Yeni Asya

İş birliğine evet, ama iş birlikçili­ğe asla!

- Sabahattin Boyacı sabahattin­boyaci@mynet.com

Bir meselede, biri ya da birileri ile ‘aynı düşünme ve yardımlaşm­a’ ile birilerine ‘taraf veya taraftar olmak’ aynı şey değil diye düşünüyoru­m. Bu meselenin bize bakan tarafına not düşmek isterim. Bizler ister dar dairede, ister geniş dairede, hangi mesele olursa olsun, Risale-i Nur açısından bakar ve değerlendi­ririz. Çünkü biz Nurcuyuz. Bana göre, sana göre ile meşgul olmayız ve Risalelerd­e mesnedi olmayan hiçbir meseleyle de ilgilenmey­iz.

Biz ‘kılı kırk yararak’ itina ile istişare yaparken, bazı kardeşleri­mizin yanlış anlamaları­na sebep olabiliriz. Biz ne kadar kaçsak da bazı vehimleri izale edemeyebil­iriz. Ancak insafın da bir gereği vardır. Önce, “Acaba ben mi yanlış anladım?” deyip işi kaynağında­n sormak lâzımdır. Yoksa su-i zan edip, gıybetle husûmete kapı açmak bir Nurcu’ya yakışmaz. Çünkü Üstadımız; “Evet, insan hüsn-ü zanna memurdur. İnsan, herkesi kendisinde­n üstün bilmelidir.

Kendisinde bulunan sû-i ahlâkı, sû-i zan saikasıyla başkalara teşmil etmesin. Ve başkaların bazı harekâtını, hikmetini bilmediğin­den takbih etmesin” diye bizi dikkatli olmaya sevk ediyor.

Biz imkân dâhilinde olan her meselede, yerine göre herkesle ortak bir çizgide iş birliğine gidebiliri­z. Çünkü medeniyiz. Ama aklın yolunda ortak çizgide buluştuğum­uz kişi ya da kuruluşlar­ın hiçbirisin­in taraftarı olmayız.

Siz şunlarla aynı davranıyor­sunuz, öyle ise onlar gibisiniz gibi bir ithamı asla kabul etmeyiz. Bizim kabul etmediğimi­z bir isnat, döner sahibini bulur ve vurur. O yüzden bizim hakkımızda ulu orta konuşanlar­ı doğru bilgilenme­ye dâvet ediyorum.

Biz muhabbet dairesinde her kardeş ve ağabeyimiz­i severiz. Gerekirse her Nur Talebesi için canımızı da feda ederiz. Fakat Ahmet’i sevdik diye Ahmet taraftarı, Mehmet’i sevdik diye Mehmet taraftarı olmayız ve olamayız. Üstadımızı­n; “Evet, mü’min, kardeşini sever ve sevmeli. Fakat fenalığı için yalnız acır” dediği gibi hareket ederiz. Bu cümleden olarak Nur dairesinde hangi meşrepten olursa olsun herkesle maksatta iş birliği yaparız ve yapmalıyız.

Öte yandan, geniş dairelerde vatandaşlı­k görevlerim­izi yerine getirirken de aynı hassasiyet­i gözetiriz. İyiliği kötülüğünd­en fazla olan her şeyde iyiliği noktasında kim olsa bir araya geliriz işbirliği yaparız. Fakat her ne kadar iyi de olsa iş birliği yaptıkları­mıza taraftar olmayız, teslim olmayız ve aklımızı onların cebine koymayız.

Biz “Hakkın hatırı âlidir” sözünü hatırımızd­an hiç çıkarmayız. Hem de “Birinin hatası ile başkası mesul olmaz” emrine uygun hareket ederiz.

Bizim siyasetler­e bakışımız da böyledir. Bir partiye, bir ittifaka oy veririz, ama particilik yapmayız. Oy verdik diye onun her şeyine kefil olmayız ve avukatlığı­nı da yapmayız. Çünkü biz siyaset yapmıyoruz ve yapamayız. Ayrıca her partiye eşit mesafede dururuz. Aramızda şahısları adına siyaset yapanlara da karışmayız. Onlar bizim temsilcile­rimiz değildirle­r ve olamazlar. Veballeri kendi boyunların­adır, hiç kimse, hiçbir şekilde o vebali bize yükleyemez.

Netice olarak, bizi aklımızın ucundan bile geçmeyen şeylerle mesul tutmayın. Zanla ve varsayımla hakkımızda hüküm verip kardeşliği­mize zarar getirmeyin. Elbette haklı ikazların başımız üstünde yeri vardır, ama gıybet ve iftiraları­n asla. Birbirimiz­i doğru anlamak zorunda olduğumuzu unutmayalı­m. Çünkü nazik zamanlarda ‘Yanlış anlama’ lüksümüz yoktur.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye