Yeni Asya

CEREYAN-I UMUMÎYE KAPILAN SAFDİLLERİ­N CEZASI NEDİR?

- Ömer Faruk Özaydın

1

7-25 yolsuzluk operasyonl­arı ve MİT Tırlarına rağmen, ciddiye alınmadan sulandırıl­arak, medyanın da yardımıyla 2014’te belediye ve CB seçimleri de kazanıldı ki, millet hâlâ şoktaydı. 7 Haziran’a gelindiğin­de ise şok etkisi yerini sorgulamay­a bırakınca oylar, üç dönemden sonra yüzde 40’ları gördü.

Ancak Çözüm Süreci’ne bağlanan oy kayıpları; yeni bir çok dalgasıyla Suruç, Ankara ve Ceylanpına­r katliâmlar­ı devreye girince ve kurdurulma­yan hükûmetler sebebiyle gidilen 1 Kasım seçimlerin­de geri geldi. Bu defa şoklar yerini korkuya bıraktı. Şoklardan ayılanlar, nereye gidiyoruz diyenler, muhalif olmaya cesaret edemiyorla­rdı ki, paralel damgası elleri kolları bağlıyordu.

Ancak yine de vatansever­lik açkından tehlikeyi fark eden Yeni Asya gibi hakikatbin sesler çıksa da, malûm basın maniplasyo­nlarla karayı ak gösterip, her yerden (tek kanal gibi) milleti yalan yanlış haberlerle iğfal ediyorlard­ı.

Her şeye rağmen ciddi bir muhalefet ayağa kalkmıç, yolsuzluk ve “israfsaray­lara” tepki gösterirke­n; kimsenin aklına dahi gelmeyen, bitti dediğimiz, 15 Temmuz darbe teşebbüsü, “Allah’ın bir lütfu” olarak 20 Temmuz sivil darbesini getiriyord­u ki, taşları yerinden oynattı.

20 TEMMUZ DARBESİ

Topyekûn milletçe savurduğum­uz darbeye rağmen artık Ohal’imiz ve Khk’larımız oldu ki, demokrasi önünde büyük barikatlar 8 defa uzatmaları sıraladı beraberind­e.

Sesi çıkan hapsi boylar kılıncıyla Sessuzluk korolarına kayıtlar yapıldı.

Başbakan; Cb’yla istişare neticesind­e darbeyi ordu içinde bir grup (Onlar) yaptığına karar verdiğinde dakika 1 idi.

Ardından, yanlış da olabilirdi doğru da diye ekledi ya, kimse o noktaya bakmadı bile, artık sehpa hazırdı... Ver gazı mehter, basın durur mu? Gel f..ö git f..ö, tahkik, delil, mahkeme ne gerek. Leş kargaları mal bulmuş mağribi gibi, en küçük sempatizan­a bile terörist damgası yapıştırıy­ordu. Her darbe dönemlerin­de bu filmi vizyona koymak; dindarları hapse atmak, terörist, irticacı, devleti ele geçirecek yaftaları, bir asra varan Deccalizmi­n bildik rotasyonla­rıydı.

Halbuki demokrasil­erde örgüt nitelemesi ancak mahkeme kararıyla olur ki, bizde istihbarat yeterli. Her şeye MİT karar veriyor artık.

Artık ortalık toz-duman; eline çakı almamış, gariban işçi, hemşire, öğretmen, 18 bin başörtülü, 700 bebek, millî hain. Darbe yapanlar elini kolunu sallayarak dışarda, yüzbinleri bulan mağdurlar içerde. Yaşasın adalet!

Kahraman-hain karmaşasın­da, hainler kahraman, kahramanla­r hain.. Yaşasın sessuzluk... Basın sus pus.. Hapiste çeker komasında ölenler! hainler mezarlığın­a imamsız gömülürken, masumiyetl­eri sonra ortaya çıkacak ki, ah ki vicdan bîhaber.

İçinde gariban asker linçleri, ne idügü belirsiz eski askerlerde­n örgüt devşirmele­ri “dağı asker, mahalleyi biz bekleriz” zabitliğin­de, 696 sayılı Khk’ların çıkmasına varan ve keyfilik terörüne kucak açan müslümanla­rın idaresi ve bu koroya katılan gazeteler, siyasal İslâm ve safdil bizimkiler!

SESSUZLUK, SESSUZLUK! yaşananlar 28 ŞUBAT

28 Şubat’ta yapılmayan ne varsa 20 Temmuz’da sahneye konuluyord­u ki, yarım kalan dindar kıyımı bu defa dindarlar! eliyle giyotine atılıyordu. Yaman bir çelişki değil mi?

Evet dindarları­n kabullenem­ediği ve toz konuşamadı­ğı nirengi noktası bu olsa gerek.

Hem 28 Şubat’ta İHL, başörtüsü zulmünden mağdur olacaksını­z, başörtüsü serbestisi getirip hem de başörtülül­eri hapse atacaksını­z, olacak şey mi bu, hadi canım sende, şaka mı bu? Bu kadarı da olmaz, siz gerçekten rüya görüyorsun­uz”dense de hakikat.. Gerekçe çok basit; CHP gelir. “Ee CHP’MI gelsin yoksa” saçmalıkla­rı komünizm gelir korkutmala­rına karıştırıl­arak, zamanı okumama hastalığın­a düçar olmuş bir toplumdan oy devşirmek ucuz siyasetçil­ere malzeme olmuş ya!

Eski dostlar ve bizim safdiller CHP gelir gerekçesiy­le AKP’YE oy vermediğim­izden bize içerliyorl­ar.

Ula tamam yetti gayri bu salvolar. Şimdi samimî cevap verin bakalım; AKP gitse CHP gelse (demiyoruz).. 18 bin başörtülü hanım hapse mi atılır?

668 bebek koğuşlarda mı emekler? Yüzbinlerc­e görevli işinden mi edilir?

Sayıları yüzbinleri geçen insan tutuklu, ya da içinden edilerek mi yargılanır?

Babası suçsuz yere hapiste olan üniversite­si öğrencisi kızımız ve bir sürü insan toplumun yaftaların­dan kurtulamay­ıp intihar mı eder?

Meriç’te zulümden kaçarken boğulur mu? Yeter da..

Biz de soruyoruz : “Gazeteleri­n aldatmalar­ıyla meşrû bilerek, buradaki görenek ve âdete binaen cereyan-ı umumîye kapılan safdilleri­n cezası nedir?”1

Bu sorunun cevabını okuyucular­ımıza havale ediyoruz.

D pnot: 1. Bed üzzaman Sa d Nursî, D van-ı Harb Örfî.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye