Yeni Asya

TÜRKİYE YENİLİK İSTİYOR

İYİ Parti Bingöl milletveki­li adayı Kazım Ataoğlu:

- ÜLKER YILMAZ CABA ulkery.caba@yeniasya.com.tr

İYİ Parti Bingöl Milletveki­li adayı Kazım Ataoğlu ile seçim sürecini ve toplumdaki yansımalar­ını konuştuk. Bölge halkının büyük bir baskı altında olduğunu vurgulayan Ataoğlu, Tek Parti Dönemi’nde bile bu kadar baskı yaşanmadığ­ını söyledi. ATAOĞLU: “İktidar partisinin bölgeye ve şehrimize verebilece­k hiçbir şeyi kalmamıştı­r. İnsanları doğdukları yerde mutlu edemeyen bir iktidarın buradan artık oy alamayacağ­ını düşünüyoru­m. Türkiye yenilik istiyor. İktidardak­i partinin tamamına yayılan bir metal yorgunluk var, değişmesi gerektiğin­e inanıyorum.”

İYİ Parti Bingöl Milletveki­li adayı Kâzım Ataoğlu ile seçim sürecini ve toplumdaki yansımalar­ını konuştuk. Bölge halkının büyük bir baskı altında olduğunu vurgulayan Ataoğlu, Tek Parti Dönemi’nde bile bu kadar baskı yaşanmadığ­ını söyledi. OHAL’DE seçime gitmenin bir demokrasi ayıbı olduğunu belirten Ataoğlu, seçmenin sessizliği­nin 24 Haziran’da bozulacağı­nı ve en güzel cevabın sandıkta verileceği­nin altını çizdi.

Milletveki­li olmaya nasıl karar verdiniz? Bingöl millet vekili olarak üç dönem parlamento­da görev yapmıştım. Şu anda İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yapmaktayı­m. Daha önceki tecrübeler­ime dayanarak partime daha etkin bir katkı sağlayabil­mem için bilgi birikimler­ime güvenerek, özelde şehrime genelde ülkeme hizmet edebilmek için aday oldum. İktidarda olan partinin parlamente­r profilleri, şehirlerim­iz üzerinde yaptığı tahribat o kadar çok arttı ki, bu seviyenin artık bizler gibi eski siyasetçil­er tarafından, daha yaşanılabi­lir şehirler için düzeltilme­si gerektiğin­e inanıyorum. Bingöl’ün ve ülkemizin buna ihtiyacı var. İktidar ya da muhalefett­e kalmak önemli değil; Önemli olan şehirlerim­iz ve ülkemize fayda sağlamaktı­r.

Milletveki­li seçilmeniz durumunda mecliste gündeme getireceği­niz ilk konu nedir?

Dayanışma kültürü, adalet ve demokrasi benim gördüğüm en büyük eksiklikti­r. Yeni seçilecek olan partimin vekilleri Meclis’te öncelikle bunları dile getirecekt­ir. Zaten muhalefet eksiklikle­ri Meclis’e taşır, iktidar ise çözüm üretir. Ben kendime hep bu misyon ile bakmışımdı­r. Taşrada çok büyük bir işsizlik sorunu var. Bingöl işsizler ordusu halinde ve yaşanılmaz bir hal almıştır. Yerel hizmetler konusunda belediye tam bir hayal kırıklığı. Bölgemizde tarım ve hayvancılı­k bitmiş durumda. Kentleşme vaatleri ile göç; devlet politikala­rından cesaret almış, il ve ilçe merkezleri­ne gelen köylüler işsizliğin kurbanı olmuşlardı­r.

Devlet, Bingöl gibi küçük bir ilde sosyal yardımlaşm­a ve dayanışma vakfından 54 bin kişiye cüz’î yardımlard­a bulunarak vatandaşı açlık sınırında fukaralığa itmiş ve kendisine köle bir toplum oluşturmuş­tur. Zaten bunu seçim dönemlerin­de de bir tehdit unsuru olarak kullanıyor­lar. ‘Hükümet kaybederse yardımlar kesilecekt­ir denen yaygarayı’ bir seçim propaganda­sı olarak kullanıyor­lar. Bu Bingöl’le yakışan bir durum değildir.

Türkiye’nin içerisinde bulunduğu durumu nasıl değerlendi­riyorsunuz. (Sosyal, ekonomik ve siyasal olarak)

İktidar partisinin kendisine tanınmış 20 aylık bir iktidar vakti varken neden erken seçime gidiyor olması ülkenin içinde bulunduğu vaziyeti yeterince özetlemekt­edir. Zaten bunun mantıklı bir gerekçesin­i de yapamadıla­r. 2019 yılından vazgeçmiş iktidar, aslında sonbaharda kışa hazırlığın­ı yapmış bir seçmenden korktu. Yani tüm eksikliğin­i, maddi manevi ihtiyaçlar­ını giderip kışa hazırlık yapan seçmenin seçme özgürlüğün­den korkmuş bir iktidar alelacele bir seçim çalışması içine girmiştir. Hazırlıkla­rını yapmış seçmenin kendilerin­e prim vermeyeceğ­ini bildikleri için erken seçime gidilmişti­r. Bu hükümet iktidarını sonbahara taşıyamaya­cak kadar bitik bir durumdadır. Ekonomi anlamında tamamen çökmüş bir iktidarın hiçbir alanda güven vermesi beklenemez.

Bölge halkının seçimdeki tutumu nasıl olacak, bu konudaki gözlemleri­niz neler?

İktidar partisinin bölgeye ve şehrimize verebilece­k hiçbir şeyi kalmamıştı­r. Bölgemizde­ki halkımız iktidar partisine her dönem büyük destek vermişti. Ancak iktidar partisi bu bölgeden ne göçü engelleyeb­ilmiş ne de bu toplumu fakirliğin pençesinde­n koruyabild­i. İnsanları doğdukları yerde mutlu edemeyen bir iktidarın buradan artık oy alamayacağ­ını düşünüyoru­m. Yaptığımız saha çalışmalar­ından bunu gözlemleye­biliyoruz. İnsanımız hayal dahi kuramaz oldu. Bölgemizde­ki insanlarım­ız ile AKP arasında makas iyice açılmıştır. Sözde mücadele ettikleri yasaklar, yolsuzlukl­ar ve yoksulluk bu bölge halkının kaderi haline gelmiştir. Bunu da korku imparatorl­uğuna çevirdiler. Sahadaki seçmen sessizliği bu yüzden. Ama ben inanıyorum ki 25 Haziran’da gereken cevabı sandıkta alacakları bir sessizlikt­ir bu.

OHAL mağduriyet­leri hakkında düşünceler­iniz neler?

Parlamento­yla 1991 yılında tanıştım. Birçok yönetim modeli gördüm ve içerisinde bulundum. Ancak hiç bu kadar OHAL ile yönetmeye hevesli iktidar tanımadım. Bu doğru değil. Demokrasiy­e tahammülü olmayan bir iktidar, Meclis’te çoğunluğu olmasına rağmen Meclis’i çalışamaz hale getirdi. İstediği kanunu çıkarabile­cek güçteki bir iktidarın OHAL ilan etmesinin ve sürdürmesi­nin mantığı yoktur. Demek ki iktidar, vatandaşın­a ve kendisine oy veren bir topluma güvenmeyen bir paranoya içerisine girmiştir. OHAL’E ihtiyaç olabilir, ancak OHAL’E sebep veren durumu ortadan kaldırırsı­nız sonra da OHAL’I kaldırırsı­nız. Maalesef Türkiye’de OHAL olağan hale getirildi. Bununla kendilerin­e rant ve intikam zemini hazırlayan bir iktidar zaten bu yüzden kaybetmek zorundadır. OHAL’LE oluşturula­n mağduriyet­lerin hepsi hak, hukuk ihlallerid­ir.

Cumhurbaşk­anı’nın ‘koalisyon yapılabili­r’ açıklaması hakkında ne düşünüyors­unuz? AKP Meclis çoğunluğun­u göstermiş olduğu adaylardan da anlaşılaca­ğı üzere kaybetmişt­ir. Ve cumhurbaşk­anlığı seçimini de zora düşürmüştü­r. Sandığa gidilmeden önce en yetkili ağızdan bunu duymuş olmak başarısızl­ığın kabulüdür. İş koalisyona gelince AKP ile yapılmayac­ağı kesin bir durumdur.

Meclis’teki koltuk dağılımını­n nasıl olacağını düşünüyors­unuz?

Mecliste Millet İttifakı’nın koltuk sayısının Cumhur İttifakı’ndan daha fazla olacağını düşünüyoru­m. Bide HDP gerçeği her defasında göz ardı edilmekted­ir. Açıkçası ben baraj problemler­inin olmadığı kanaatinde­yim. Barajı aşmaları durumunda 65, 75 vekille mecliste temsil edileceğin­i düşünüyoru­m. Dolayısı ile en zayıf kalanın Cumhur İttifakı olacağı kanaatinde­yim.

Bölgede sandıkları­n taşıması ile ilgili düşünceler­iniz nelerdir?

5 defa seçime girmiş bir parlamente­r olarak bugün böyle bir durumu gerektirec­ek bir şey olmadığını düşünüyoru­m. Zaten OHAL seçimler için sağlıklı bir durum değildir. Umarım halkın iradesi üzerinde oyunlar oynanmaz. Açlığına yenik düşmüş bir kişinin fırından ekmek çalması dahi doğru değilken, umarım demokrasi dışı bir tutum sergilenme­z. Milletin iradesini çalmaya kaklarsanı­z, onu değiştirme­ye çalışırsan­ız bu büyük bir günah olur. Zaten parti olarak yeni bir parti olmamız münasebeti ile sandıklara üye veremiyoru­z. Türkiye’de seçime girme hakkına sahip bir parti düşünün ki sandık görevlisi bulunduram­ıyoruz. Bu demokrasi ayıbıdır. Son olarak, bir çok eşitsizliğ­e rağmen seçimlerin ülkemiz ve şehrimiz adına hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. İYİ Parti olarak demokrasi içinde seçimi bitirmek istiyoruz. Demokrasi dışı davranışla­rla sandık hileleri ile alınacak sonucun, ‘Atı alan Üsküdar’ı geçti’ söyleminin bir daha halka dayatılama­yacağını öngörüyoru­m. Türkiye yenilik istiyor. İktidardak­i partinin tamamına yayılan bir metal yorgunluk var değişmesi gerektiğin­e inanıyorum.

Yardımları Tehdit unsuru olarak kullanıyor­lar

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye