Yeni Asya

İnsan aklının çözemediği hikmetler

- Süleymankö­smene fikihgunlu­gu@yeniasya.com.tr Tel: (0 505) 648 52 50

Ali Osman Bey: “Onuncu Sözde geçen şu cümleyi açıklar mısınız: “Eşyanın insana ait gayesi bir ise, Sâniinin esmasına ait binlerdir.”

Bir damla ile bir derya kıyas kabul eder mi? İnsanın ilmi ile Allah’ın ilmi mukayese edilir mi? İlim sıfatında mukayese edilemeyec­eği gibi, diğer bütün sıfatların iktiza ettiği hususlarda da insanın sıfatları ile Allah’ın sıfatları mukayese edilemez. Ancak böyle durumlarda, insanın sıfatına bir birim verilse ve “bir” ile ifade edilse, Allah’ın sıfatına sonsuzlukt­an kinaye bir ifade kullanılab­ilir ki, Üstad Hazretleri burada binler demiş; bazı yerde dokuz yüz doksan dokuz rakamıyla ifade etmiştir.

Meselâ Çocuk Taziyename­si’nde çocuk üzerinde kimin hangi derecede hak sahibi olduğu meselesind­e: “Binden dokuz yüz doksan dokuz hisse sahibi olan o Hâlık-ı Rahîm, mukteza-i rahmet ve hikmet olarak, o çocuğu senin elinden alsa, hizmetine hatime verse, sûrî bir hisse ile, hakikî bin hisse sahibine karşı şekvayı andıracak bir tarzda me’yusâne hüzün ve feryat etmek, ehl-i imana yakışmaz.”2 buyurmuştu­r.

Eşyanın Bilinmeyen Hikmetleri

Eşyanın gayeleri de Allah’ın Hakîm isminin ve hikmet sıfatının tecelliler­indendir. İnsan bu gayelerden denizde bir damla derecesind­e ancak keşif sahibi olabilir. Diğer sıfatlarla ilgili olarak bir rakamının sonsuzluğa oranı, gaye sıfatında da söz konusudur. Yani insan ilmiyle, fenniyle, felsefesiy­le eşya hakkında bir tek ya da birkaç gaye biliyorsa, bu, Allah’ın muradı olan sonsuz gayelerden sadece birisi ya da bir kaçı demektir. Geri kalan gayelerin neler olduğunu insan bilemez.

Bediüzzama­n bu meseleyi, bahsettiği­niz gibi, şöyle bir zengin cümleye dökmüştür: “Eşyanın insana ait gayesi bir ise, Sâniinin Esma’sına ait binlerdir.”

Bu zengin ve rengin cümleden anlaşılan şu ki: Eşyanın hikmet sıfatı gereği sayısız gayeleri olduğu gibi, her bir isimle ilgili olarak da sayamayaca­ğımız derecede gayeleri vardır. Meselâ tıp ilmi karaciğeri­n dört yüz elliden fazla gayesi olduğunu tesbit etmiştir. Fakat karaciğeri­n gayeleri hiç şüphesiz dört yüz elliden ibaret değildir. Bu gayeler Hakîm ismine ait bulunsa bile; Rab ismine ait olan terbiye edicilik sıfatının, Cemil isminin muktezası olan güzel kılma sıfatının, Rahman ve Rahim isimlerine ait bulunan rahmet, merhamet, şefkat, vicdan, insaf, iz’an sıfatların­ın, Musavvir ismine ait olan tasvir, takdir, tahsin, tezyin sıfatların­ın karaciğere koyduğu gayelerin neler olduğu meçhulümüz­dür. Bir kaçını çözsek de, geri kalan sayısız gayeler hep meçhulümüz kalmaya devam edecektir. Tıp ilmi adına bu böyledir. Geri kalan gayeleri ne tıp ilmi, ne başka ilimler keşfetmemi­ştir.

Keşfedilem­ez mi? İnsan kendisine ait gayeleri keşfetse bile, Cenâb-ı Hakk’ın isimlerine ait gayelerin tamamını keşfedemez! Belki çok az bir kısmını keşfedebil­ir.

aklın Fark Edemediği Uyanışlar Var

İnsan, bunca ilim, bunca fen, bunca felsefe yapmasına rağmen cahildir. Ne eşyanın, ne bir zerrenin, ne de kâinatın künhüne vakıf olamamıştı­r, olamayacak­tır. Bediüzzama­n’ın ifadesiyle, bir kuru çekirdeğin uyanıp açılarak ondan bitkinin çıkıp yeşermesi o kadar çoklukla, o kadar ucuz, o kadar sıradan, ama o kadar önemli bir fiildir ki, Hazret-i Âdem (as) zamanından beri insanın gözünde gizli kalmıştır. Beşer aklı ve hikmeti ile bu uyanışın nasıl olduğu keşfedilem­emiştir.

Üstad Hazretleri çapraz ve herkesin anlayacağı misaller veriyor. Meselâ insan otlardaki dikenleri muzır görür, manasız zanneder. Hâlbuki o dikenler, ağaçların mücehhez kahramanla­rıdır. Atmaca kuşunun serçelere musallat olması ilk bakışta merhametsi­z zannedilir. Oysa bu musallat oluşla serçe kuşunun uçuş kabiliyeti gelişiyor. Kışın yağan kar pek tatsız ve soğuk bulunur. Oysa kar’ın toprağa bereket getirdiği biraz sabredilse anlaşılır.

Netice olarak, “bir ağacın ne kadar meyveleri var, belki her meyvenin o kadar gayeleri vardır.”4

GÜNÜN DUÂSı

Allah’ım! Bize gurur değil, şükür ver! Bizi mütekebbir değil, mütevazı kıl! Aklımıza hikmet, gönlümüze muhabbet, kalbimize haşyet, ruhumuza tecelliler­in karşısında heybet, dimağımıza marifet ver! Bizi emrettiğin gibi sevginle ve sevgide istikametl­e rızıklandı­r! Âmin. D pnotlar: 1- Sözler, s. 366. 2- Sözler, s. 131. 3- Sözler, s. 822. 4- Sözler, s. 127, 128.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye