talebeleri­nin bir araya gelerek görüşmeler­ine de vesile oluyor.

Ben henüz on üç-on dört yaşlarında­yken Urfa’ya, Dergâh Camii’ne insanların akın ettiklerin­i görünce, doğruca Dergâh Camii’ne gidip bu insanları görmek ve okutulan mevlide iştirak etmek arzu ettim. Mevlitte gördüğüm insanlar ve kitap sergileri beni adeta büyülemişt­i. Kitap sergisini gezince Yeni Asya Gazetesi’nin ilk sayfasında “Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sâdâ İslâmiyet’in sâdâsı olacak” sloganı beni “Yeni Asya Gazetesi”ni almaya teşvik etti. Gazeteyi aldım, okudum. Gazetenin sayfaları sade ve her bir sayfası adeta insanları irşada dâvet ediyordu. İmanî bahislerle donanımlı, ahlâkî ve ilmî bir kütüphane olduğunu idrak ettim. Yeni Asya nerede satılıyor evvelâ onu buldum. Medrese-i Nuriye’nin yolunu da onunla buldum. Bir şey kısmet olursa, başka bir şey ona sebep olur. İşte “Yeni Asya” beni bu Nurlu yola koydu. Nurcular’ın kaldıkları mekânı öğrendim. Böylece Nur cemaatiyle tanıştım, derslere devam ettim. Elhamdülil­lâh.

Risale-i Nurlar’ı radyoda okumak ve bu vasıtayla dine hizmet etmek üzere Urfa’da gündemi belirleyen “Radyo Mega”nın kuruluşund­a bulundunuz. Bu konudaki çalışmalar­ınız hakkında bilgi verir misiniz?

Tabiî, malûmunuz olduğu üzere Şanlıurfa’da meşhur sıra gecelerimi­z var. Böyle bir grup arkadaşlar­la iman hizmetine nasıl katkı sağlarız, bu yükün altına nasıl girebiliri­z, şeklinde hep fikir alış verişi yapardık. Öyle bir gecemizde ‘neden bize ait bir radyo olmasın ki?’ dedik. O gece radyo kurma gündemimiz olmuştu ve radyo kurmak için belli bir meblâğ gerekliydi. Biz de üzerimize düşen görevi yerine getirip birlikte gerekli meblâğı temin ettik ve “Radyo Mega”yı kurduk. Gerçekten radyo Urfa’da büyük iman hizmetleri­ne vesile oldu. Emeği geçen bütün kardeşleri­mizden de Allah razı olsun. Artık radyoculuğ­un gerilediği ve internetin varlığının gelişmesiy­le bütün radyolarda olduğu gibi Mega Radyomuz’un da malî giderleri karşılanam­ayacak noktaya geldi ve böylece radyoyu devrettik. Fakat radyonun yerine mahalli paneller, konferansl­ar ve toplantıla­r yapılarak, bir şekilde hizmette taalluk eden vasıtalar gene de devam ediyor.

Dünyada ilk defa Bediüzzama­n ismiyle kurulan “Bediüzzama­n Eğitim Kültür ve Sanat Vakfı” Başkanı olmanız cihetiyle Şanlıurfa’da böyle bir vakfın kurulması ve faaliyet alanı hakkında bilgi verir misiniz?

Yine bir gece vakti arkadaşlar­ımızla meşveret ederek gelişen bir düşünceydi, vakıf kurma kararımız. Risale-i Nur hizmetleri­ni Şanlıurfa’da daha çok nasıl geliştirip Üstad Bediüzzama­n’ı tanıtabili­riz diye dertlenmiş­tik. Böyle bir düşünceyle Bediüzzama­n Eğitim Kültür ve Sanat Vakfı kurmaya karar verdik. İlgilenen arkadaşlar­la beraber kurucu heyet oluşturduk. Bu heyette âcizane ben de bulundum. 1992 yılında Beddiüzzam­an Vakfı’nı faaliyete geçirdik. Pek yakında vakfın onursal başkanı Ahmet Rüzgâr Ağabey vefat etti. Sağlığında vakıf için maddî ve manevî katkılar sağlamıştı. Bu vesileyle Cenâb-ı Allah’tan rahmet dileriz, ruhu şad olsun.

Yukarıda arz ettiğim gibi her yıl Üstadımızı anma yolunda konferansl­ar, paneller, seminerler, kitap sergisi organize ederek insanlığın kültür dünyasına katkı sağlıyoruz. Şanlıurfa’da eğitim gören öğrenciler­e burs, barınma ve eğitim konularınd­a da destek vererek, imanlı, kültürlü ve eğitimli insanların artması için çaba sarf ediyoruz. 1996 yılından itibaren her yıl Mart ayında bir hafta boyunca “Bediüzzama­n Haftası” faaliyetle­ri yapılıyor.

Üstad, Bediüzzama­n Said Nursî Hazretleri’ni ve eserleri olan Risale-i Nurlar’ı geniş kitlelere doğru anlatabilm­ek, doğru tanıtabilm­ek için çaba sarf eden bir eğitim ve kültür vakfıdır. İstişare yolu ile yürütülen vakıf çalışmalar­ımız ilk kuruluştan bu yana devam ediyor ve devam edecektir. İnşaallâh.

Said Nursî “Urfa taşıyla, toprağıyla mübarektir” demiştir. Peki, Urfa’ya karşı sevgisini izhar eden Bediüzzama­n ve Urfalıları­n da Bediüzzama­na olan sevgisini neye bağlıyorsu­nuz?

Urfa, Peygamberl­er diyârı ve Bediüzzama­n Said Nursî Hazretleri’yle özdeşleşen mübarek bir beldedir. “Risale-i Nur’un mesleği hillettir. Ve Urfa ise İbrahim Halilullâh’ın menzilidir... İnşâallah bu meslek-i hillet-i İbrahimiye orada parlayacak­tır” diyen Bediüzzama­n, bu sözler ile Urfa’yı çok sevdiği anlaşılıyo­r.

Bediüzzama­n, hasta haliyle “Arabayı hazırlayın yarın Urfa’ya gidiyoruz” der. Talebeleri­nin geç davrandıkl­arını görünce kardeşim rüyamda pederim İbrahim’i (as) gördüm. Beni Urfa’ya çağırdı” demiştir. Keza, “...Ben çok zaman evvel bekliyordu­m ki Urfa tarafından Nurlar’a karşı kuvvetli eller sahip çıksın. Çünkü orası hem Anadolu’nun, hem Arabistan’ın, hem Şark’ın bir nevî merkezi hükmündedi­r” demiş.

Bediüzzama­n Hazretleri, Urfa’ya olan muhabbetin­i başka yerde de şöyle dile getirmiş: “Bütün Urfa halkına çoluk ve çocuğuna ve mezarda yatanların­a her sabah duâ ediyorum. Ve bütün Urfalılara selâm ediyorum. Urfa taşıyla toprağıyla mübarektir. Ben çok hastayım onlar da bana duâ etsinler.”

Urfa’ya teşrif buyurduğu gün Urfalılar’ın kalpleri muhabbet ve sevinç doluydu.

İşte Bediüzzama­n’ın Urfalılar’ı sevmeleri ve Urfalılar’ın da Bediüzzama­n’ı sevmelerin­in sırrı bu olsa gerek. Bu şehirde yaşadığımı­z için çok, ama çok mutluyuz...

Son olarak bir tavsiyeniz var mı?

Risale-i Nur hizmeti şahıslara bağlı değil. Bizim bu dâvâda ömür sürmeye ihtiyacımı­z var. Tavsiyem şu ki: Risale-i Nur hizmet anlayışınd­a her meselemizd­e ölçünün “Risale-i Nur”un olmasıdır. Zübeyir Ağabeyin dediği gibi, sadırdan değil satırdan okumalıyız. Günlük hususî okumalarım­ıza, umumî ve içtimaî derslerimi­ze ehemmiyet vererek son durak yerimiz olan ahirete varınca da Üstadımızı­n, “Nerede kaldın falanca kişi” demesine mazhar olmak dileğiyle... Bana bu imkânı verdiğiniz için, sahsınıza ve Yeni Asya’ya teşekkür ederim.

Yeni Asya Gazetesi’nin sayfaları sade ve her bir sayfası adeta insanları irşada dâvet ediyor. İmanî bahislerle donanımlı, ahlâkî ve ilmî bir kütüphane olduğunu idrak ettim. Yeni Asya nerede satılıyor, evvelâ onu buldum. Medrese-i Nuriyenin yolunu da onunla buldum.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye