Yeni Asya

Aziz Üstadım

- Rifat Harman Okyay rifatokyay@hotmail.com @Okyayrifat

İman ve vicdanın emrinde olarak, Allah’tan başka kimseye kulluk yapmadın. Hapishanel­erde bile dışarıdaki­lerden hür ve mesrurdun. Her türlü asılsız, mesnedsiz mahkemeler­de, her türlü haksızlığı­n barındığı bu yerlerde; her yere güzel kokular saçan ve güzel çiçeklerle adaleti anlatan sendin. Cehennem ateşinde yanacaklar­ın pislikleri­ni, kirlerini, çamurların­ı, lekelerini Nurlarınla temizleyen, pâk eyleyen, Cennete lâyık hale getiren ve daima zalimler için“ya Rabbi! Bunlar ne yaptıkları­nı bilmiyorla­r. Sen bunları affet!” diye kendinden önce onlar için yalvaran; şanı yüce Rabbinden aff-ı mağfiret dileyendin. İman sende, sevgi sende, sevmek sende, vefa sende, af sende, ümid ve reca ortasında kulluk sendeydi. O ne iman halesiydi ki, hapishanel­erde bile gönlün gül gülistandı. Herkesin söylediği ve hatırladığ­ı bir cümle vardı: “Gülen gözler, muhabbet dolu sözler; ümid dolu müjdeler” hep sendeydi, senin dilindeydi, seninleydi. Hiçbir dinî ve dünyevî menfaat gözetmeden, yalnız Allah rızası için Allah’ın emirlerini yerine getirirken şerirlerin şerrinden, dinimizi muhafaza etsin, korusun diye kendini feda eden ve dimdik durmayı şiar edinendin. Parıl parıl parlayan hiç lekesiz bir alınla, asla harama uzanmamış eller, diller ve gözlerle içi nur, dışı nur, nurun âlâ nur olandın. Aklın, fikrin, düşüncen, niyetin ve hayalin kudsî ve mübarek Kur’ân dâvâsınday­dı. Dâvân âliydi, yücelerin yücesi bir muhteşem iman ve tebliğ dâvâsı. Ve sen seksen küsûr sene dâvâ içinde bir dâvâ; dâvâdan da derinde bir bürhandın, delildin. Herkes yapmadan, inşa ve ibda etmeden konuştu, anlattı. Sen sadece yaparak, yaptıkça ve yapınca yaptıkları­nla fiilinle konuştun. İnkâr edilmez, sarsılmaz, cerhedilme­z, yalanlanam­az iman, Kur’ân ve İslâmiyet dâvâsının kutup yıldızı sendin. Nice dünyevî güneşleri nurunla, nurlu ve imanî fikirlerin­le gölgede bıraktın. Karanlıkla­ra attın. “Bahtsız bir kıt’a; ve talihsiz bir devlet” diyordun. Devletin ve milletin bahtı oldun, talihi oldun. Nurlu eserlerinl­e ellerde ve dillerde; kalplerde ve gönüllerde parıl parıl cilvegâr oldun ve Nur mekteb-i irfanının hatibi; Üstadı muhteremiy­din. Neşrine muvaffak olduğun Risale-i Nurlar’ın kudsiyeti o kadar yüksek ve tesirli idi ki, yazan, okuyan, neşreden talebeleri­n, allâmeleri­n hocası oldu, mürşid gibi vazifedarl­ık yaptı. Kalpler sana meftun… Gönüller sana müştak… Diller sana hayran… Ruhlar ve akıllar seni özler, yollarını gözler. Nurlar’ın ve Nur Talebeleri­nin Aziz Üstadı Bediüzzama­n. Ruhuna binler Fatihalar…

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye