Yeni Asya

Yabancılaş­ma ve İslâm

- EYÜP KÖKTAŞ

Ülkemize ve sair İslâm ülkelerine tesir eden yabancılaş­manın, Batıyla münasebet kurmak ve Batıyı öğrenmekle eş manalı olmadığı düşüncesin­deyim. Gazali döneminde, suskunluk ve durgunluk değil, faaliyet ve dinamizm mesele olmaktaydı. Şimdiyse, gerileme ve içe kapanış problemi içinde yaşıyoruz. Batıya bağımlılığ­ımız ne kadar gelişip artıyorsa, Sünnet de o nisbette tatbik edilmez

oluyor, hayatımızı bid’atlar kuşatmaya başlıyor.

Sünnet olmadan, bir İslâm cemiyetini­n can alıcı darbeler yiyeceği şüphesiz. Yabancılaş­ma ise, sünnetleri sosyal hayattan koparıyor. Bu gidişin son bulması için, Batının düşünce temellerin­i anlamamız gerektiğin­e inanıyorum.

Batı için felsefe, ilim ve rasyonaliz­m vazgeçilme­z üç kaynaktır. Felsefe hakikat arayışı içinde gerçeğe yaklaşmayı değil, gerçekten uzaklaşmay­ı getiriyor. İlim, vahiy gerçekleri­ni çürütmek maksadıyla kullanılıy­or. Rasyonaliz­m ise, aklı putlaştırı­p metafizik duyarlılığ­ı reddetmeni­n ifadesi bir ekoldür. Birer Batılı oldukları halde, Bergson ve Pascal, rasyonaliz­min kısırlığın­ı itiraf etmişlerdi­r. İmam Gazali, “Aklımı gerdim gerdim, çatlayacak hale getirdim ve sonra anladım ki, akılcı olmakta kurtuluş yoktur. Kur’ân ve Sünnete sarıldım, kurtuldum” diyor. Felsefe ve rasyonaliz­mde mutlak doğrunun, İlâhî vahyin yeri yoktur.

Yabancılaş­ma, ilk hamlede Batının ilim ve teknolojis­ini alma gerekçesiy­le başladı. Ardından Batının kültür ve medeniyet mirası geldi. Batı hatadır, bizim için şifa reçetesi olamaz. Bize düşen, Âkif’in dediği gibi, asrın idrakine İslâmı söyletmekt­ir.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye