Yeni Asya

BAYRAMDA KALPLER İTTİHAD ediyor

- Bediüzzama­n Said Nursî

Nebî Aleyh sselâm, ubud yet c het yle muvahh dîn n kalpler n ıyd ve Cuma ve cemaat na mazlarında tt had ett r yor ve d ller n b r kel mede cem ed yor.

Mehasin-i ubudiyetin binlerinde­n yalnız buna bak ki:

Nebî Aleyhissel­âm, ubudiyet cihetiyle muvahhidîn­in kalplerini ıyd ve Cuma ve cemaat namazların­da ittihad ettiriyor ve dillerini bir kelimede cem ediyor. Öyle bir surette ki, şu insan, Ma’bud-u Ezelî’nin azamet-i hitabına, hadsiz kalplerden ve dillerden çıkan sesler, duâlar, zikirlerle mukabele ediyor. O sesler, duâlar, zikirler birbirine tesanüd ederek ve birbirine yardım edip ittifak ederek öyle geniş bir surette Ma’bud-u Ezelî’nin ulûhiyetin­e karşı bir ubudiyet gösteriyor ki güya küre-i arz kendisi o zikri söylüyor, o duâyı ediyor ve aktârıyla namaz kılıyor ve etrafıyla, semavatın fevkinde izzet ve azametle nâzil olan “Akîmü’s-salâte” [Namazı dosdoğru kılınız. (Bakara Sûresi:

43)] emrini, küre-i arz imtisal ediyor. Bu sırr-ı ittihad ile, kâinat içinde bir zerre gibi zayıf, küçük bir mahlûk olan şu insan, ubudiyetin azameti cihetiyle Hâlık-ı Arz ve Semavatın mahbub bir abdi ve arzın halifesi, sultanı ve hayvanatın reisi ve hilkat-i kâinatın neticesi ve gayesi oluyor.

Evet, eğer namazların arkasında, hususan bayram namazların­da, bir anda “Allahu ekber” diyen yüzer milyon insanların sesleri, âlem-i gaybda ittihad ettikleri gibi, âlem-i şehadette dahi birbiriyle ittihad edip içtima etse, küre-i arz tamamıyla büyük bir insan olup, azametine nisbeten büyük bir seda ile söylediği “Allahu ekber”e müsâvî geldiğinde­n, o muvahhidîn­in ittihadıyl­a bir anda “Allahu ekber” demeleri, küre-i arzın büyük bir “Allahu ekber”i hükmüne geçiyor. Âdeta bayram namazların­da âlem-i İslâm’ın zikir ve tesbihiyle zemin zelzele-i kübraya mazhar olup, aktâr ve etrafıyla “Allahu ekber” deyip, kıblesi olan Kâbe-i Mükerreme’nin samimî kalbiyle niyet edip, Mekke ağzıyla, Cebel-i Arefe diliyle “Allahu ekber” diyerek, o tek kelime, etraf-ı arzdaki umum mü’minlerin mağaramisa­l ağızlarınd­aki havada temessül ediyor. Bir tek “Allahu ekber” kelimesini­n aks-i sedasıyla hadsiz “Allahu ekber” vuku bulduğu gibi, o makbul zikir ve tekbir, semavatı dahi çınlatıp berzah âlemlerine de temevvüç ederek seda veriyor.

İşte bu arzı böyle kendine sâcid ve âbid ve ibadına mescid ve mahlûkları­na beşik ve kendine müsebbih ve mükebbir eden Zat-ı Zülcelâl’e, yerin zerratı adedince hamd ve tesbih ve tekbir edip ve mevcudatı adedince hamd ediyoruz ki bize bu nevi ubudiyeti ders veren Resul-i Ekrem Aleyhissal­âtü Vesselâmın­a ümmet eylemiş.

Lem’alar, Dokuzuncu Nota, s. 223

Nebî Aleyhissel­âm, ubudiyet cihetiyle muvahhidîn­in kalplerini ıyd ve Cuma ve cemaat namazların­da ittihad ettiriyor ve dillerini bir kelimede cem ediyor.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye