YAPRAKLARA SEVGİ İŞLİYOR Aynayı yok etmek, kusurları yok etmez
Nick Merderyan usta, yarım asırdır sevgi, barış ve hoşgörü Mesajlarını yapraklara işliyor. yaprakları dünyanın dört bir yanına yayılan usta ilk eserine yunus emre’nin ‘sev seni seveni’ sözünü işlemiş.
Nick Usta her bir yaprağın farklı mesajlar ve manevî anlamlar taşıdığını, bu sebeple sadece görsel amaçlı satılamayacağını söylüyor.
DÜNKÜ BULMACANIN CEVABI
10 yaşında başladığı serüvenini Kapalıçarşı’da sürdürmeye devam eden Nick Merderyan dünyaya sevgi mesajları yayıyor. ‘Hoş görü yaprakları’ adını verdiği yaprakların üzerine çeşitli mesajlar nakışlayan Merderyan serüvenini şöyle anlatıyor; “O sıralar lüle taşı işiyle uğraşıyorum. Gelen bitki difenbahia, sadece yaprağı var. İki yaprağının sararmış olduğu dikkatimi çekti. Neden yaptığımı bilmediğim şekilde kitabın arasına koydum, bir fikrim yoktu. Gayriihtiyari o an yapılmış bir hareket.”
‘Sev Seni Seveni’
Hikâyesini ve başarısını pek çok yerde duyduğumuz Merderyan ustayla ‘Cep Hikâyeleri’ isimli Youtube kanalında karşılaşıyoruz. Hikâyesini ve barış dilini orada da anlatan usta ilk yapraklarına Kanunî Sultan Süleyman’ın tuğrasını ve Yunus Emre’nin ‘sev seni seveni’ sözünü işlemeyi işlemiş. İlk çalışmasını satış amacıyla
yapmadığını belirten usta güzelliğine doyamadım’ dediği ilk çalışması satılınca, yapraklarla olan macerası da başlamış olur. 1968 yılında İslâmî tasarımlarla başladığı çalışmalarına daha sonra Hıristiyanlık, Musevilik’le ilgili konuları da ekler. Dinlerin, sevgi ve barış mesajlarını işlediği bu yapraklara ‘hoşgörü yaprakları’ adını verir.
Mânasını bilmeleri şart
Nick Usta her bir yaprağın farklı mesajlar ve manevî anlamlar taşıdığını, bu sebeple sadece görsel amaçlı satılamayacağını söylüyor. Hatta beğendiği bir yaprağı almak üzere olan müşterisi ile arasında geçen ilginç diyaloğu şu şekilde paylaşıyor: “O kargaşa içerisinde ben hazırlarken kendi aralarındaki konuşmaları duydum. Bu banyoda iyi durur falan. Ama bu Âyetel Kürsî, banyoya konulacak şey değil. Kâğıtları yerine koydum. ‘Sanırım banyoya koyacaksınız. Bu orada kullanılmaz, önemli bir duâ’ dedim, muhtevasını anlattım. ‘Satamam, farklı bir şey bakın.’ Şaşırdılar. Tam detaylı anlatınca teşekkür edip ‘evimizin en güzel yerine asacağız’ dediler. Aldıkları eserin içindeki mesajı mutlak bilmeleri lâzım.” Nick ustanın dükkânını ziyaret edenler arasında İngiltere Kraliçesi Elizabet, Suudi Kraliyet Ailesi, Katar Emiri önemli müşterileri arasında bulunurken Clinton ve Bush aileleri, Bill Gates, İspanya Kraliçesi Sofia ve daha birçok yer alıyor. Haber Merkezi vülmeye düşkün insan, eleştirilmeye kapalı. Nefsi kollamaktır bu.
İnsan, nefsini avukat gibi savunuyor. Onu kusursuz görüyor.
Öyle ki kusurunu gösterene de düşman oluyor.
Bir programımızın sonunda beyefendi, yanıma yaklaşıp; “Benim hakkımda size bilgi mi verdiler? Sohbet boyunca benim problemlerimden bahsettiniz.” diye ciddî ciddî yakındı. “Böyle bir şey yok.” dediysem de ikna olmadı.
Zaman zaman kelimelerle diktiğiniz elbise çok kişiye tıpatıp uygun hale geliyor. Mü’minin mü’mine ayna olması, insanın kardeşinde kendini görmesidir. Aynaya yansıyan görenin kendisidir. Ayna, gerçekleri gösterir.
Kusurlar göründüğünde aynayı değil, kusurları yok etmeli insan. İnsan da aynadır. Mü’minde gördüğü kusurlar aynı zamanda kendidir. Kusurları, omuzundaki akrebi gösterir ayna. Vesile anlamlı insan için. Görene değil, Gösterene çevirmeli nazarları. Aynayı kırmak, kusurları yok etmiyor.
Kimse ayna karşısında kendini korumaya almamalı. Okuyucu yazar, yazar okuyucu için aynadır. Aynalar yalan söylemez. Eleştiren muhatap, kendini görmeye fırsattır. Susturmamalı senin gibi düşünmeyenleri. Yoksa, körlük olur.
Yırtık bir elbiseye kimse talip olmuyor. Herkes üzerinde temiz, düzgün, yakışan elbiseler görmek istiyor. Ama elbisenin temiz olması için de kimse gereken itinayı, gayreti göstermiyor.
Temiz elbise, temiz ruha temizdir. Kirli bedeni, temiz elbise örtmüyor.
Aynaya düşman olunmaz. Ayna, kusuru yok etmez; aynayı yok etmek de kusuru yok etmez.
Her insan birer aynadır; aynayı değil, gösterdiği kusurları yok etmeli.
Okuyucu yazar, yazar okuyucu aynasında kendini görür. Yazar da, okuyucu da yerine göre birbirine elçidirler. Elçiye zeval olmaz.