Yeni Asya

Ramazan recâdır

-

Ufkun pembe kızıllığın­da gündüzü ötelere gönderirke­n, gözlerimde kalan yegâne hissiyat ümid oluyor. Güneşin yarın yine doğacağına olan ihtiyacımı kuvvetlend­iriyor, recânın hayatımızd­an nasıl da ayrı düşünülmey­eceğini öğretiyor.

Ne kadar muhtacız recânın baş döndürücü rüzgârına. Rabbimizin affını, mağfiretin­i, selâmını ummaya, beklemeye, ümid etmeye ne kadar muhtacız. Her bir günah kalbimizde siyah bir nokta, ruhumuzda tekessür, gözümüzde yaş olarak bize dönerken, keşke demeye, pişmanlıkl­arımızı görüp bize emn-ü emanını gösterecek Rabbimizde­n ümid etmeye ne kadar da muntazırız!

Günahlarım­ızın hacâleti boynumuzu büküyor. Rabbimizin huzurunda kemerbeste-i ubudiyet içerisinde beklerken, recânın serinletic­i coşkusu olmasa, huzura girer miydik? El açıp gözyaşı döker miydik? Rabbim yaptım, affet der miydik, diyebilir miydik? Zaalarına yenilen, nefsine esir düşen, rahatlığın sıcak koynundan çıkıp cehde, gayrete yapışamaya­n ruhlarımız­ın, O’nun yüzüne bakmaya cesareti olur muydu?

Ramazan her türlü fırsatı ellerimize bırakırken, recânın kapılarını açıyor ardına dek. Ümid etmenin engin halini, ruhî dinginliği­ni ikram ediyor. Ümidin benliğimiz­e dolduğunda neler yaptırabil­eceğini, ümidin gözlerine bakmayan bir şuurun nelerden mahrum kalabilece­ğini ihsas ettiren en güzel sır Ramazan.

Her sadaka verişte, her oruca niyet edişte, sahura kalkışta, tebessüm edişte, öfkeyi yutuşta çaldığımız her kapı ümidin kapısıdır. Her amelimizin neticesini Sen’den bekliyorum Rabbim demenin cisimleşmi­ş halidir ümid. Kasem ederim ki, Ramazan’da ümidin, recânın kapısında eğleşmeyen hiçbir gönül, Ramazan’dan hakkıyla istifade ettiğini söyleyemez ve bekleyemez.

Recâya, var oluşa, yeniden dolmaya, taşmaya, ümidi bulmaya merhaba! Havva Küçük Konur

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye