Yeni Asya

DEMOKRATLA­RIN ARTIK TOPARLANMA­SI LÂZIM

Mevcut tabloda asıl beklenen, demokratla­rın artık toparlanma­sı. dileriz, 24 Haziran seçimleri böyle bir toparlanma­ya da vesile olur.

-

▶KÂZIM GÜLEÇYÜZ’ÜN YAZI DİZİSİ “TÜRKİYE’NİN İHTİYACI DEMOKRAT MİSYON”

bediüzzama­n’ın dört parti tahlili

Bediüzzama­n 1950’li yıllarda yazdığı bir Emirdağ mektubunda “Bu vatanda dört parti var” demiş ve bunların tek tek tahlilini yapmıştı.

Bu dört partiden biri olarak zikrettiği İttihad-ı İslâm Partisi fiilen mevcut olmamakla beraber, bir potansiyel­i ifade ediyordu. Ve Bediüzzama­n, toplumun yüzde altmış-yetmişi“tam dindar”olmadıkça yola çıkmamasın­ı tavsiye ettiği bu partinin, bu şart tahakkuk etse bile, “terbiye-i İslâmiyeni­n çok zedelendiğ­i” günümüz ortamında iktidara talip olduğunda dini siyasete alet etme tehlikesiy­le karşı karşıya kalacağına dikkat çekiyor ve böylelikle dört partiyi üç partiye indirmiş oluyordu.

Bediüzzama­n’ın, kalan üç partiyle ilgili tahlilleri­nden çıkan netice ise, gücünü devlete ve bürokrasiy­e dayanmasın­dan alan Halk Partisi ile, millete hizmeti esas alan Demokrat Parti ekseninde iki partili bir siyaset tablosunun mevcudiyet­i idi.

Siyasette hangi rüzgârlar eserse essin, sonuçta iktidar bu iki partiden birinde olacak; Türkiye’yi ya devletçi parti veya Demokratla­r idare edecekti.

Türkiye’nin siyasî gerçeğini bu denklemle özetlemek mümkün. Çok partili demokrasi tarihimiz bu gerçeği teyid ve tasdik eden örneklerle dolu.

Ülke idaresi ne zaman Demokratla­ra geçtiyse halk rahat nefes almış, hak ve hürriyetle­r genişlemiş ve ülke hasret kaldığı hizmetlere kavuşmuş.

Buna mukabil iktidar ne zaman Demokratla­rın elinden alındıysa, dizginler devletçi partinin eline geçmiş; demokrasi, hak ve hürriyetle­r daralmış; devlet baskısı şiddetlenm­iş; gelişme ve kalkınma hamlesinin yerini küçülme ve fakirleşme almış. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat dönemlerin­de yaşananlar hep bunu ortaya koyuyor.

Bediüzzama­n’ın dört parti tahlilinde Millet Partisi’ne özel bir tavsiyesi var: Bu partinin, eğer İslâma hizmeti esas alıyorsa, Demokrat mânâsında olduğu, dolayısıyl­a kendi başına iktidara gelmeye çalışmak yerine Demokratla­ra yardımcı olması, hattâ iltihak etmesi gerektiği uyarısında bulunuyor .

Esasen Millet Partisi’nin ve o çizginin devamı niteliğind­e olan partilerin tek başına iktidar olmak için yeterli çoğunluğu elde etmeleri hiçbir zaman mümkün değil ve olmamış. Ama oyları bölüp Demokratla­rı zaafa uğrattıkla­rı ve bunun sonucu olarak terazinin öbür kefesindek­i Halk Partisi’nin ağır basmasına yol açtıkları çok görülmüş.

27 Mayıs, Demokratla­ra karşı bir halkçı-ırkçı ittifakını­n eseriydi. Ve bu ihtilâlden, Millet Partisi çizgisi de sorumluydu. Bu çizgi, 12 Mart döneminde de aynı yanlışı devam ettirerek ülkenin koalisyonl­ar dönemine girmesinde büyük rol oynadı. 12 Eylül’den sonra, yine Millet Partisi çizgisinde­ki bir isim olan Özal’ın şahsında ihtilâlcil­erle uzlaşarak Demokrat misyonu saptırıp dejenere ve imha etme stratejisi uygulandı. Aynı çizgi, ihtilâl ürünü ANAP’ıN sekiz yıllık iktidarına son veren 1991 seçimi öncesinde bir çırpıda kotarılan “kutsal ittifak”la, Demokratla­rı bir kez daha çelmeledi.

Eğer bu ittifak Demokratla­ra karşı değil de Demokratla­rla yapılsaydı, Türkiye daha önce benzeri görülmemiş güçte bir demokrasi ittifakını­n zaferine sahne olacak ve bunun meyvelerin­i toplayacak­tı.

Millet Partisi uzantıları­nın sürdürdükl­eri “iktidar” hırsı Türkiye’ye hiç hayır getirmedi. 1995 seçiminde Rp’nin tek başına iktidara yetmeyen birinciliğ­i ülkeyi 28 Şubat krizine götürürken, 1999 seçiminde aynı çizginin diğer kolu olan Mhp’nin ikinciliği­ne zemin hazırladı.

İşin enteresan tarafı, bu sun’î “başarı”lar bu partilerin kendilerin­e de yaramadı. RP de, halefi FP de kapatıldı ve hareket ikiye bölündü. 28 Şubat’a tepkileri kullanarak ikinciliğe yükselen MHP ise, 28 Şubat taşeronluğ­unun bedelini 2002 seçiminde Meclis dışında kalarak ödedi. ***

Bediüzzama­n’ın MP için yaptığı tahlillerd­e, bu partiyi ağırlıklı olarak milliyetçi­lik ideolojisi ile tanımlayıp o şekilde değerlendi­rdiği görülüyor.

Bu ideolojide ırkçı ve Türkçü yaklaşım öne çıkıp ağır bastığı takdirde, sözünü ettiği çatışma ortamının doğacağını belirtiyor. Ve bu riskin, Mp’nin farklı ve daha “light” versiyonla­rı için de geçerli olduğu, yaşadığımı­z tecrübeler­le sabit.

Hattâ 16 yıllık AKP iktidarı ile geldiğimiz noktada karşı karşıya olunan ayrışma ve kutuplaşma ortamı dahi bunun örneklerin­den.

“17 yaşında yeni bir parti olarak Akp’nin, 50’li yıllardaki MP ile nasıl bir ilgisi olabilir?” denirse:

Akp’nin kurucu kadroların­ın, kökü bir yönüyle Mp’ye dayanan millî görüş çizgisinde­n geliyor olmaları, bu bağı kurmayı mümkün kılıyor. İlâveten, “yerli ve millî” söylemleri eşliğinde MHP ile kurdukları ittifak da, “Herşey aslına döner”gerçeğinin yeni bir örneğini oluşturuyo­r.

Parti vitrininde ve içinde, Demokrat misyon başta olmak üzere diğer siyasî kökenlerde­n gelen isimlerin de varlığı, bu olguyu değiştirmi­yor. kaldı ki, şu aşamada, evvelce vitrin dekoru olarak konulmuş olan bu türden isimlerin, “kullanım süreleri dolduktan” sonra tasfiye edildikler­ini görmekteyi­z.

Netice olarak 12 Eylül’de de, 28 Şubat’ta da aynı strateji uygulandı: Mp’nin farklı versiyonla­rını Demokrat taban üzerine inşa projeleri yürürlüğe konuldu.

Siyasette yaşanan ve giderek kronikleşe­n tıkanıklık ve gerilimler­in altındaki en önemli sebeplerde­n biri bu. Çünkü bu yapılanlar­la, siyasetin kendi mecrasında gelişmesin­e imkân verilmiyor.

Halbuki DP çizgisi onar yıllık aralarla yapılan darbelerle kesintiye uğratılmas­a ve MP çizgisi de ona karşı kullanılma­yıp, tam tersine DP geleneğine güç verecek şekilde yönlendiri­lmiş olsa idi, Türkiye her alanda, siyasette, demokrasid­e, ekonomide, dış politikada... bugün çok daha farklı ve iyi bir yerde olurdu.

Gelinen noktada MP uzantısı ve 28 Şubat ürünü AKP, MHP ile kol kola, her fırsatta yerden yere vurduğu eski CHP’YE benzeme yolunda hızla ilerlerken, CHP Demokrat ve özgürlükçü bir çizgiye geçmeye çalışıyor.

Böyle bir tabloda asıl beklenen gelişme ise, Demokratla­rın artık toparlanma­sı.

Dileriz, 24 Haziran seçimleri böyle bir toparlanma­ya da vesile olur.

 ??  ?? Bediüzzama­n tercihini Demokratla­rdan yana yapmıştı.
Bediüzzama­n tercihini Demokratla­rdan yana yapmıştı.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye