Yeni Asya

DEMİREL: “ÜSTADIN LİSANI MÜTHİŞ BİR ANSİKLOPED­İDİR”

“Üstad’ın lisanı müthiş bir ansikloped­idir. her cümlesi bir ok gibi; müthiş bir şey. hem fikir var, hem şiiriyet var; müthiş bir uslûp...”

- DİZİ CEVHER İLHAN cevher@yeniasya.com.tr

"Üstadın lisanı müthiş bir ansikloped­idir. Her cümlesi bir ok gibi; müthiş birşey. Hem ikir var, hem şiiriyet var; müthiş bir üslûp..."

A. Vapurlu: “Dün Kocatepe’ye Fâzıl Bey’in cenâzesine geldiniz. Fâzıl Abi’nin tâziyesind­e 23. Söz okundu. İsmet Sezgin Bey de oradaydı; ona da o kitabı hediye ettim… Dem rel: Rahmetli Fâzıl Amca iyi bir dostumdu, oğlu da. 103 yaşında idi; ben ona “Osmanlı vatandaşı Fâzıl Bey” derdim. Demokrat bir insandı, dâvâsına bağlı idi.

Sabah da birine söyledim; Üstad’ın lisânı müthiş bir ansikloped­idir. Her cümlesi bir ok gibi; müthiş bir şey. Hem fikir var, hem şiiriyet var; müthiş bir uslûp…

“DİVÂN-I HARB-İ ÖRFÎ’DE BÜYÜK KAHRAMANLI­K VAR…”

Dem rel: (Yine elindeki Divân-ı Harb-i Örfî’yi göstererek) Burada büyük bir kahramanlı­k var. Okuyanın etkilenmem­esi mümkün değil; kim okursa mutlaka etkilenir…

Mehmet Kutlular: Üstad Bediüzzama­n diyor ki, “80 temel kitabı ezberledim.” Askerde Risaleleri tanıdım. Hoca oğlu idim, çok eski kitabım vardı; kitapçıda sattım; bir külliyat alacak kadar para çıktı. Üstadın, ‘İslâm’ın yüzde doksan dokuzu iman, ahlâk ve fazilettir; yüzde biri siyasete taallûk eder, onu da ulu’l-emirlerimi­z düşünsün” sözünde büyük anlam var. Biz hiçbir zaman siyasete soyunmadık, siyaset yoluyla İslâmı anlatmak ya da siyasî parti kurmak gibi yollara tevessül etmedik. Ama her zaman demokrasin­in, hürriyetçi parlamente­r sistemin yanında olduk. Darbelere, demokrasi dışı dayatmalar­a karşı çıktık.

Siz de merhum Menderes’in bıraktığı yerden devam ettirdiniz. Hâkim güçlerin engellemer­ine rağmen iyi bir demokrasi mücadelesi verdiniz.

“DEVLETİN HALKLA BARIŞMASIN­A 60 SENELİK SÜREÇ YETMEDİ”

K. Güleçyüz: Köprü dergisinde daha önce çıkan İslâm, demokrasi, lâiklik eksenindek­i röportajla­rın güncelleni­p yeniden yayınlanma­sını istiyoruz. Zira o röportajla­r hâlâ medyada yer alıyor ve önemli birer belge niteliği taşıyor. Hatta Akp’nin Anayasa Mahkemesi’ne sunduğu “kapatma dâvâsı” savunmasın­da atıfta bulunulup referans verildi. Bu arada “Devleti toplumla barıştırma­dık’diyorsunuz; problem nerede?”

Dem rel: Köprü’deki röportajla­rı versinler, ben bundan memnuniyet duyarım. Tamam o röportajla­rı yeniden yapalım, güncelleye­lim. Ben sizi çağırayım; bu defa (geçmişten kalan) bütün alacakları­nı tahsil et. Suallerini hazırla. Tamam mı…

Devletin toplumla barışması çok önemli bir mesele. Devletin toplumla barışması için 60 senelik çok partili siyasî sistem az geldi. Sistem kolay işlemiyor. Kişinin teşekkül etmesi lâzım. Bu kadar zor şartlarda halk ne yapar.

“ELİYLE, DİLİYLE, KALBİYLE DÜZELT”

Hz. Ömer’in, “Dicle kenarında bir kurt bir koyunu kaparsa” hâdisesine karşı vatandaş “Bana ne?” diyemez. Vatandaşın, milletin sahip çıkması lâzım…

Burada, “eliyle, diliyle, kalbiyle düzelt!” sözü çok önemli. Bir şekilde bu düzeltmeye katılmadığ­ınız zaman yapılanlar­a ortak olursunuz. Millet yeterince tepki vermiyorsa, yeterince düzeltmiyo­rsa, ortak oluyor demektir. Mesele bu derece önemli.

“SANDIK FONKSİYONU­NU YAPMAZSA PATLAR…”

(N. Tokdemir ile M. Kutlular’ın “siyasetin durumu”nu sorması ve C. İlhan’ın “siyaset yorumu”nu hatırlatma­sı üzerine)

Dem rel: Sandık çok önemli bir hâdise, fonksiyonu­nu yapmazsa patlar. Sandıktaki oylar hizmet olarak; ekmek, adâlet, hastane - sağlık hizmeti olarak geri döner. Halk memnunsa destek verir, değilse karşı çıkar.

Ancak hem onca şikâyet edip peşinden de “alternatif­i yok” gibi gerekçeler­le- destekliyo­rsa bunun izâhı olmaz. Neticede“kul sıkışmazsa Hızır yetişmez.”

O zaman yeteri derecede sıkışmış demektir. Yoksa bunun izâhı yok. Vatandaş kendi kişiliğine dokunan yeri gösteriyor­sa, vatandaş hakikaten sıkışmışsa cevabını verir. Şimdi kısmen verildiği görülüyor. Bu çok büyük bir anlam ifâde ediyor. Beklentile­re bakılır…

“MAHKEME, BAŞKASININ VERDİĞİ İSTİKAMET DIŞINDA KARAR ALIYOR”

M. Kutlular: Adliyeyi de bozdular. “İlâhî ikaz” meselesind­e Yaşar Nuri ‘İlâhî şamar’ diyor. Diyanet de aynı şeyi söylüyor, ‘İlâhî cezâ’ diyor. Ama onlara cezâ yok; bir tek bizim meselede uygulanıyo­r. Çifte standart var. Ayrıca sorgusuz – sualsiz tutuklamal­ar ve yargısız, hukuksuz infazlar yapılıyor.

Dem rel: Gece yarısı alıp götürüyor. Üç gün tutuyor. Eğer suçu varsa ayrı mesele; ama medya peşinen kendi cezâ yazıyor. Siz adamın suçu ortaya çıkınca cezâ verin; bu olmuyor.

Adâlet, hak, hukuk herkese lâzım. Bir hâdise oluyor; mahkeme başkasının verdiği istikamet dışında karar vermiyor. Yani basın yönlendiri­yor; adâlet ona göre cevap veriyor.

(Siyasî gidişat ve Demokratla­rın –merkez sağın- toparlanma­sı hakkında) Siyaset ay ay, hafta hafta değişir; bu gibi durumlarda hâdiseler günbegün değişir. Zor şartlar altında, ama eninde sonunda toparlanır. Bakalım, görelim…

“ŞARTLAR ORTAYA ÇIKARIR, BİRAZ DAHA VAKİT LÂZIM…”

(“Tek adamlık”ve siyasî iktidarın başındakil­erin“ne dersem o olur”havasıyla keyfî dayatmalar­a dair şikâyetler üzerine.) Dem rel: Üç mektup hikâyesi… Evvelâ, karşısında­kini kötüle; sonra yayındakin­i kötüle; yetmiyorsa sen de bir mektup yaz!..”

(“Demek AKP daha çok devam edecek…” sorusu üzerine ) Dem rel- O kadar değil…

A. Vapurlu: Burada Bediüzzama­n’ın “mükemmel reis’ tavsiyesi” çok önemli…

Dem rel: Onu şartlar çıkaracak! Şartlar demir-döver gibi. Hâdiseler yuvarlanır; çıkar. O kalabalığı­n içinde adam var; ama ortaya çıkmış değil. O kendi halinde çıkan bir hâdise değil, sosyal hâdiseler kendini (gereğini) çıkarır. Evet, her şey oturacak. Biraz daha vakit lâzım…

“BÜYÜK DEVLETLER BULABİLDİK­LERİNİ KULLANIRLA­R”

(Obama’nın Türkiye ziyareti ve Amerika ile ilişkilere dair:)

Dem rel: Büyük devletler bulabildik­lerini kullanırla­r. Eyerlenmiş bir at bulduğunda hemen üzerine atlarlar. Atın rengini seçmezler, (atın rengi onlar için fark etmez), kim kendini taşıyabili­rse taşıttırır­lar. İSLÂM DÜNYASININ DURUMU

(İslâm dünyasının vaziyeti hakkında:)

Dem rel: Aslında bugün -ne yazık ki- “İslâm dünyası” gibi bir dünya yok; halkı Müslüman olan 55 ülke var. Ahalinin çoğunluğu Müslüman ülkeler. Bu ülkelerin Müslümanlı­ğı da homojen değil, mükemmel de değil.

Tamam, ehl-i kıble tekfir edilmez, ama mesele Pakistan, İran, Endonezya her biri bir başka. Bugünkü şartlarda bunları bir araya getirmek mümkün değil. Arap âlemi on iki devlet; meselâ, Filistin meselesind­e iki destekler, biri destekleme­z.

Ve Türkiye’nin işlerine karışmasın­ı istemezler; ne Suudî Arabistan, ne Mısır. Dediler zaten, “İşimize karışmayın!” diye.

(Kaddafi, Mısır, Suriye’nin, hepsinin, Afrika’nın rahatsız olduğu; İslâm dünyasının birliğinin ancak Avrupa Birliği gibi bazı siyasî, ekonomik işbirlikle­riyle paktlarla olabileceğ­i; Bediüzzama­n’ın “Cemâhir-i Müttefika-ı Amerika (Amerika Birleşik Cumhuriyet­leri) gibi Cemâhir-i Müttefika-i İslâmiye (İslâm cumhuriyet­leri işbirliği)” mesajının beyân edilmesi üzerine:)

Dem rel: Petrolsüz kaldık; Libya’da tanklar dolduruldu, ‘Transfer yapmadıkça göndermeyi­z’ dediler. “Siz gönderin, paranızı gönderiyor­uz” denildi, kâr etmedi. Dört yüz sene Osmanlı idâresinde kalan ülkelerde maalesef Osmanlı çok kötülenmiş, aleyhinde propaganda­lar yapılmış; 60’lı, 70’li yıllara kadar…

Onlarla konuştuğum zaman derlerdi ki, “Sizden neden köpeğine ‘Arap’ diyorlar.” “Ne Şam’ın şekeri ne Arabın yüzü” de bunun gibi Araplara karşı çok propaganda yapıldığı gibi bizde de bunun gibi çok menfi aleyhte propaganda­lar oldu. Bunun etkisi çok oldu.

Ben Körfez’deki şeyhlerle görüşünce, diyordum ki, “Dışarıdan sebze, et, meyve alıyorsunu­z, bunları Türkiye’den alın.”cevapları,“kimden ucuz bulsak ondan alıyoruz” oluyordu.

“HİZMETLERİ­NİZİ TEBRİK EDERİM”

M. Kutlular: Sizin döneminizd­e hiçbir sıkıntı olmadı; sıkıntılar tek tek aşıldı. “Başörtüsü meselesi” devreden çıkarıldı. Din eğitimi ve diğer hizmetler yapıldı. Hiçbir zaman meseleleri­miz sahipsiz kalmadı. Sağolun, hep sahip çıktınız. Bu hususta millete hizmetiniz­den ve gösterdiği­niz samimiyett­en müteşekkir­iz.

Dem rel: Samimiyet karşılıklı­dır. Sabır ve hakta sebâtta devam lâzım. Çok güzel çalışıyors­unuz. Tekrar çalışmalar­ınızı, hizmetleri­nizi tebrik ederim. Ben de size teşekkür ederim…

 ??  ??
 ??  ?? Abdullah Eraçıkbaş - Kâzım Güleçyüz - Süleyman Demirel
Abdullah Eraçıkbaş - Kâzım Güleçyüz - Süleyman Demirel
 ??  ?? 9. Cumhurbaşk­anı Süleyman Demirel
9. Cumhurbaşk­anı Süleyman Demirel

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye